Translation of "Tam" in Arabic

0.048 sec.

Examples of using "Tam" in a sentence and their arabic translations:

tam şuraya.

ذلك الشيء الموجود هناك.

Tam tersidir.

إنه العكس تمامًا.

tam olarak göremiyordu.

بسبب فقدانها لبصرها.

GG: Tam orada -

ج غ: ثم هناك-

Tam olarak değil.

حسنا. ليس بالضبط.

tam olarak buydu

هذا بالضبط

Tam ağabeyine benziyorsun.

انت تبدو تماما كاخيك الاكبر .

Onun tam arkasındayım.

أنا خلفه مباشرة .

Onu tam doldurun.

املئها.

Tam cümleler istiyoruz.

نريد جملا مكتملة.

- Tam olarak nerede yaşıyorsun?
- Tam olarak nerede oturuyorsun?

أين تقطن بالضّبط؟

- Sami tam bir aptal.
- Sami tam bir idiot.

- سامي غبيّ تماما.
- سامي غبيّ بالكامل.

- O, tam olarak benim istediğimdir.
- O tam olarak benim istediğim şeydir.
- İstediğim tam olarak budur.

هذا بالضبط ما أردته.

Tam gelişmiş bir bunama.

مليئ بالاعتلالات

Ve tam orada durabilirsin.

ويمكنك التوقف هنا.

tam da istediğimiz gibiyken

وعندما تسلك الأمور طريقنا،

Sonuçlar beklediğimin tam tersiydi.

كانت النتائج عكس توقعاتي تماماً.

Ve karakterler tam olarak

ويمكن ترجمة الرموز حرفيا

Tam o anda saldırırlar!

وذلك عندما يضربون!

Tam gitmek için ayaklanmışken...

عندما تأهبت للذهاب -

Tam gitmek için ayaklanmışken

عندما تأهبت، قال:

Tam arkamda koşuşunu duyuyordum.

‫كنت أسمع صوت التحطم خلفي مباشرة.‬

Elimin tam kenarından ısırdı.

‫على حافة يدي!‬

tam 10 yıl yaşlandırıyor.

من حيث ذلك الجانب الأساسي من الصّحّة.

Ben tam tersini savunuyorum.

الأمر الذي أحاول إثباته هو العكس تمامًا.

tam tamına iki yıl --

سنتان على وجه الدقة...

Tam 8 trilyon kilo,

ثمانية تريليون كيلوغرام.

Tam da beklediği şey.

‫هذا بالضبط ما كان ينتظره.‬

Tam da burada yaşanıyor.

إنها تحدث هنا!

Tam bir kanıt olmasada

على الرغم من عدم وجود دليل كامل

Ve tam onurlarla gömüldü.

ودفن مع مرتبة الشرف الكاملة.

tam bir fenomendi aslında

كانت ظاهرة كاملة

Otobüs tam kapasite doluydu.

مُلئت الحافلة.

Saat tam onda gel.

تعال عند العاشرة تماماً.

Söylediğin tam bir saçma.

ما قلته هو محض هراء.

Ben tam sana benziyorum.

أنا مثلك تماما.

Tam olarak düşündüğüm buydu.

ما كنت أفكر به بالضبط.

Söylediğini tam olarak anlamıyorum.

لا أفهم كل شيء مما تقوله.

Söylediklerimi tam olarak yapacaksın.

ستفعل تماما ما أقول.

Tam adınızı alabilir miyim?

هلّا أعطيتني اسمك الكامل؟

O tam senin üzerinde.

إنه فوقك تماما.

Sadece tam burada bekle.

فقط انتظر هنا.

Bizi kelimenin tam manasıyla öldürüyor.

إنها حرفيًا تقتلنا.

Konuyu, tam buradaki adama getireceğim.

سوف أتحدث عن هذا الرجل هنا؟

tam zamanlı bir işte çalışıyorken

اشتعلت شرارة بقلبي وقلت لنفسي: "يجب أن أواصل تعليمي!"

İşte bu tam anlamıyla benim.

وهذا أنا ما عليه تماماً.

SOS işareti tam olarak buradaydı!

‫هنا كانت علامة "إس أو إس"،‬ ‫هنا تماماً!‬

Tam bir akşam yemeği yani.

إنها جلسة عشاء حقيقية.

Ne olduklarını bile tam bilmiyoruz.

نحن بالكاد نعرفها.

Tam tekenin ihtiyacı olan şey.

‫هذا ما يحتاج إليه القريدس بالضبط.‬

Işık, tam doğru seviyede olmalıdır.

‫يجب أن تكون مستويات الضوء مناسبة.‬

Ama tam nerede olduklarını göremiyorlar.

‫لكن لا يمكنها رؤية مكانها بالضبط.‬

Biri, tam bağlılık. Devam edin...

‫أولاً: الالتزام التام. اسع إلى مهمتك...‬

Tam bir daire çizmiş olduk.

‫لقد قمنا بدائرة كاملة.‬

Uçak tam hareket etmek üzereyken

عندما تكون الطائرة على وشك التحرك

Tam olarak 326 gramdı bu

كان بالضبط 326 جرامًا

İsa tam olarak merkezde duruyor

يقف يسوع في الوسط

Uyanmak yatmaya gitmenin tam tersidir.

- الإستيقاظ هو عكس النوم.
- الإستيقاظ ضد النوم.

Uçak tam olarak dokuzda vardı.

وصلت الطائرة في التاسعة بالضبط.

Ve demek istediğim tam burada.

وأعني هنا.

Tam aynı şey Tom'a oldu.

الأمر عينه حصل لتوم.

Bu tam ihtiyacımız olan şey.

إنه تماماً ما نحتاج.

Tom tam bir münzevi oldu.

صار "توم" منعزلاً تماما.

Bu tam okumak istediğim kitap.

هذا هو الكتاب عينه الذي كنت أريد قراءته.

Tom tam son anda geldi.

جاء توم في آخر لحظة.

Tam zamanlı bir iş istemiyorum.

لا أريد وظيفة بدوام كامل.

Ya da tam bir skandal deyin,

نظرة سياسية أو زلة او فضيحة؛

Bizim yaptığımız da tam olarak bu.

ونحن نفعل نفس الشيء بالضبط.

"Feminist" kelimesinin anlamını tam olarak bilmiyordum

لم أكن أعلم بالضبط ماذا تعني هذه الكلمة

Tam da ellerimi kaybetmemin öncesine dönmüştüm.

وعدتُ حيث كنتُ في السابق قبل أن أفقد يداي...

Büyük Kanyon tam bir bakir doğa

الأخدود العظيم هو حقاً منطقة برية

Bunun neden olduğunu tam olarak bilmiyoruz

ولا نعرف بالضبط السبب بحدوث ذلك،

tam olarak nerede olduğumu hâlâ hatırlarım.

عندما هاتفني أبي ليخبرني أنهم وجدوا عمي.

Tam bir banliyö çocuğuydum, hayvanları seviyordum

ولكني كنت فتى ضواحي، كنت أحب الحيوانات،

Planladığım hayat tam olarak bu değildi.

لم تكن الحياة التي خططت لها.

Biz de tam olarak bunu yaptık.

وهذا ما قمنا به.

Biz de tam olarak bunu yapıyoruz.

وهذا ما نفعله بالضبط.

Stres, östrojenlerinizi kelimenin tam anlamıyla çalabilir,

يمكن للإجهاد أن يسرق هرمون الإستروجين،

Doğru dilbilgisiyle tam cümleler hâlinde yazılacak,

أن تكون الرسالة مكتوبة بجمل مكتملة وبقواعد جيدة؛

Bu yüzden bu tam bir başkaldırıydı.

كان ذلك تمردًا، تمردًا فقط.

Ancak yaptığı şey tam da bu.

لكن هذا ما فعلته على وجه التحديد.

İki yaşındaki yavrular tam erişkinliğe yakın.

‫الجروان ذوا العامين كادا ينضجان بالكامل.‬

Yavrular tam erişkinliğe yaklaşmış olsalar da

‫ربما يكاد الجروان أن ينضجا بالكامل،‬

Tam, atmacanın şehirdeki evinin orta yerinde.

‫في قلب مدينته الأم.‬

Bu tam kontrollü olmadığın anlamına geliyor.''

هذا يعني أنك لست بكامل التحكم.

Tsunamiyi aslında tam olarak şöyle kavrayabiliriz

يمكننا في الواقع فهم التسونامي تمامًا مثل هذا

Yani kısacası tam bir sanat eseridir

باختصار ، إنه عمل فني كامل

tam olarak eleştirilen düzen ise buydu

هذا هو بالضبط الأمر المنتقد

Bu tam aksine bir Şaman adetidir

على العكس ، إنه تقليد شاماني.

Umarım bunu da tam manasıyla keşfedebiliriz

آمل أن نتمكن من اكتشاف ذلك بالضبط

Doğru soru ise tam olarak şu

السؤال الصحيح هو بالضبط

Biliyorsun, belli ki tam bir kurgu.

حسنًا ، من الواضح أنه خيال كامل.

Ancak Bayazid tam bir zafer kazandı.

لكن انتصار بايزيد اكتمل في أبهى صوره.

Bu tam bir devrim gibi görünmüyordu

لم يبدو وكأنه شيء ثوري