Examples of using "Propia" in a sentence and their turkish translations:
Kendi odam olmasını istiyorum.
Keşke kendime ait bir evim olsa.
tek bir kadın bile dahil etmemiştim.
Bana ait bir oda istiyorum.
Kendimize ait bir ev istiyoruz.
Kendi odam var.
O onun kendi hatasıydı.
Kendi odamı istiyorum.
Ben kendi gerçeğimi arıyorum.
Kendi yemeğinizi ödeyin.
O, kendi mezarını kazıyor.
Kendi ölümünü ve savunmasızlığını düşünmeye başlıyorsun.
İkincisi, yanılma payınızı kabullenin.
hatta gerçek vücut çeşitliliğini destekleyen,
Kendi kültürümüzden uzaklaşıp
O, kendi teorisini geliştirdi.
Senin kendi fikrin mi?
O kendi patronudur.
Onların kendi kültürleri var.
Bu senin kendi güvenliğin için.
Mayuko kendi giysilerini tasarladı.
İsveç'in kendi dili vardır.
Tercihen buradayım.
Onun kendi odası var.
En azından kendi deneyimlerimden çıkardığım sonuç,
Kişisel deneyimimden yola çıkarak, bütün sunumu
Onun kendi evi var.
Bu benim kendi bisikletim.
Tom kendi evini inşa etti.
kendisine ait bir görüntüye ise rastlayamadık
Kendi hırsının kurbanı oldu.
Tom kendi şirketine başlamalıdır.
Gezegenler kendiliğinden ışık yaymazlar.
O kendi gölgesinden korkar.
Mary kendi annesini mahkemeye verdi.
Betty, kendi annesini öldürdü.
O, temelde serbest olarak çalıştı.
Ay'ın kendi ışığı yoktur.
Tüm milletler kendi sürekliliğini arar.
O benim öz kızım gibi.
Her kedinin kendi kişiliği var.
Hiç kimse kendi benliğini aşamaz.
Kendi propagandanı beğenmiyorsun.
Çölün kendi müziği vardı.
O kendi elbiselerini yapıyor.
Benim yapacak kendi ev işlerim var.
Kendine ait bir evin olmasını dileyeceksin.
Bunu riski size ait olmak üzere yap.
Fazilet onun kendi mükafatıdır.
- Tom kendi gücünü bilmiyor.
- Tom kendi gücünün farkında değil.
Tom kendi yeteneğini kesinlikle abartıyor.
Oraya kendi irademle gittim.
Mary kendi kıyafetini yapar.
Onunla kendi isteğiyle evlenmedi.
Tom kendi kamerasıyla bir resim çekti.
Bunu kendin için yapmalısın.
olumsuz düşüncelerinin sürekli saldırdığı zihinlerinde
ve kendi güzel hayatımı oluşturdum.
yakınlaştıracak olan şey.
Kendi suyunda boğulmak gibi birşey
tıpkı bizim galaksimiz Samanyolu gibi.
Tom'un yaşayacak kendi hayatı var.
Herkesin kendi görüş hakkı vardır.
O, kendi teorisi ile sıkıştı.
O kendi kız kardeşi tarafından öldürüldü.
Ona kendi kızım gibi davrandım.
Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.
Tom kendi yeteneğine güveniyor.
Bu benim kendi oluşturduğum bir plandır.
Bunu kendi deneyimimden söyleyebilirim
Kendi deneyimlerimden, kesinlikle bunu öğrendim.
O, kendi evini ateşe verdi.
O kendi gölgesinden korkuyor.
İddialara göre o onu kendini savunmak için öldürdü.
Tom serbest çalışan bir fotoğrafçı.
ve fakat kendininkine son vermeyi seçti.
Burada da kişisel deneyimlerime dayanarak konuşabilirim.
Kendi ışıklarını üretir, denizleri aydınlatırlar.
her gezegenin kendine ait bir çekim kuvveti olduğu için
şimdi kendi kapsamlı personel organizasyonunu geliştirdi:
Adam kendi antenini kurmaya çalıştı.
Kız kendi gölgesinden korkuyordu.
Kendi hayatını riske atarak köpeği kurtardı.
O, evini ateşe verdi.
bu sadece onların kendi sağlıkları için değil,
Ve bu gölge, bizim özgürlüğümüzü de tehdit etmeye başlamıştır.
Kendi güvenliğine daha fazla dikkat etmelisin.
kontrolümüz olduğumuzu düşünmek gayet normal değil mi?
Eleştiri ve toksiklikten payımı aldım.
Kesilmiş uzuvları olan küçük çocukların
üstelik herkes kendi evinde rahat bir ortamında
Bir kulübe olsa bile kendi evimi istiyorum.
Kendi hayatı riske atarak arkadaşını kurtardı.
Güney Afrika'daki Zulu kabilesinin kendi dili vardır.