Examples of using "Disponible" in a sentence and their turkish translations:
Tom müsait.
Ben müsait değilim.
Tom müsaitti.
- Ne zaman müsaitsin?
- Ne zaman uygunsun?
O koltuk müsait mi?
Ben bu akşam boşum.
Bu hizmet var mı?
John şu an müsait mi?
Müsait bir tur rehberi var mı?
Doktor şimdi müsait değil.
Bu hizmet geçici olarak arızalı.
Belediye Başkanı şimdi müsait değil.
sezgisel kararlar verebiliyorlar.
Üzgünüm ama hazır olmayacağım.
fakat "birini yap" kısmı neredeyse hiç olmamıştı.
yani henüz insanlık ortada yoktu
İngilizce Vikipedi bugün kullanıma uygun olmayacak.
Bu gece için mevcut bir oda var mı?
Bu gece akşam yemeği için boş musun?
Tom ulaşılabilir mi?
Tom şu anda müsait değil.
üzücü bir durum ama elden gelir bir şey yok
Her toplumda her inanışta neredeyse mevcuttur
Oda servisi hâlâ mevcut mu?
Bayan, akşam için herhangi bir uygun oda var mı?
Bu gece boşum.
Bu video ülkenizde kullanılamıyor.
Gelecek hafta toplantı için müsait misin?
Doktor sadece hafta içlerinde mevcut.
Şu anda hiç müsait odamız yok.
Bu video bölgenizde mevcut değil.
ve kanla beslenen vampir yarasa da mevcuttur
Gelecek hafta müsait olursanız bilelim.
O kitap sadece bir mağazada mevcut.
Önümüzdeki hafta bir görüşme mülakatı için hazır mısınız?
o su kütlesi denizlerde mevcut değil
Bildiğim kadarıyla, bu mevcut tek çeviri.
Sözlük şimdi Android telefonlar için bir uygulama olarak kullanılabilir.
Bu dergi Japonya'daki herhangi bir büyük şehirde mevcut.
Herhangi bir mevcut pozisyonunuz olup olmadığını sormak için yazıyorum.
Üzgünüz, iletişim kurmaya çalıştığınız kişi mevcut değil.
Binlerce ufak lensten oluşan gözleri ortamda bulunan en ufak ışığı bile süzer.
- Mevcut tek oda iki kişiliktir.
- Müsait olan tek oda bir çift kişilik.
Araştırma için mevcut az paramız var.
Uygun olan bir çelik kasaya değerli eşyalarımı koymak istiyorum.