Translation of "Departamento" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Departamento" in a sentence and their turkish translations:

Alquilamos el departamento.

Daireyi kiraladık.

Alquilé un departamento.

Bir daire kiraladım.

Este es mi departamento.

Bu benim dairem.

Nuestro departamento tiene cinco habitaciones.

Bizim dairemizin beş tane odası var.

¡Tu departamento se ve maravilloso!

Senin dairen harika görünüyor!

Fui al departamento de Tom.

Tom'un dairesine gittim.

Comparto un departamento con ellos.

Onlarla bir daire paylaşıyorum.

Comparto un departamento con él.

Onunla bir daire paylaşıyorum.

Comparto un departamento con ella.

Onunla bir daire paylaşıyorum.

También fundó el departamento de publicidad.

Reklam departmanı da kurdu.

Él es el encargado del departamento.

O departman sorumlusudur.

Ella vive sola en un departamento.

O, bir apartmanda yalnız yaşar.

- Alquilamos el piso.
- Alquilamos el departamento.

Daireyi kiraladık.

Es el jefe de mi departamento.

Benim bölüm şefimdir.

Estoy buscando un departamento para arrendar.

Kiralamak için bir apartman dairesi arıyorum.

Él encontró un lindo departamento para Mary.

O, Mary için güzel bir daire buldu.

¿Cuánto pagas de arriendo por el departamento?

Bu apartman dairesi için ne kadar kira veriyorsunuz?

El departamento de Tom tiene tres dormitorios.

Tom'un dairesinin üç yatak odası var.

Queremos alquilar un departamento en la ciudad.

Şehirde bir daire kiralamak istiyoruz.

Busqué por todos lados un departamento pequeño.

Küçük bir daire için her yeri araştırdım.

De momento está viviendo en un departamento.

O şu anda bir dairede yaşıyor.

Mi departamento está en el cuarto piso.

Benim apartmanım dördüncü kattadır.

Por favor, llama al departamento de bomberos.

Lütfen itfaiyeyi arayın.

- Este departamento es muy grande para una sola persona.
- Este departamento es muy grande para una persona.

Bu daire bir kişi için çok büyük.

Alquilábamos un departamento cuando vivíamos en Nueva York.

New York'ta yaşarken bir apartman dairesi kiraladık.

Él está a cargo del departamento de ventas.

Satış bölümünden sorumlu.

Es peligroso limpiar los vidrios de un departamento.

Bu binanın pencerelerini temizlemek tehlikelidir.

Tom acaba de mudarse a un nuevo departamento.

Tom yeni bir daireye taşındı.

Tom y yo trabajamos en el mismo departamento.

Tom ve ben aynı bölümde çalışıyoruz.

¿Qué pasó? Hay agua en todo el departamento.

Ne oldu? Tüm apartman dairesinde su var.

Tom vivía en un departamento de un dormitorio.

Tom tek yatak odalı bir apartmanda yaşadı.

Según el Departamento de Estado, potencialmente, sería un arma.

Dışişleri Bakanlığına göre bu, potansiyel olarak bir silah.

Por entonces era un departamento con un largo historial

orası da en savunmasız siyahi toplumları hedef alarak

Discúlpeme pero, ¿dónde está es departamento de calzado masculino?

Affedersiniz, fakat erkek ayakkabıları bölümü nerede?

- ¡Llama al departamento de bomberos!
- ¡Llame a los bomberos!

İtfaiyeyi çağırın!

El departamento de juguetería está en la quinta planta.

Oyuncak bölümü beşinci katta.

Tom compartía departamento con Mary y otros tres amigos.

Tom, Mary ve diğer üç arkadaşı ile daireyi paylaştı.

Ya que el departamento de justicia no lo está haciendo.

çünkü adalet bölümü bunu yapmıyor;

Leer y qué pasará como si el gerente del departamento

okuyup da ne olacak sanki apartman yöneticisi olacak

Helen y Kathy alquilaron un departamento en los suburbios de Tokio.

Helen ve Kathy Tokyo'nun bir banliyösünde bir daire kiraladı.

Sé que está en el departamento, pero no lo puedo encontrar.

Onun dairede olduğunu biliyorum ama onu bulamıyorum.

Peter ha estado tratando de encontrar un departamento nuevo por un tiempo.

Peter bir süre için yeni bir daire bulmak için çalışıyor.

- Él vive solo en un apartamento.
- Él vive solo en su departamento.

O, dairesinde yalnız yaşıyor.

- Vivo en un apartamento.
- Vivo en un piso.
- Vivo en un departamento.

Bir apartman dairesinde yaşıyorum.

Él acaba de trasladarse a un departamento que heredó de sus padres.

Ana babasından miras kalan bir apartmana henüz taşındı.

- Me fue muy difícil encontrar tu departamento.
- Me costó mucho encontrar tu piso.

Senin daireni bulmam çok zordu.

Filiberto vive en un departamento muy grande en una ciudad que no conocemos.

Filiberto aşina olmadığımız bir şehirde çok büyük bir dairede yaşıyor.

Tom le puso llave a la puerta después de entrar a su departamento.

- Tom dairesine girdikten sonra kapıyı kilitledi.
- Tom dairesine girdikten sonra kapısını kitledi.

Tom vive en un departamento de tres dormitorios en el centro de Boston.

Tom Boston'da şehir merkezinde üç-yatakodalı bir apartmanda yaşıyor.

Cuando visité su departamento, la pareja estaba justo en medio de una pelea.

Onların evini ziyaret ettiğimde çift, bir tartışmanın tam ortasındaydı.

Mari se mudó al departamento debajo del mío hace un par de veranos atrás.

Mari birkaç yaz önce benim altımdaki daireye taşındı.

Tom le encontró un departamento a Mary no muy lejos de donde ella trabaja.

Tom, Mary'ye çalıştığı yerden çok uzak olmayan bir daire buldu.

Al chico le gustaba tirarle huevos a la gente desde la ventana de su departamento.

Çocuk dairesinin penceresinden insanlara yumurtalar atmayı seviyordu.

- Ella vive con él en un departamento pequeño.
- Ella vive con él en un pequeño apartamento.

O, küçük bir apartmanda onunla birlikte yaşar.

Todos los días voy a trabajar en auto, pero estoy pensado en alquilar un departamento cerca del trabajo.

İşe her gün arabayla gidiyorum fakat işe yakın bir ev kiralamayı düşünüyorum.

- Mi departamento no queda lejos de aquí.
- Mi apartamento no está lejos de aquí.
- Mi piso no está lejos de aquí.

Benim dairem buradan uzak değil.

- En el parque de diversiones, Mary encontró un niño solo llorando, y le habló suavemente. "Oye, mijito, ¿qué pasa? ¿Estás perdido? ¿Quieres que te lleve al Departamento de Niños Perdidos?
- En el parque de atracciones, Mary encontró a un niño solo llorando, y le dijo amablemente. "Oye, chico, ¿qué te pasa, estás perdido? ¿Quieres que te lleve al centro de niños perdidos?

- Lunaparkta Mary yalnız başına ağlayan bir oğlan buldu ve yumuşak bir sesle "Merhaba yavrum, sorun nedir? Kayıp mı oldun? Seni Kayıp Çocuklar Şubesine götüreyim mi?" dedi.
- Eğlence parkında kendi kendine ağlayan bir erkek çocuk buldu, ve onunla kibarca konuştu. "Hey, evlat, Sorun nedir? Kayboldun mu? Seni kayıp çocuklar bölümüne götürmemi ister misin?"