Translation of "Usado" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Usado" in a sentence and their turkish translations:

No quiero ser usado.

Kullanılmak istemiyorum.

Debería haber usado guantes.

Eldivenleri takmalıydım.

¿Habéis usado mi cámara?

Benim kameramı kullandınız mı?

¿Has usado mi cámara?

Benim fotoğraf makinemi mi kullandın?

Nunca he usado drogas.

Ben hiç uyuşturucu kullanmadım.

Este coche usado se vende.

Bu ikinci el araç satılıktır.

Tom compró su camión usado.

Tom kamyonunu kullanılmış satın aldı.

- ¿Vos usaste mi cámara?
- ¿Has usado mi cámara de fotos?
- ¿Has usado mi cámara?
- ¿Habéis usado mi cámara?
- ¿Usaste mi cámara?

- Benim kameramı kullandınız mı?
- Benim fotoğraf makinemi mi kullandın?
- Benim fotoğraf makinemi kullandın mı?

Ahora es usado alrededor del mundo.

Günümüzde tüm dünyada kullanılıyor.

Puede ser usado como un cuchillo.

O bir bıçak olarak kullanılabilir.

Él sintió que estaba siendo usado.

O, kullanılmakta olduğunu hissetti.

- Me sentí usada.
- Me sentí usado.

Kendimi kullanılmış hissettim.

Tom se compró un Toyota usado.

Tom ikinci el bir Toyota satın aldı.

¿Has usado mi cámara de fotos?

Benim fotoğraf makinemi kullandın mı?

- Taro compró un automóvil usado la semana pasada.
- Taro compró un auto usado la semana pasada.

Taro geçen hafta kullanılmış bir araba aldı.

El inglés es usado por muchas personas.

İngilizce birçok kişi tarafından kullanılmaktadır.

¿Has usado alguna vez un teclado Dvorak?

Hiç bir Dvorak klavye kullandınız mı?

- No, es de segunda mano.
- No, es usado.

Hayır, o ikinci el.

El lenguaje puede ser usado de muchas formas.

Dil çeşitli şekillerde kullanılabilir.

Yo suponía que sería usado como un libro.

Bunun bir ders kitabı olarak kullanılmasını kastettim.

Hemos usado el zoom para que se vea mejor.

detayları görmek için büyüttük.

¿Conoces a alguien que nunca ha usado pasta dentífrica?

Hiç diş macunu kullanmayan birini tanıyor musun?

Este auto usado es tan bueno como uno nuevo.

Bu ikinci el araç yeni kadar iyi.

No debería haber usado la palabra "contraseña" como contraseña.

"Parola" sözcüğünü parolam olarak kullanmamalıydım.

He usado calzoncillos para toda clase de cosas durante años.

Bakın ne diyeceğim, iç çamaşırımı bir sürü şey için kullandım.

El león es usado a menudo como símbolo de coraje.

Aslan çoğu zaman cesaret sembolü olarak kullanılır.

Todo lo que diga puede ser usado en su contra.

Söylediğiniz her şey size karşı kullanılabilir.

El precio es un tanto elevado para un coche usado.

Fiyat kullanılmış bir araba için biraz yüksek.

Pero es básicamente el mismo truco usado aquí en Creed,

Fakat temel olarak aynı numara burada 'Creed' de de görülüyor,

Este verbo es normalmente usado solo con la tercera persona.

Bu fiil, normalde sadece üçüncü kişi için kullanılmaktadır.

Este coche se ha usado durante los últimos diez años.

Bu araba son on yıldır kullanılmaktadır.

usado para el control de la natalidad en la Edad Media

ki Orta Çağ'da doğum kontrolü olarak kullanılıyordu

Y reducir el embarazo juvenil cuando es usado junto a otros métodos.

olumlu bir tutum geliştirdiğimizi görüyoruz.

La lana de oveja se ha usado para ropa cálida durante siglos.

Koyunların yünleri yüzyıllardır giysi yapımında kullanılır.

Se vende: calzado infantil que no ha sido usado ni una vez.

Satılık: bebek ayakkabısı, hiç yıpranmamış.

Mi hermano compró un auto usado, así que no era muy caro.

Kardeşim kullanılmış bir araba satın aldı, bu yüzden çok pahalı değildi.

Un centavo usado es frecuentemente más útil que uno que fue ahorrado.

Harcanılan bir kuruş çoğunlukla biriktirilen bir kuruştan daha faydalıdır.

El inglés es un idioma universal y es usado en todo el mundo.

İngilizce evrensel bir dildir ve tüm dünyada kullanılmaktadır.

- ¿Has usado alguna vez un coche manual?
- ¿Has conducido alguna vez un coche manual?

Sen hiç manuel araba sürdün mü?

Nunca he usado Zoom hasta el día de hoy. Hasta los días de la corona

Zoom u bugüne kadar ben hiç kullanmadım. Korona günlerine kadar

Pero el mortero usado por los antiguos egipcios puede transportar millones de toneladas de peso

fakat eski mısırlıların kullandığı harç milyonlarca ton ağırlığı bile taşıyabiliyor

- ¿Qué método has usado para dejar de fumar?
- ¿Qué método usaste para dejar de fumar?

Sigarayı bırakmak için hangi yöntemi kullandın?

- Él acaba de comprarse un coche usado.
- Acaba de comprarse un coche de segunda mano.

O az önce bir kullanılmış araba satın aldı.

Él todavía estaría vivo si hubiera usado el cinturón de seguridad en el accidente automovilístico.

Araba çarptığında o, emniyet kemerini takıyor olsaydı hala hayatta olurdu.

Ella le recomendó que no comprara un vehículo usado, pero él no siguió su consejo.

O ona kullanılmış araba almamasını tavsiye etti fakat o onun tavsiyesini dinlemedi.

Las tropas de Baibars habrían usado formas tempranas de armas de mano para disparar al enemigo.

Baybarsın birlikleri el silahlarının bir önceki formunu kullanıp düşmana ateş ediyorlardı

- No me alcanza comprar un coche usado.
- No me puedo permitir comprarme un coche de segunda mano.

- Kullanılmış bir araba almayı göze alamam.
- İkinci el araba almaya param yetmez.
- İkinci el araba alacak param yok.

- El hidróxido de sodio es usado para hacer jabón.
- El hidróxido de sodio se usa en la fabricación de jabones.

Sodyum hidroksit sabun yapımında kullanılır.

El lenguaje profano usado en las redes de televisión hace que muchos padres con niños pequeños no quieran suscribir cable.

Ağ televizyonda kullanılan saygısız dil küçük çocuklu ebeveynlerin kabloluya abone olmayı istememelerine sebep oluyor.

- Tom estaba indispuesto a pagar tanto dinero por un computador de segunda mano.
- Tom no estaba dispuesto a pagar tanto por un computador usado.

Tom ikinci el bir bilgisayar için o kadar çok para ödemek için isteksizdi.

El síndrome de París es una clase de choque cultural. Es un término psiquiátrico usado para describir a los extranjeros que empiezan a vivir en París seducidos por la imagen de la ciudad como centro de la moda, no se adaptan bien a las costumbres locales ni culturales, pierden su equilibrio mental y muestran síntomas parecidos a los de la depresión.

Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.