Translation of "Kısa" in Dutch

0.008 sec.

Examples of using "Kısa" in a sentence and their dutch translations:

Hayat kısa.

Het leven is kort.

Kısa kesin.

Houd het kort.

Tom kısa.

Tom is klein.

Kısa tut.

- Hou het kort.
- Houd het kort.

- Tom çok kısa.
- Tom'un boyu çok kısa.

Tom is erg klein.

- Tom korkunç derecede kısa.
- Tom'un boyu çok kısa.
- Tom aşırı kısa boylu.

Tom is vreselijk klein.

Onun saçı kısa.

Hij heeft kort haar.

Kısa saç seviyorum.

- Ik hou van een kort kapsel.
- Kort haar vind ik leuk.

Ben kısa değilim.

Ik ben niet kort.

Kısa cümleler yaz!

Schrijf korte zinnen!

- Tom kısa öyküler yazıyor.
- Tom kısa öyküler yazar.

Tom schrijft kortverhalen.

Çok da kısa sürmüştü

Het was 'n heel korte periode...

Unutmayın, olabildiğince kısa sürede

We moeten de antistoffen vinden...

O, saçını kısa kestirdi.

Ze had haar haar kort geknipt.

Yangın kısa sürede söndürüldü.

De brand werd vlug geblust.

Onun kısa saçı vardır.

Ze heeft kort haar.

O, kısa etekleri sever.

Ze houdt van korte rokjes.

Kısa saçla hoş görünüyorsun.

Je ziet er goed uit met je korte haar.

O kısa sürede yoruldu.

- Hij raakte al snel moe.
- Hij werd snel moe.

Kısa saç stilini severim.

Ik hou van een kort kapsel.

Kısa bir ara verelim.

Laten we een korte pauze nemen.

Luke'un kısa saçı var.

Luke heeft kort haar.

Bana kısa sürüm ver.

Geef me de beknopte versie.

Onun saçı çok kısa.

Haar haar is heel kort.

- Burada kısa bir süre için kalacağım.
- Kısa bir süre burada kalacağım.

Ik blijf hier niet lang.

Yani kısa bir uygulama olacak.

dus dit wordt een hele korte.

Kısa ömürlerinin son eylemi bu.

Het is de laatste daad in hun korte levens.

O bir kısa öykü yazarı.

Zij schrijft novelles.

Kısa etekler yeniden moda oldu.

Minirokjes zijn weer in de mode.

Onlar kısa kızlar için mükemmeldir.

Ze zijn perfect voor kleine meisjes!

En kısa zamanda bana yaz!

Schrijf me snel!

Annem saçımı çok kısa kesti.

Mijn moeder heeft mijn haar te kort geknipt.

Sen benim kadar kısa değilsin.

Je bent niet zo klein als ik.

Kısa sürede Japon yemeklerine alışacaksın.

Je zal binnenkort gewend zijn aan Japans voedsel.

Kısa bir uykuya ihtiyacım var.

Ik heb een dutje nodig.

Tom saçını gerçekten kısa kestirdi.

Tom had zijn haar heel kort laten knippen.

Kısa eteklerin modası çoktan geçti.

Korte rokken zijn niet meer in de mode.

Yazın kısa kollu gömlek giyerim.

In de zomer draag ik shirts met korte mouwen.

Kısa saç ona gerçekten yakışıyor.

Die korte haren staan haar werkelijk goed.

Eteğin neden o kadar kısa?

Waarom is je rok zo kort?

Kısa kollu ile üşümüyor musun?

Heb jij het niet koud met korte mouwen aan?

Ayının kısa bir kuyruğu var.

De beer heeft een korte staart.

Neden kısa bir ara vermiyoruz?

Waarom nemen we geen korte pauze?

Yazın kısa kollu gömlekler giyerim.

In de zomer draag ik shirts met korte mouwen.

Sen benden daha kısa boylusun.

Je bent kleiner dan ik.

- Kısa saç ona daha iyi duruyor.
- Kısa saç ona daha çok yakışıyor.

Kort haar staat hem beter.

İster misiniz? Sadece kısa bir meditasyon.

Als jullie willen? Een korte meditatie.

Bu evrimin içinde kısa bir an.

is één moment in die evolutie.

Kısa süre önce üniversiteden mezun olmuştum

Ik was net afgestudeerd

Bunun nedenini anladıktan kısa süre sonra

door te zeggen dat, vlak nadat ik snapte waarom dat was,

Böylelikle bu kısa ilham anını saklayabiliyorum.

om dat kleine moment van inspiratie vast te leggen.

Veya kısa mesafeleri keşfedecek mühendisliğe sahipler.

Of zijn ze bezig met kleine afstanden in plaats van grote.

Ama yazın ortasında geceler kısa olur.

Maar hartje zomer zijn de nachten kort.

Umarım o enkazı kısa sürede buluruz.

Ik hoop dat we dat wrak snel vinden.

Kısa sürede yağmur şiddetli yağmaya başladı.

Het begon al snel zeer hard te regenen.

Çocuğu ısıran köpek kısa sürede yakalandı.

De hond die het kind had gebeten werd kort nadien gevangen.

O kısa süre sonra geri geldi.

Hij kwam snel terug.

O, bana kısa bir not gönderdi.

Hij stuurde mij een korte boodschap.

Biz yolda kısa bir dinlenme aldık.

We hebben onderweg een kleine pauze genomen.

Bu, Paris'e giden en kısa yoldur.

Dit is de kortste route naar Parijs.

Her gün kısa bir yürüyüşe çıkın.

Maak elke dag een wandeling.

Hayat Almanca öğrenmek için çok kısa.

Het leven is te kort om Duits te leren.

Mümkün olduğu kadar kısa sürede geleceğim.

Ik kom zodra ik kan.

O, kısa saçla daha iyi görünüyor.

Kort haar staat hem beter.

Tom kısa bir süre sonra öldü.

Tom stierf kort daarna.

O köpeğin kısa bir kuyruğu var.

Die hond heeft een korte staart.

Şubat ayında kısa bir tatilimiz vardı.

In februari hadden we een korte vakantie.

O etek çok kısa değil mi?

Is die rok niet te kort?

Elimden geldiğince kısa sürede tekrar arayacağım.

Ik zal zo snel ik kan terugbellen.

Tom sadece senden biraz daha kısa.

Tom is maar een beetje kleiner dan jij.

- Lütfen kısa sürede bana bir cevap yaz.
- Lütfen bana kısa sürede bir cevap yaz.

Stuur me alsjeblieft snel een antwoord.

-- Nijerya iç savaşından kısa bir süre sonraydı --

kort na de Nigeriaanse burgeroorlog --

Kısa tarafta olmanın nasıl olduğunu gör bakalım."

Je mag eens zien hoe het is aan het kortere eind van het spectrum."

Hepinizle iki kısa deney yaparak başlamak istiyorum.

Ik wil met jullie twee experimentjes uitvoeren.

Elimden geldiğince kısa sürede kitabı teslim edeceğim.

Ik zal het boek teruggeven zodra ik kan.

Bana hırsızın kısa bir açıklamasını verebilir misin?

- Kan je me een korte beschrijving van de dief geven?
- Kan je de dief kort beschrijven?

Kısa bir moladan sonra çalışmasına devam etti.

- Na een korte pauze ging hij weer verder met zijn werk.
- Hij hervatte zijn werk na een korte pauze.

Ben kısa bir süre için burada kalacağım.

Ik blijf hier een tijdje.

Kısa kadın gri bir takım elbise giyiyor.

De kleine vrouw draagt een grijs mantelpak.

O bir kısa dalga radyo istasyonu dinliyor.

Hij luistert naar een kortegolfzender.

Biz en kısa sürede sizinle irtibat kuracağız.

We laten je zo snel mogelijk iets weten.

Devekuşları çok kısa kanatları olduğu için uçamazlar.

Struisvogels vliegen niet omdat ze zeer korte vleugels hebben.

Kısa bir çatışmadan sonra kasabayı ele geçirdik.

We namen beslag op de stad na een kort gevecht.

Tom bana eğlenceli bir kısa mesaj gönderdi.

Tom stuurde me een grappige SMS.

Kısa süreli belleğimin çok kötü olduğunu unutmuşum.

Ik was vergeten dat ik een slecht kortetermijngeheugen heb.

Onun mutluluğu sadece kısa bir zaman sürdü.

Zijn geluk duurde slechts een korte tijd.

Yüz yıldan fazla sürse bile hayat kısa.

Het leven is kort, ook al duurt het meer dan honderd jaar.

En kısa zamanda bu kitabı iade et.

Geef dit boek zo snel mogelijk weer terug.

Tavşanların uzun kulakları ve kısa kuyrukları vardır.

Konijnen hebben lange oren en korte staarten.

Yürürken kısa sürede nefes darlığı hissediyor musunuz?

- Raakt u snel buiten adem tijdens het lopen?
- Raak je snel buiten adem tijdens het lopen?