Translation of "Hablado" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Hablado" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Has hablado con ellos?
- ¿Has hablado con ellas?

Onlarla konuştun mu?

hablado de todo

hepsinden bahsetti

Hemos hablado de ellos.

Biz onlar hakkında konuştuk.

¿Has hablado con Tom?

Tom'la konuştun mu?

Los votantes han hablado.

Seçmenler konuştu.

¿Has hablado con él?

Onunla konuştun mu?

El pueblo ha hablado.

İnsanlar konuştular.

¿Con quién has hablado?

Kiminle konuşmuştun?

¿Con quién han hablado?

Onlar kimle konuştu?

He hablado con Dios.

Ben Tanrı ile konuştum.

- Deberías de haber hablado más cortésmente.
- Deberías haber hablado más educadamente.

Daha kibarca konuşmalıydın.

- Hemos hablado de muchas cosas.
- Hemos hablado de un montón de cosas.

Biz çok şey tartıştık.

¿Has hablado con tu esposa?

Sen, karınla konuştun mu?

Te he hablado de Tom.

Sana Tom'dan bahsettim.

Ya he hablado con Tom.

Tom'la zaten konuştum.

¿No has hablado con Tom?

Tom'la konuşmadın mı?

No he hablado con Tom.

Tom'la konuşmadım.

¿Ha hablado Tom con Mary?

Tom Mary ile konuştu mu?

No he hablado con él.

Onunla konuşmadım.

Hoy he hablado con ellos.

Bugün onlarla konuştum.

Hemos hablado de husos horarios.

Biz zaman dilimleri hakkında konuştuk.

Hemos hablado de muchos temas

Birçok konuyu tartıştık.

¿Has hablado con tu marido?

Kocanla konuştun mu?

¿Alguien ha hablado con ellos?

Herhangi biri onlarla konuştu mu?

No he hablado con ellos.

Onlarla konuşmadım.

Deberías haber hablado conmigo antes.

Önce benimle konuşmalıydın.

- Yo he hablado con el embajador polaco.
- He hablado con el embajador polaco.

Polonya büyük elçisi ile konuştum.

- Él no había hablado nunca antes con ella.
- Ella nunca antes había hablado con ella.
- Él no había hablado nunca antes con él.
- Ella no había hablado nunca antes con él.

O zamandan önce onunla hiç konuşmadı.

Una señora nos ha hablado sobre

Bir kadın vardı ve bize

Nadie me ha hablado nunca así.

Benimle asla böyle konuşulmadı.

¿Has hablado en berebere alguna vez?

Hiç berberde konuştun mu?

¿Alguien le ha hablado a Tom?

Herhangi biri Tom'la konuştu mu?

Debí haberle hablado a Tom primero.

Önce Tom'la konuşmalıydım.

No deberías haberle hablado del plan.

Ona plandan bahsetmemeliydin.

Ya lo he hablado con Tom.

Tom'la onun hakkında zaten konuştum.

Tom no ha hablado desde ayer.

Tom dünden beri konuşmadı.

Me alegro de que hayamos hablado.

Konuştuğumuza sevindim.

Podrías haberme hablado de esto antes.

Bana bu konudan daha önce bahsedebilirdin.

He hablado con Tom sobre ello.

Onun hakkında Tom'la konuştum.

¿Has hablado alguna vez con él?

Onunla hiç konuştun mu?

Me interesa más el inglés hablado.

Konuşma İngilizcesi ile daha çok ilgiliyim.

Aún no hemos hablado con Tom.

Henüz Tom'la konuşmadık.

Todavía no hemos hablado de eso.

Daha o konuda konuşmadık.

Tom no ha hablado francés por años.

Tom yıllarca Fransızca konuşmadı.

¡Nos hemos hablado ni una sola palabra!

Tek kelime etmedik!

Nunca antes me había hablado un extranjero.

Daha önce bir yabancı ile hiç konuşmamıştım.

Él ha hablado durante toda una hora.

O tam bir saat boyunca konuştu.

Yuko nunca ha hablado con un extranjero.

Yuko bir yabancı ile asla konuşmadı.

Tom no había hablado con Mary antes.

Tom o zamandan önce Mary ile hiç konuşmadı.

Ya he hablado de eso con Tom.

Tom'la onun hakkında zaten konuştum.

Pensé que ya habíamos hablado de esto.

Ben zaten bunun hakkında konuştuğumuzu sanıyordum.

Tom me ha hablado mucho de vosotros.

Tom bana sizin hakkınızda çok şey anlattı.

El español es hablado en muchos países.

İspanyolca birçok ülkede konuşulur.

Yo te he hablado de cosas mundanas.

Seninle dünyevi şeyler hakkında konuştum.

Creo que debería haberte hablado de ello.

Bence sana ondan bahsetmeliydim.

No he hablado con él desde entonces.

O zamandan beri onunla konuşmadım.

- ¿Ya hablaste con él?
- ¿Has hablado con él?
- ¿Hablaste con él?
- ¿Has hablado con ella?
- ¿Hablaste con ella?

Onunla konuştun mu?

He hablado sobre lo que sucederá más tarde,

Size, ilerleyen süreçte ne olduğundan bahsettim

Un diccionario hablado ya no es una fantasía.

Konuşan sözlük artık bir fantezi değil.

No he hablado con Tom en tres semanas.

Üç haftadır Tom'la konuşmadım.

El idioma hablado en Australia es el inglés.

Avustralya'da konuşulan dil İngilizcedir.

Yo nunca había escuchado inglés hablado tan velozmente.

İngilizcenin öyle hızlı konuşulduğunu hiç duymadım.

El inglés es hablado en todo el mundo.

- İngilizce Dünya çapında konuşulur.
- İngilizce tüm dünyada konuşulur.

No he hablado contigo desde hace un tiempo.

Bir süredir seninle konuşmadım.

- Hoy he hablado con él por teléfono, te manda saludos.
- Hoy he hablado con él por teléfono, te manda recuerdos.

Bugün onunla telefonda konuştum. Sana da selamı var.

El esperanto es hablado en 120 países del mundo.

Esperanto dünyanın 120 ülkesinde konuşulur.

- ¿Ya hablaste con Tom?
- ¿Has hablado ya con Tom?

Tom'la konuşmuş muydunuz?

El español es muy hablado en América del Sur.

İspanyolca, Güney Amerika'da yaygın bir biçimde konuşulur.

Tom no debería haberle hablado a Mary de John.

Tom Mary'ye John'dan bahsetmemeliydi.

No he hablado con Tom en casi un año.

Neredeyse bir yıl içinde Tom'la konuşmadım.

- Cállate, ya has hablado bastante.
- ¡Callate!, estás hablando demasiado.

Kapa çeneni! Çok fazla konuşuyorsun.

- ¿No has hablado con Tom?
- ¿No hablaste con Tom?

Tom'la konuşmadın mı?

- No hablé con Tom.
- No he hablado con Tom.

Tom'la konuşmadım.

Recuerdo haber hablado de eso una o dos veces.

Bundan bir veya iki kez bahsettiğimi hatırlıyorum.

- He hablado con Tom hace un minuto.
- Hablé con Tom hace unos pocos minutos.
- Tom y yo hemos hablado hace nada.

Sadece birkaç dakika önce Tom'la konuştum.

El inglés es hablado en diversos países alrededor del mundo.

İngilizce dünya genelinde birçok ülkede konuşulur.

¿Le has hablado alguna vez en inglés a tu esposa?

Sen hiç karınla İngilizce konuştun mu?

Tom debe de haberle hablado ya a Mary de John.

Tom şimdiye kadar Mary'ye John hakkında söylemiş olmalı.

Pensé que Tom ya había hablado con María al respecto.

Tom'un daha önceden bunun hakkında Mary ile konuştuğunu sandım.

No he hablado con Tom desde que salió del hospital.

O, hastaneden çıktığından beri Tom'la konuşmadım.

Puede que Tom haya hablado ya de eso con Mary.

Belki de Tom onun hakkında zaten Mary ile konuştu.

Si te digo la verdad, nunca he hablado en portugués.

Doğruyu söylemek gerekirse ben hiç Portekizce konuşmadım.

Esta es la revista de la que te había hablado.

Bu, sana bahsettiğim dergi.

El inglés es de lejos el idioma más hablado del mundo.

İngilizce dünyada en yaygın konuşulan dildir.

- En México se habla español.
- El español es hablado en México.

Meksika'da İspanyolca konuşulur.

No le puedo decir a Tom que he hablado con Mary.

Mary ile konuştuğumu Tom'a söyleyemem.

Tom nunca le había hablado a Mary antes de aquella vez.

Tom o zamandan önce Mary ile hiç konuşmadı.

El idioma portugués es hablado en algunas regiones de Asia y Oceanía.

Portekiz dili Asya'nın ve Okyanusya'nın bazı bölgelerinde konuşulur.

Yo me pregunto porque ella no le ha hablado a él sobre eso.

Onun, ona ondan niçin bahsetmediğini merak ediyorum.

No puede negarse que el inglés es el más hablado en el mundo.

Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.

- El inglés es un idioma hablado en todo el mundo.
- El inglés es una lengua hablada en todo el mundo.
- El inglés es un idioma hablado por todo el mundo.

İngilizce tüm dünyada konuşulan bir dildir.

Y si están con dificultades con alguna cosa de la que no han hablado.

gerçekten nasıllar ve bize söylemedikleri bir dertle boğuşuyorlar mı?

No es ninguna sorpresa que el inglés sea el idioma más hablado del mundo.

- Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.
- İngilizcenin dünyanın en çok konuşulan dili olması bir sürpriz değil.

- ¿El español es hablado en México?
- ¿En México se habla español?
- ¿Se habla español en México?

Meksika'da İspanyolca konuşulur mu?