Translation of "Células" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Células" in a sentence and their turkish translations:

Y puede lastimar células clave

ve ciltte, hasar gördüğü zaman cilt kanseri gibi

Las células forman los tejidos.

Hücreler dokuları oluştururlar.

Pero algunas de las células sobreviven.

Ancak birkaç hücre hayatta kalır.

Hay un montón de células anormales ahí.

orada çok fazla anormal hücre var.

El tejido muscular consta de innumerables células.

Kas dokusu sayısız hücreden oluşur.

Las bacterias solo son diminutas células, inofensivas.

Bakteriler sadece küçük, zararsız hücrelerdir.

Lo que tiene es agua dentro de las células

Onda olan şey hücrelerin içindeki sudur

El tema de la resistencia difiere según las células.

hücrelere göre direnç konusu farklılık gösteriyor

A qué estaban expuestas estas células en nuestro organismo.

vücudumuzda maruz kaldıkları koşulları çok temsil etmiyordu.

Uno es una colonia bacteriana con algunas células humanas agregadas

Siz bir kaç insan hücresi eklenmiş bir yürüyen bakteri kolonisisiniz.

Las vitaminas A y C apoyan a tus células inmunes,

Vitamin A ve C bağışıklık sisteminizi güçlendirir.

Que la vida se establezca a nivel de células simples.

yaşam basit hücrelerden öteye gidemiyor.

Células fotosintéticas más pequeñas de lo que nadie pensó posible.

Herkesin sandığından daha küçük fotosentetik hücreler.

Cambia la forma de las células, y la hoja cae.

hücrelerin şeklini değiştirir ve yaprak düşer.

Los cromosomas de nuestras células contienen todo nuestro material genético.

Bizim hücrelerde kromozomlar genetik materyalimizin bütününü içerir.

Pero nunca tuve que aprender qué compuestos podían fabricar mis células

fakat hücerlerimin hangi bileşimleri üretebileceğini ve bu reaksiyonların

El sistema inmune crea un pequeño entorno de células y proteínas

bağışıklık sistemi hücre ve proteinlerden küçük bir çevre oluşturacak

Las células tienen la capacidad de convertir los alimentos en energía.

Hücrelerin gıdayı enerjiye dönüştürme güçleri var.

El calamar luciérnaga genera su propia luz mediante células especiales llamadas fotóforos.

Ateş böceği mürekkep balığı, fotofor adı verilen özel hücreleriyle kendi ışığını üretir.

Las cremas exfoliantes eliminan las células muertas o dañadas de la piel.

Eksfoliye kremler ölü ya da hasarlı cilt hücrelerini temizler.

El cuerpo humano está compuesto de miles de millones de pequeñas células.

İnsan vücudu milyarlarca küçük hücrelerden oluşmaktadır.

Las células de espejo en sus ojos amplifican la poca luz que hay.

Gözlerinde bulunan aynaya benzer hücreler var olan düşük ışığı kuvvetlendiriyor.

O sea de los 600 billones de células del cuerpo, la mayoría son bacterias.

Yani vücudunuzdaki 600 trilyon hücrenin çoğu bakteri.

Tenemos 1000 millones de células en nuestros cerebros, con 10 000 millones de conexiones.

Beynimizde bir milyar hücre ve on trilyon bağlantı bulunuyor.