Examples of using "Intención" in a sentence and their turkish translations:
Ben onu demek istemedim.
Niyetim o değildi.
- O benim amacım.
- Niyetim bu.
Islanmaya niyetim yok.
Ona vurmak istemedim.
Benim niyetim asla seni incitmek değildi.
Ona sormaya niyetim yok.
- Benim evlenmeye hiç niyetim yok.
- Ben evlenme niyetinde değilim.
Ben öyle yapmak niyetindeyim.
Benim değişmeye niyetim yok.
Sana zarar vermeyeceğim.
Seni incitmek istemedim.
Onu uyandırmak istemedim.
- Benim özür dilemek gibi niyetim yok.
- Benim özür dilemeye niyetim yok.
Niyetim bu değildi.
Seni incitmek istemedi.
- Seni incitmek istemedim.
- Amacım seni incitmek değildi.
- Seni incitmek istememiştim.
O, ona emekli olma niyetini bildirdi.
Niyetim sana zarar vermek değildi.
Saygısızlık etmek istemedim.
Niyetimiz ona saldırmak değildi.
Ne olursa olsun seni rahatsız etmeye niyetim yok.
Tom bize zarar vermek niyetinde değil.
Tom'un vazgeçmeye niyeti yoktu.
Benim amacım duygularını incitmek değildi
Buraya tekrar geri gelmeye niyetim yok.
Tom'un Boston'u terk etmeye niyeti yok.
Dün seni ziyaret etmeye niyetlenmiştim.
Köleliği kaldırmayı istiyorum.
Ama bugün bu niyet tanınmayacak kadar çarpıtıldı.
Düzeni değiştirmek gibi bir gayeleri yok.
Bu küçük kız, bir şey ifade etmeye çalışmıyordu.
Toplantıya katılmaya niyet etmiştim.
Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
Özür dilerim. Seni incitmek istememiştim.
Rakiplerimizi kötülemek istemedik.
Tam olarak benim gitmek istediğim yere gidiyorsun.
Niyetimiz iyiydi.
Tom'un Mary ile tartışmaya niyeti yoktu.
Tom'un tek başına oraya gitmeye niyeti yoktu.
Önemli olan bilinçli olmaktır.
- Geçen yıl Roma'yı ziyaret etmeye niyet ettim.
- Geçen yıl Roma'yı ziyaret etmek niyetindeydi.
Peter vazoyu kırmak niyetinde değildi.
Ben belgeyi ona vermek istemiştim ama unuttum.
Tom onu öldürmek istemediğini söylüyor.
Mary onu öldürmek istemediğini söylüyor.
Avustralya'ya altın bulmak arzusuyla gittiler.
Eğer hava iyi olursa yarın gitmeye niyetliyim.
Tom'un Mary'ye para vermeye hiç niyeti yoktu.
Gerçek amacın nedir?
- Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça bildirdi.
- Hükümet, niyetinin vergileri düşürmek olduğunu açıkça belirtti.
Sizinle sonucu paylaşma niyetinde değilim.
Geçen hafta tapınağı ziyaret etmeye niyetlenmiştim.
Bunu yapmak istememiştim.
Onların niyeti iyiydi.
Tom'un asla Mary'yi tekrar görmeye niyeti yoktu.
Tom Fransızca öğrenme niyetiyle Fransaya geldi.
Tom'un söylediğini gerçekten demek isteyip istemediğini merak ediyorum.
Tom'un Mary ile dansa gitmeye niyeti yoktu.
Tom sürekli olarak Japonya'da yaşamaya niyetleniyor.
"Ön yargılı olduğum birini görürsem o zaman bu karşı hareketi uyguluyorum"
Kötü niyetli olmadıklarını biliyorum.
Brian kullandığı parayı kesinlikle sınırlamak niyetinde.
O bir güzellik yarışmasına katılmak niyetinde.
Onunla gitmek istedim ama çok meşguldüm.
Ben bencil olmak niyetinde değilim.
İşlerine karışmaya niyetim yok.
Bu şirkette bu kadar uzun çalışmayı istememiştim.
Hafta sonu Izu'ya gidiyorum.
Tom Mary'nin onu öpmesine izin vermek niyetinde değildi.
Belki senin duygularını incittim ama benim amacım o değildi.
Amerika'ya gitmeye niyetlendiğim için İngilizce öğreniyorum.
Bir yıl boyunca kalmak amacıyla dört yıl önce Japonya'ya geldim.
- Tom bir yıldan daha fazla bir süre Boston'da yaşamaya niyetli.
- Tom'un bir yıldan daha fazla bir süre Boston'da yaşamaya niyeti var.
Tom'un kesinlikle gerçeği Mary'ye söylemeye niyeti yoktu.
Benim başından beri büyük bir şehirde yaşamaya hiç niyetim yoktu.
ana kar alanları olan düzeni değiştirmeye hiç niyeti yokken
Bir hediye almak niyetiyle büyük mağazaya gittim.
Ay sonunda oğluma bir bilgisayar hediye etmeyi planlıyorum.
Sanırım gitmek istemiyorsun.
Hiçbir zaman insanları hapiste tutmak için tasarlanmadı.
O profesyonel bir futbol oyuncusu olmak niyetinde olmadığını açıklığa kavuşturdu.
Geçerken uğramaya ve seni görmeye niyet ediyordum fakat bu hafta oldukça meşguldüm.
O seni incitmek istemiyordu.
Kimseye zarar vermek istemem.
Hapishaneden çıktığımda başka bir suç işlemeye niyetim yoktu.
Milyoner, maliyeti ne olursa olsun başyapıtı satın almaya niyetlendi.
Arabayı kullanmasına izin vermeyecekti, ama onu o kadar rahatsız etti ki sonunda pes etti.
Tom'un niyeti kimseyi incitmek değildi.
Sabah 4:00'te beni uyandırmak için zahmet etmeyin. Yarın balık tutmaya gitmeyi planlamıyorum.
- Tom'un niyeti Mary'nin hislerini incitmek değildi.
- Tom Mary'nin duygularını incitmek istemedi.
Niyetli olmayanlar uyum sağlamazken, kalmaya niyetli olanlar adanın konuşma yapılarına çabucak uyum sağladılar.
Sana faydalı olmak amacıyla sana yaklaşan bir adam görürsen, hayatın için koşmalısın.
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.