Translation of "Yüksek" in Chinese

0.007 sec.

Examples of using "Yüksek" in a sentence and their chinese translations:

Kolesterolüm yüksek.

我的胆固醇很高。

Fiyatlar yüksek.

价格高。

Maaşı yüksek.

他的薪水高。

Daha yüksek, lütfen.

请大声一点。

Yüksek sesle konuşma.

不要大聲說話!

Tehlike! Yüksek voltaj.

危險!高壓電流。

Ses çok yüksek.

它太大聲。

Yüksek sesle konuşmamalısın.

你不該大聲說話。

Yüksek tansiyonum var.

我有高血压。

Ses gerçekten yüksek.

聲音很響。

Yüksek sesle konuş!

說話大聲一點!

- Şu yüksek binaya bakın.
- Şu yüksek binaya bak.

看那棟高樓。

- Bu, Japonya'nın en yüksek kulesi.
- Bu Japonya'da en yüksek kule.
- Bu, Japonya'daki en yüksek kuledir.

這是日本最高的塔。

Neden yüksek sesle konuşuyorsun?

为何大声喧嚷?

Çok yüksek sesle konuştu.

他说得很大声。

O yüksek sesle küfretti.

她大声诅咒。

Benim yüksek ateşim var.

我烧得很厉害。

Dün yüksek ateşim vardı.

昨天我发高烧了

Uyurken yüksek sesle horladı.

他睡着的时候,打呼声很响。

Tom'un yüksek tansiyonu var.

汤姆有高血压。

Yüksek sesle konuşmaya gerek yok.

沒有必要說話這麼大聲。

Onların malları en yüksek kalitedir.

他们的货品有着最高的品质。

O en yüksek hızda sürüyor.

他全速驾驶着。

Lütfen daha yüksek sesle konuşun.

- 請說大聲一點兒。
- 請說更大聲一點。
- 請說話大聲一點。

O uyurken yüksek sesle horladı.

他睡着的时候,打呼声很响。

Yüksek dağın tepesinde hava incedir.

山頂上空氣稀薄。

Çilek kışın yüksek fiyata satılıyor.

草莓在冬天售價高。

Yüksek hızlı trenler Avrupa'da yaygındır.

高速列车在欧洲很常见。

Susun, çok yüksek sesle konuşuyorsunuz.

嘘,太大声啦。

Dağ, Fuji dağı kadar yüksek değil.

这座山没有富士山高。

Japonya dünyanın yüksek teknoloji endüstrisinin lideri.

日本是世界高科技产业的领头人。

Yüksek kalorili yiyecekler sağlığım için kötüdür.

高卡路里的食物對我的身體不好。

Lütfen daha yüksek bir sesle konuşun.

請說話大聲一點。

Lütfen onu daha yüksek sesle söyle.

請說更大聲一點。

Çok yüksek sesle konuşmana gerek yok.

你不必這麼大聲說話。

Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü.

更快,更高,更强.

Şehir merkezinde birçok yüksek binalar vardır.

城市中心有很多高高的建筑。

Çok yüksek sesle konuşmak zorunda değilsiniz.

你不必這麼大聲說話。

Fuji Dağı Japonya'nın en yüksek dağıdır.

富士山是日本最高的山。

Radyonun sesi çok yüksek. Biraz kısabilir misiniz?

收音机太响了。你不能把音量调低一点吗?

Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.

我突然好想大叫。

Yüksek ev, sazdan bir çatı ile kaplıydı.

這棟很高的房子被茅草屋頂覆蓋著。

O matematik alanında yüksek lisans derecesine sahiptir.

他有一个数学硕士学位。

Rio'da bir yüksek sahil bisiklet yolu çöktü.

里约热内卢的一条海边的高架自行车道倒塌了。

Televizyon kulesinin ne kadar yüksek olduğunu biliyor musunuz?

你知道那座電視塔有多高嗎?

Babam her zaman çok yüksek bir sesle konuşur.

我父親總是說話很大聲。

Yüksek lisans tezinin savunması sadece önümüzdeki aya rastlıyor.

下个月就要进行硕士论文答辩了。

Sıcaklık yüksek olduğu için büyük miktarda klima satıldı.

因为气温很高,有大量空调售出。

Japonya'daki en yüksek ikinci dağın hangisi olduğunu düşünüyorsunuz?

你认为日本第二高的山是哪座?

Onun yüksek maaşı onun konfor içinde yaşamasını sağladı.

他的薪金很高,所以生活也過得很舒適。

O, Roma Üniversitesinin yüksek lisans öğrencisi değil mi?

他不是罗马大学的研究生吗?

Bu biraz modaya uygun ama fiyat çok yüksek.

虽然时髦一点,但是价钱太大!

Yarın yağmur yağacağına dair yüksek bir olasılık var.

明天很有可能下雨。

Bu okul öğrenciler için yüksek ahlaki standartları belirler.

这个学校对学生的道德标准要求很高。

Yüksek yen değerinin nasıl üstesinden gelineceği büyük bir sorundur.

如何克服日元升高是个大问题。

Çocukların, genellikle yetişkinlerden daha yüksek bir vücut sıcaklığı vardır.

小孩的体温一般比大人的要高。

Dünyada Everest dağı kadar yüksek başka bir dağ yoktur.

世界上任何山峰都达不到珠穆朗瑪峰的高度。

- Uyurken gürültülü bir şekilde horluyordu.
- Uyurken yüksek sesle horluyordu.

他睡着的时候,打呼声很响。

Japonya'da ikinci en yüksek dağın hangi dağ olduğunu düşünüyorsunuz?

你认为日本第二高峰是哪座山?

Rio'da bir yüksek bisiklet yolu çöktüğünde iki kişi öldü.

当里约热内卢的一条高架自行车道倒塌时,有2人被砸死了。

Avengers: Endgame, bütün zamanların en yüksek hasılatını yapan film oldu.

《复仇者联盟4:终局之战》票房史上最高

- Müzik çok yüksek sesliydi.
- Müzik çok gürültülüydü.
- Müzik çok yüksekti.

那音乐声音十分响。

Lütfen biraz daha yüksek sesle konuşabilir misin? Çok iyi duyamıyorum.

你能大声点讲吗?我听不太清。

Birçok kişi yüksek maaşın başarı için bir şart olduğunu düşünüyor.

不少人以高薪为成功的条件。

Bir şeyin olmadığında, amaç düşük; Bir yere gittiğinde, amaç yüksek.

无事掘小,小事掘大。

Tom elinden geleni yaptı, ama Mary'den daha yüksek not alamadı.

汤姆尽了全力,但他还是不能获得比玛丽更高的等级。

- Bu sefer Bob'un kazanma olasılığı yüksek.
- Bu sefer Bob muhtemelen kazanacak.

這一次鮑伯可能會贏。

Yüksek bir maaş almasam bile, bu şekilde para kazanmaktan vazgeçmeye istekli değilim.

即使我拿不到高工资,我也不肯放弃这个饭碗。

Ama işe yaraması için yüksek bir alkol seviyesinde bir konstantrasyona ihtiyacınız var.

你需要高浓度的酒精才有效。

Kendini açıkça ifade et ve diğerlerini kendini dinletebilmek için yüksek sesle konuş.

講清楚並大聲地讓別人聽到你說話。

O kadar yüksek sesle sesle konuşuyorsun ki seni birinci katta bile duyabiliyorum.

你講話大聲到我在一樓都聽得到。

- Burç Halife şimdilik dünyanın en uzun gökdelenidir.
- Burç Halife, şu anda dünyadaki en yüksek gökdelendir.

- 哈里發塔是現時世界上最高的摩天大樓。
- 哈里发塔是现时世界上最高的摩天大楼。

Orada yüksek bir dağın tepesinde kendilerine ait küçük bir kasaba inşa ettiler ve huzur içinde yaşadılar.

他们在高山顶上建了自己的小城镇在那里过着宁静的生活。

Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.

尽管在剑桥学习压力很大,很多学生还是有时间出去玩儿。

Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu.

他寫的文章只分析了問題的表面,所以他知道自己拿了全班最高分的時候,不禁感到十分驚訝。