Translation of "Yüzden" in Arabic

0.029 sec.

Examples of using "Yüzden" in a sentence and their arabic translations:

O yüzden...

لذلك ...

Bu yüzden de...

لذلك...

Bu yüzden buradayım.

ولهذا السبب أنا هنا.

- İşte bu yüzden buraya geldim.
- Bu yüzden buraya geldim.

لهذا السبب جئت الى هنا.

Bu yüzden devam edecek.

ولهذا سوف تستمر.

Bu yüzden eğer Amerikalıysanız

لذا، إذا كنت أمريكيًا،

İşte bu yüzden ortağız.

وهذا هو السبب أنّنا شركاء في ذلك.

Bu yüzden kendimize sormalıyız,

لذلك علينا سؤال أنفسنا،

Bu yüzden tedbirli davranmalıyız.

‫لذا يجب علينا أن نتقدم بحذر.‬

Bu yüzden yaratıcı olmalısınız.

‫لذا يجب أن تكون واسع الحيلة.‬

O yüzden isteğim şu:

لذا إليكم التحدي.

O yüzden şunu unutmayın:

لذا تذكروا التالي:

O yüzden şansınızı deneyin.

لهذا السبب يجب أن نجازف.

O yüzden işinize giderken

لذلك عندما تذهبون إلى العمل

Bu yüzden niteliksiz öğretmenler,

لذلك ومع تفاعل الطلاب المحدود،

Bu yüzden camiye çevrilmişti

لذلك تم تحويله إلى مسجد

Işte bu yüzden karıncalar,

لهذا السبب النمل ،

İşte bu yüzden buradayız.

لذلك نحن هنا

Bu yüzden o Tatoebadır.

إذن هذا هو تتويبا.

Bu yüzden istifamı sunuyorum.

أُقدم استقالتي.

Bu yüzden, bunu bilmediğimizi söyleyemeyiz.

بالتالي لا نستطيع قول أننا نجهله

Bu yüzden, bunu önlememiz gerekiyor.

في حين أنه ليس لدينا علاج، لذلك وجب علينا منعه

Bu yüzden ne mi yaptım?

فما الذي فعلته؟

Bu yüzden tekerlekli sandalye kullanıyorum.

لذا أنا الآن أستخدم الكرسي المتحرك.

Bu yüzden sorular sormak önemli,

فمن المهم طرح الأسئلة،

Bu yüzden Berlin'e geri döndüğümde

لذلك عدتُ إلى برلين.

Bu yüzden eve gitmeyi başardıklarında

فعندما يذهبون إلى المنزل،

Bu yüzden araştırmamı beklemeye aldım

لذلك أجلت بحثي،

Bu yüzden, eğitimime devam ettim,

لذا لحقت بتعليمي

Bu yüzden onlara kodlama öğreteceğiz.

ولذلك نعلمهم البرمجة من اﻵن.

O yüzden iki şey yapmalıyız.

لذا علينا أن نفعل شيئين

Bu yüzden, yavrulayan ıstakozları yakalamıyorlar.

كي لا يُخرِجوا سرطان البحر المتكاثر من المحيط.

İşte bu yüzden sıkışıp kalmışız.

ولهذا السبب نحن عالقون.

Işte bu yüzden Twitch'i başlattım --

ولهذا السبب أسست Twitch--

Bu yüzden de anahtarı aramamışsındır.

ولا تفكرون حتى في الوصول إليه.

Bu yüzden uçakta hiç uyumam.

لهذا لا أنام في الطائرة قط.

Bu yüzden karmaşık bir durum.

لذلك إنها حقيبة متنوعة جدًا.

Bu yüzden babamı görmeye gittim.

لذلك ذهبت لرؤية أبي.

O yüzden kendisi kullanmak istiyordu

لذلك أراد استخدامه بنفسه

O yüzden kimse sesini çıkaramıyor

لذلك لا يستطيع أحد الكلام

Bu yüzden ateşe su dökülmez

لذلك لا يتم سكب الماء في النار

Bu yüzden yaprak bitlerini yemiyorlar

حتى لا يأكلوا حشرات المن

O yüzden, milyonlarca yıl boyunca

‫لذا، على مدى ملايين السنين، اضطرّت إلى...‬

Bu yüzden, eğitim çok önemli.

لذا، التعليم مهم جدًا.

İşte seni bu yüzden seviyorum.

لذلك أحبك

Bu yüzden bilim adamları hazırlanıyor

حتى يستعد العلماء ،

İşte bu yüzden buraya geldim.

لهذا السبب جئت الى هنا.

O hasta. Bu yüzden gelmedi.

هي مريضة. هذا هو سبب غيابها.

İşte bu yüzden, empati hassaslığı gerektiriyor

ذلك لأن التعاطف يتطلب أن نكون معرضين للانتقادات،

Bu yüzden, bu konuşmayı yapmamız gerekiyor.

ولذا نحن بحاجة لهذا الحوار.

İşte bu yüzden, öğretmen olarak öğrencilerimin

لهذا أعرض الأمر بدوري كمعلمة

Bu yüzden, bugün bu odadan ayrıldığınızda,

اذا عندما تغادرون هذه الغرفة اليوم,

İşte bu yüzden "Mücadelenize güvenin" diyorum.

لذلك أنا أقول، "آمن بمعاناتك."

Bu yüzden gelmemi istediklerinde hayır diyemedim.

لذلك لم أستطع أن أرفض حين طلبوا مني الحضور

Bu yüzden, insanlarla flört etmeye başladı

فبدأت تواعد،

Üşümeye başladım. Bu yüzden zaman kaybetmeyelim.

‫يتزايد شعوري بالبرد.‬ ‫لذا دعونا لا نضيع أي وقت.‬

Ve bu yüzden güvenli olduğunu düşünüyor.

ولذلك، فهي آمنة.

O yüzden bunu öncelik yapmanız lazım.

لذا عليك فقط أن تعطي الأشياء أولوياتها.

Bu yüzden sınıfta seks hakkında konuşmuyoruz.

لذلك فنحن لا نتحدثُ عن الجنس داخل الفصل.

Bu yüzden bu bir kısır döngü.

إذاً، الأمر عبارة عن دائرة مفرغة.

Bu yüzden küçük bir fabrika kurdu

لذلك أسّس مصنعًا صغيرًا

Bu yüzden bu tam bir başkaldırıydı.

كان ذلك تمردًا، تمردًا فقط.

O yüzden tehlikenin geldiğini görmeleri zordur.

‫لذا يصعب عليها رؤية الخطر المقبل عليها.‬

O yüzden anlatmak kolay değil... SENATO

لذلك يصعب أن نفهم "غرفة السيناتورات"

Bu yüzden bu konuda aciz hissediyorum.

لذلك أشعر بالعجز بخصوصه.

Bu yüzden 20 Temmuz 1969 yılında

لذلك في 20 يوليو 1969

O yüzden bilgi sahibi olun ki

حتى تكون على علم

Bu yüzden herkesi ciddiyete davet ediyorum

لذا أدعو الجميع بجدية

Bu yüzden onları bulmak epey zor.

ما يجعل من الصعب اكتشافها.

Bu yüzden bir şeyler yazmaya başladım.

لذا بدأت بكتابة الأمور.

Yol buzlu, bu yüzden dikkatli ol.

الطريق متجمد، لذا انتبه.

Şimdi meşgul, bu yüzden seninle konuşamaz.

إنها مشغولة الآن, لذا لا تستطيع التحدث معك.

Hava sıcaktı, bu yüzden pencereyi açtım.

كان شوب، ففتحت الشباك

Bir şey bulamadım, o yüzden direkt başlayalım.

ولكني لم أتوصل لشيء، لذا فلنبدأ.

İşte bu yüzden bugün burada değil misiniz?

أليس هذا هو سبب تواجدكم هنا اليوم؟

Bu yüzden, kuralları değiştirip ekipmanları geliştirmemiz lazım

حسنا يجب علينا تغيير القوانين تحسين المعدات

Bu yüzden, yanlış bir resimden başlasaydık bile

لذا، حتى لو بدأنا من الصورة الخاطئة،

Bu yüzden teknoloji hızla ilerlemeye devam ederken

لذا ومع استمرار التقدم السريع للتكنولوجيا،

Bu yüzden küçük bir kız olduğum zamanı

ما يجعلني أعود بذاكرتي عندما كنت فتاة صغيرة،

O adam bendim o yüzden iyi biliyorum.

أنا أعلم! لقد كنت ذلك الشاب!

Hâlâ açım, bu yüzden bir öğün yemeliyim.

‫ما زلت جائعاً،‬ ‫لذا يمكنني أن أسعى لوجبة كاملة.‬

Bu yüzden helikopteri çağırıp hemen hastaneye gitmeliyiz.

‫علينا استدعاء المروحية ‬ ‫وتوصيله للمستشفى على وجه السرعة.‬

İşte bu yüzden ağzın “o” şeklini alır.

وطريقة تشكيل فمك لحرف " O"

Bu yüzden, dev çarpışma teorisini kurtarmaya çalışıyorduk.

لذا كنا نحاول إنقاذ نظرية الاصطدام العملاق.

Boynumu korumak istiyordum. Bu yüzden kolumu uzattım,

‫أردت أن أحمي عنقي.‬ ‫لذا مددت يدي‬

O yüzden mercanlar ilginç bir savunma geliştirmiştir.

‫لذا لدى الشعاب دفاعًا مثيرًا للاهتمام.‬

Bu yüzden yıkıldım ve orada onunla oturdum

لذلك سقطت وجلست معه هناك

Bu yüzden mahkemede sade bir İngilizceyle konuşurum.

لذلك أتكلم بلغة إنجليزية بسيطة في المحكمة.

Bu yüzden evde, günün sonunda 15 dakikalığına

في المنزل، حددنا وقتاً للكلام،

O yüzden, Türk Tarih Kurumunun başkanı değişmiş

لذلك تغير رئيس الجمعية التاريخية التركية

Bu yüzden birilerinin bize gerçekleri anlatması gerek

لذلك يحتاج شخص ما ليقول لنا الحقائق

Bu yüzden bu yeni tasarımda zemin fışkıracak

إذن في هذا التصميم الجديد، ستنفجر الأرض،

Bu yüzden sonrasında kendileri ebeveyn olmada zorlanıyorlar.

لذلك سيعانون في الإعتناء بأطفالهم.

Malezya'da yayılmak için altı yüzden fazla vakayı

وتسعين وذلك في احد مزارع الخنازير هناك. حيث رصد حينها

Araba bozuldu, bu yüzden yürümek zorunda kaldılar.

تعطلت السيارة فعليهم أن يمشوا.

O çok dürüst, bu yüzden ona güvenebiliriz.

إنهُ أمين جداً, لذلك يمكننا الإعتماد عليه.

Açım, bu yüzden yiyecek bir şeyler alacağım.

أنا جائع، لذلك سأذهب لتناول بعض الطعام.

Trafik ağırdı bu yüzden toplantıya geç kaldım.

كان السير خانقاً ، فتأخرت على الإجتماع.