Translation of "Yüzden" in Chinese

0.012 sec.

Examples of using "Yüzden" in a sentence and their chinese translations:

Bu yüzden o Tatoebadır.

所以这就是Tatoeba。

Yorgundum bu yüzden gitmedim.

我累了,所以我沒去。

O hastaydı, o yüzden gelemedi.

他病了,所以他不能來。

Taksi yok, bu yüzden yürümeliyim.

我只能走路,因为打不到出租车。

Bu yüzden o, okula gitmedi.

所以他沒有去學校。

Sıkıldım, bu yüzden uyuya kaldım.

无聊得我都睡着了。

Yeterince yedim, bu yüzden midem dolu.

我吃飽了,所以我的胃都滿了。

Şimdi meşgul, bu yüzden seninle konuşamaz.

她現在忙,沒有辦法跟您說話。

Çok yorgundum, bu yüzden hemen uyuyakaldım.

我累得很,所以馬上就睡著了。

Hayat kısa, bu yüzden Python kullanıyorum!

人生苦短,我用 Python!

Çünkü kötü kokuyorsun, işte bu yüzden.

因为你真的很臭,这就是为什么。

Her seninle ilgili, bu yüzden gitmiyorum!

一切都是为了你,所以不去!

Hava soğuktu, bu yüzden ateş yaktık.

天气很冷,我们生起了火。

Araba bozuldu, bu yüzden yürümek zorunda kaldılar.

因為車子壞了,他們只好步行。

Tren gecikti, bu yüzden zamanında oraya ulaşamadım.

火车晚点了,所以我不能准时赶到那里。

O çok dürüst, bu yüzden ona güvenebiliriz.

他非常诚实,所以我们可以依赖他。

Çok yorgundum, bu yüzden yatmaya erken gittim.

我很累所以早睡了。

Dondurma eriyecek bu yüzden onu buzdolabına koyun.

冰淇淋会融化所以我把它放在冰箱里。

Dağlara çıkacağız, bu yüzden neden bizimle gelmiyorsun?

我們打算去登山,你也去嗎?

Biletleri satın alamadık, bu yüzden konsere gitmedik.

因为我们不可能买票了,所以我们没去音乐会。

Bugün yorgundum, o yüzden erkenden yatmaya gittim.

我今天累,所以我睡得早。

Açım, bu yüzden yiyecek bir şeyler alacağım.

我餓了,所以我要吃東西。

Yağmur yağıyor, bu yüzden çocuklar bahçede oynamıyorlar.

正在下雨,孩子们没有在院子里玩儿。

Onu şimdi yap, bu yüzden onu unutmazsın.

马上做,不要忘记。

Anladım, bu yüzden saçmalık yok, değil mi?

我已经知道了呀,别在一旁瞎BB。

Bir tsunami geliyor, bu yüzden tetikte olun.

海啸来了,密切注意啊。

- Yaşayabilmek için yeriz.
- Biz yeriz bu yüzden yaşayabiliriz.

我们吃是为了活着。

Beni sıcak karşıladılar, bu yüzden evimde gibi hissettim.

他们这么热情的欢迎我,让我感觉家人一样。

Bana onu yapmamı söyledi, bu yüzden onu yaptım.

他让我做,我就做了。

Ben buradayım, bu yüzden sohbet etmek ister misin?

我在这,你想聊天吗?

Televizyonum bozuldu. O yüzden tamire götürmek zorunda kaldım.

我的电视机出故障了,所以我不得不拿去修。

Şimdi çalışıyorum, bu yüzden seni daha sonra arayacağım.

我现在在上班,所以晚点打给你。

Akşam yemeği hazır, bu yüzden istediğimiz zaman yiyebiliriz.

晚餐已經準備好了,我們可以隨時開始吃。

Flaş çalışmıyordu, bu yüzden o karanlıkta resim çekemedi.

因为闪光灯坏了,他不能在黑暗中拍照。

Dışarısı soğuk, bu yüzden o, odanın içine geldi.

外面冷,他进屋子里来了。

Çocuk nasıl yüzeceğini biliyor bu yüzden suda boğulmayacak.

這個孩子知道如何游泳,所以她不會在水裡溺死。

Onun emeli var, bu yüzden o çok çalışıyor.

他有抱負,所以他很努力工作。

Tom tüm kibriti tüketti bu yüzden ateşi yakamadı.

汤姆用尽了火柴,不能点火了。

Uzun bir kuyruk, bu yüzden bir numara almalısın.

這個隊排很長所以你要去拿號碼牌。

Bu şeyleri hâlâ kullanmam gerekiyor bu yüzden onları götürme.

這些東西,我還要用,請你別拿走。

Çayı sevmiyorum, bu yüzden kahvaltı için genellikle kahve içerim.

我不喜欢茶,所以我早餐大致上都喝咖啡。

Dışarıda yağmur yağacak, bu yüzden bir şemsiye almayı unutma.

外面要下雨,别忘记带伞。

Anneme söylersem, o üzülür, bu yüzden ona söyleyeceğimi sanmıyorum.

如果我把這件事告訴媽媽,她會很擔心的,所以我想還是不說比較好。

Bu yüzden cümleleri seviyoruz. Fakat dahası biz dilleri seviyoruz.

所以我们喜欢句子。更进一步来说,我们喜欢语言。

O yorgun olduğunu, bu yüzden eve erken gideceğini söyledi.

他说他累了,所以他想早点回家。

Tom çok iyi pişiremez bu yüzden çoğunlukla dışarıda yer.

汤姆不怎么会烧饭所以他经常出去吃。

Tom kurşungeçirmez bir yelek giymişti bu yüzden kurşun onu öldürmedi.

湯姆穿著一件防彈衣,所以子彈沒把他殺死。

Ben işi terk ediyorum, bu yüzden başka bir gün konuşalım.

我下班了,改天聊。

Çok aç değildim, bu yüzden daha sonra yemeye karar verdim.

因为我不是很饿,所以我决定晚点吃。

O harika bir öğretmendi bu yüzden onun çocukları çok itaatkardı.

他很会教育人所以他的孩子都很听话.

Süpermarketler şimdi kapalı, bu yüzden buzdolabında kalanlarla yetinmek zorunda kalacağız.

超市現在已經關了,我們只能加減用一下冰箱裡剩的食物。

Hepimiz insanız, bu yüzden bence her ülkenin kültürü %90 aynıdır.

因为我们都是人类,所以我的观点是每个国家的文化其实百分之九十一样。

Tom'un göğsünde bir ağrı vardı, bu yüzden o, hastaneye gitti.

汤姆胸痛,所以去了医院。

Akşam yemeği muhtemelen hazır, bu yüzden acele eve gitsek iyi olur.

晚飯大概已經準備好了,我們還是快點回家吧。

O bir saat önce gitti bu yüzden şimdiye kadar varmış olmalı.

她是在一個小時前出發的,所以現在應該已經到了。

Bu akşam çok yemek yiyeceğiz, bu yüzden umarım bir diyette değilsin.

我们今晚会吃很多,所以我希望你没有在节食。

O ayaklarının ucuna basarak yürüdü bu yüzden onu hiç kimse duymadı.

他踮著腳尖走, 所以沒有人聽到他。

O telefona cevap vermedi, bu yüzden ona bir e-posta gönderdim.

他没有接电话,所以我给他发了封邮件。

Tom'un acelesi vardı bu yüzden kahvaltısını sadece yarısı yenmiş olarak bıraktı.

Tom趕時間,所以早餐只吃了一半。

Tom bu sabah erken ayrıldı, bu yüzden şu an Boston'da olmalı.

汤姆今天早上走得很早,所以现在应该已经到波士顿了。

Okul klimayı açmayacak, bu yüzden öğrenciler protestoda sıcak su şişelerini balkondan atacaklar.

学校不给开空调,学生们就会从阳台上扔热水瓶抗议。

Mutfak bıçağı eti kesmek için yeterince keskin değildi, bu yüzden çakımı kullandım.

这把菜刀不够锋利,所以我用了我的折叠刀来切肉。

O çok iyi bir öğretmen, bu yüzden onun çocukları onu gerçekten dinler.

他很会教育人所以他的孩子都很听话。

Annenle Şangayca konuştuğun zaman sadece birkaç kelime anlayabiliyorum, bu yüzden sohbete katılamayacağım.

你和你妈用上海话聊天的时候,我只听得懂几个词,所以我插不上话。

Bira malt içeriğine göre vergilendirilir, bu yüzden düşük maltlı bira daha ucuzdur.

因为啤酒会根据麦芽含量去征税,所以发泡酒会比较便宜。

Biraz para kazanmak istedim, bu yüzden haftada üç gün yarı zamanlı çalıştım.

我想挣点钱,所以我一周打三天小时工。

Onun iyi bir tarzı var, bu yüzden giydiği her şey iyi görünüyor.

她很会打扮,所以不管穿上什么都合适。

Bu seninle benim aramda bir sır, bu yüzden ağzından kaçmasına izin verme.

这只是你和我之间的秘密,所以不要让它流出去。

Ben sadece onun hasta olduğunu öğrendim, bu yüzden onu daha sonra ziyaret edeceğim.

我刚知道你在生病,所以下了班来看望你。

Onlar artan bir nüfusa sahip, bu yüzden çok daha fazla yiyeceğe ihtiyaçları var.

那國家的人口正在增長,所以他們需要的食物量也愈來愈大。

Eski kulübenin sadece bir yatağı vardı, bu yüzden biz hepimiz onun içinde sırayla uyuduk.

那間舊屋裏只有一張床,所以我們便輪流睡覺。

Bugün berbat bir deneyim yaşadım, bu yüzden bir bira içeceğim ve doğruca yatmaya gideceğim.

今天糟糕透了,所以我准备去喝一杯就直接上床。

Benim tenis raketimde bir çatlak vardı, bu yüzden onu tamir edilmesi için dışarıya gönderdim.

我的网球拍裂了,所以我把它拿去修了。

- Hastayım, bu yüzden dilim hiçbir şeyin tadını almıyor.
- Hasta olduğum için dilim tat almıyor.

我感冒了,所以吃不出味道來。

Her gün kahkaha atmakla ve ağlamakla çok meşgulüm bu yüzden ders çalışmak için zamanım yok.

在欢笑与泪水中度过每一天,时光是如此地匆忙,连学习的业余空闲都没有。

QA ekibi büyük bir hata buldu, bu yüzden tüm çalışmaların baştan itibaren gözden geçirilmesi önerilir.

QA团队发现了一个重大bug,因此,建议重新审查所有工作。

Annem babamın İngilizce konuşmasından daha iyi Fransızca konuşur, bu yüzden onlar genellikle birbirleriyle Fransızca konuşur.

我母亲的法语比我父亲的英语要好,所以他们通常用法语交流。

Amcamı aramak için dışarı çıkacağım, o biraz içmiş bu yüzden onu arabayla alıp eve geri getireceğim.

我要出去接我叔叔了,他喝了酒,我去替他把车开回来。

Bu gece akşam yemeği pişirmek için zamanım yoktu, bu yüzden dışarı çıktım ve bir kutu yemek aldım.

今天没有空做晚饭,所以我去买了盒饭。

Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu.

他寫的文章只分析了問題的表面,所以他知道自己拿了全班最高分的時候,不禁感到十分驚訝。

Neredeyse bütün siheuyanların ana binaları ve daha iyi aydınlatma için güneye bakan kapıları vardı.Bu yüzden hutongların bir çoğunluğu doğudan batıya doğru çalışırlar.

因为几乎所有的四合院有南面的门和主要楼房,所以大部分的胡同是从东到西建造的。