Examples of using "Soportar" in a sentence and their turkish translations:
dayanabilirsek
Ona bakmaya dayanamadım.
Ona bakmaya katlanamadım.
Acıya daha fazla katlanamam.
kubbe depreme dayanamadı
Gürültüye katlanamıyorum.
Gürültüye dayanabiliyor musun?
Acıya güçlükle katlandım.
- Ben onun küstahlığına dayanamam.
- Onun küstahlığına tahammül edemem.
O gürültüye katlanamam.
Sıcağa dayanamıyorum.
Ben ısıya dayanamadım.
Kaşınmaya katlanamadım.
Ona daha fazla katlanamam.
Bu gürültüye katlanamam.
Böyle bir küçük düşürmeye nasıl katlanabilirsin?
O, uzun bir yolculuğa dayanabilir mi?
Bu sıcak havaya dayanamıyorum.
Onun küstahlığına daha fazla dayanamam.
Ben bütün bu gürültüye dayanamıyorum.
Artık buna katlanmayacağım.
John gürültüye tahammül edemez.
Tom acıya katlanamadı.
Onun davranışına daha fazla dayanamam.
Bütün bu gürültülere nasıl katlanabilirsiniz?
Onun davranışına katlanamam.
Tom sadece Mary'ye dayanamaz.
Buradaki soğuğa dayanamıyorum.
Gürültü yapan çocuklara katlanamıyorum.
Seni kaybetme düşüncesine dayanamıyorum.
Böyle bakılmaya katlanamam.
Onun üstesinden gelebileceğimi düşünüyorum.
O, kahvenin acılığına dayanamadı.
Bu gürültüye katlanmak zorunda olmamalıyım.
Tom Mary'ye daha fazla katlanamadı.
Buna daha fazla katlanamam.
Çünkü Metropolitan Müzesi daha fazla dayanamayıp
O adama nasıl katlanabildiğini bilmiyorum.
İşteyken rahatsız edilmeye tahammül edemiyorum.
Bu hapishanede kapalı kalmaya dayanamıyorum!
Uzun süre bekletilmeye tahammül edemedi.
Soğuk havaya katlanabilirim ama sıcak havaya değil.
Onu görmeye tahammül edemiyorum.
Bu duruma kaç kişinin dayanacağını bilmiyorum.
Artık gürültüye katlanamam.
Onun hakaretlerine daha fazla dayanamam.
Buz senin ağırlığını taşıyamayacak kadar ince.
Tom bu gürültüye daha fazla dayanamayacağını söylüyor.
Tom Mary'nin cesedine bakmaya dayanamadı.
Bu gürültüye katlanamam.
daha fazla dayanamayıp çığlık atarak uçaktan indi
Ağrı onun dayanabileceğinden daha fazlaydı.
Biz hasta çocuğun acıklı çığlıkları dinlemeye dayanamadık.
Yazı severim ancak sıcağa katlanamam.
Sıcaklığa daha fazla dayanamıyorum.
Flash programı olsaydı, iPad daha iyi bir ürün olurdu.
bir grup insan ağır çalışma şartlarına dayanamayarak
Şu adama tahammül edemiyorum.
Ben dayanamıyorum.
Seninle altı saat yalnız geçirmeye katlanabileceğimi sanmıyorum.
O çöp dolu odanın kokuşmuşluğuna katlanamadık.
Bu merdiven benim ağırlığımı taşıyacak kadar güçlü mü?
Tom Mary'nin ne olduğunu bilmemesine dayanamadı.
Tom artık ağrıya dayanamadı.
Ben bu acıya artık dayanamıyorum.
Katlanma dayanılmaz olabilir.
Ben çılgın yaşamıma dayanamıyorum.
Yapı bu kadar ağırlığı taşıyacak kadar güçlü değil.
Ben onun başka bir adamla birlikte olma düşüncesine dayanamam.
Artık acıya tahammül edemiyorum
Tom Mary'nin John'la çıkması fikrine katlanamaz.
Benim tahammül ettiğim şeye dayanamayanlar depolarda bırakılacak.
Bu ip ne kadar tutacak?
Tom acıya daha fazla dayanamadı bu yüzden kendini vurdu.
Bu hapishanede hapsedilmeye katlanamıyorum!
O, tahammül sınırlarımı aşar.