Translation of "Antiguos" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Antiguos" in a sentence and their turkish translations:

Los antiguos estaban equivocados.

atalarımız yanılıyorlardı.

Estos son libros muy antiguos.

Bunlar çok eski kitaplar.

Poseo algunos sellos muy antiguos.

Bazı çok eski pullara sahibim.

Me gusta aprender idiomas antiguos.

Eski dilleri öğrenmeyi severim.

Roma tiene muchos edificios antiguos.

Roma bir sürü antik yapılara sahiptir.

Entonces los antiguos egipcios usaban electricidad

o zaman eski mısırlılar elektrik mi kullanıyorlardı

Hay muchos templos antiguos en Kioto.

Kyoto'da bir sürü eski tapınaklar var.

Ella tiene algunos bonitos muebles antiguos.

Onun birkaç güzel antika mobilyası var.

Los antiguos reyes no se olvidan.

Eski krallar unutulmazlar.

Mi pasatiempo es visitar templos antiguos.

Hobim eski tapınakları ziyaret etmektir.

Mi afición es coleccionar juguetes antiguos.

Hobim eski oyuncaklar toplamaktır.

Deben ser suministros de los antiguos mineros.

Muhtemelen eski madenci aletleri.

Los antiguos egipcios sabían el número pi

eski mısırlılar pi sayısını biliyordu

Hay muchos edificios antiguos famosos en Kyoto.

Kyoto'da birçok ünlü eski bina vardır.

Vale la pena visitar los antiguos castillos.

Eski kaleler ziyaret etmeye değerdir.

Tom es uno de nuestros antiguos clientes.

Tom önceki müşterilerimizden biri.

Los antiguos mineros cavaron estos túneles a mano.

Eski madenciler bu tünelleri elle kazmışlar.

Los hombres de ideas cuestionaban los dogmas antiguos.

Fikir adamları eski doktrinlerle mücadele ediyorlar.

Tenemos que ir al pasado, a los antiguos griegos.

Anlamak için Antik Yunanlara geri dönmemiz lazım.

Los romanos trataron de civilizar a los antiguos bretones.

Romalılar eski İngilizleri medenileştirmeye çalıştı.

Los antiguos astrónomos encontraron constelaciones y les dieron nombres.

Eski astronomlar takımyıldızları fark ettiler ve onlara isimler verdiler.

Mucha gente piensa que los autos antiguos están sobrevaluados.

Birçok kişi antika arabaların pahalı olduğunu düşünüyor.

Los edificios son antiguos y están a punto de colapsar.

Binalar eski ve çökmek üzereler.

Pero hoy, tal vez como una oda a nuestros filósofos antiguos,

Ancak bugün, belki de eski filozoflarımıza bir övgü olarak

Después de trabajar con estos antiguos animales por casi 30 años,

Bu kadim hayvanlarla neredeyse 30 yıl çalışmış

Una boda o una conferencia o un picnic de antiguos estudiantes,

bir düğüne, konferansa ya da okula dönüş pikniğine giderdim

O los antiguos egipcios nos adelantaban como tecnología o los extraterrestres

ya eski mısırlılar teknoloji olarak bizden ilerideler yada uzaylılar yaptı

¿Por qué a los antiguos egipcios les gustaban tanto las joyas?

Eski Mısırlılar mücevherleri neden bu kadar çok sevdiler?

Se trajeron piedras importantes de lugares importantes que son más antiguos que usted

kendinden daha eski olan önemli yerlerden önemli taşlar getirtildi

Apoyando la cabeza con la mano mientras bebe agua en los antiguos turcos

Eski Türklerde su içerken kafayı böyle elle desteklemek

Es decir, los antiguos egipcios usaban el número pi hace 4 mil años.

yani eski mısırlılar 4 bin yıl önce pi sayısını kullanıyorlardı

Los antiguos egipcios creían que el Sol era el ojo del dios Ra.

Eski Mısırlılar, Güneş'in Tanrı Ra'nın gözü olduğuna inandılar.

- Kioto es famoso por sus viejos templos.
- Kioto es famoso por sus templos antiguos.

Kyoto eski tapınakları ile ünlüdür.

Pero el mortero usado por los antiguos egipcios puede transportar millones de toneladas de peso

fakat eski mısırlıların kullandığı harç milyonlarca ton ağırlığı bile taşıyabiliyor

- Cuando estuve de vacaciones en España, fui a un museo para ver una exposición de aperos de labranza antiguos.
- Cuando me fui de vacaciones a España visité un museo para ver una exposición sobre útiles de labranza.

Ben İspanya'ya tatile gittiğimde, eski tarım ekipmanlarından oluşan bir sergiyi görmek için müzeye gittim.