Examples of using "Andar" in a sentence and their turkish translations:
- Yürüyebiliyor musunuz?
- Yürüyebilir misin?
- Yürüyebilir misiniz?
Yürüyebilecek durumda mısınız?
Yürüyemezsin.
Makineyi çalıştırdım.
Yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.
- Yalnız yürümeyi sever.
- O yalnız yürümekten hoşlanır.
Tom yürüyemiyor.
Bebek yürüyebiliyor mu?
Bisiklete binebilir misin?
Daha fazla yürümen gerek.
- Evde çıplak ayakla gitmeyi tercih ederim.
- Evde çıplak ayakla gezmeyi tercih ederim.
Yürüme tarzını seviyorum.
- Dolaylı konuşmayı kes.
- Bin dereden su getirme.
- Lafı dolandırma.
Bisiklete binemiyor musun?
Ben trenle seyahat etmeyi seviyorum.
O, bisiklet sürebilir mi?
Ben bisiklet sürebilirim.
Tren hareket etmeye başladı.
O, bisiklete binmenin keyfini çıkardı.
Yürüyemeyecek kadar yaşlıydı.
Kate parmak ucunda yürümeyi deniyor.
Bebek henüz yürüyemiyor.
Tom bir bisiklete binmek için gitti.
Ayda yürümeyi hayal edebilir misin?
Dedem yürümeyi sever.
Bebek henüz yürüyemiyor.
İçmek için çok şeyim vardı ve zorlukla yürüyebiliyordum.
Biz yürümeye başladık.
- Büyükannem motosiklet sürebiliyor.
- Anneannem motosiklet kullanabiliyor.
- Babaannem motosiklet sürebiliyor.
Yürümeyi bisiklete binmeye tercih ederim.
Ata binmek çok eğlencelidir.
Koşmadan önce yürümeyi öğren.
Gözlerin kapalı yürüyebiliyor musun?
Ben uzun mesafeler yürümeye alışkınım.
Yağmurda yürümeyi seviyorum.
Biraz yavaş yürür müsün?
Ben trenlere binmekten hoşlanırım.
bisiklete binmek özel bir durumdu
En az iki mil yürüyebilirim.
- Filler bisiklet kullanamaz.
- Filler bisiklete binemez.
- Bir sinek tavanda yürüyebilir.
- Sinek tavanda yürüyebilir.
Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir.
Hepimiz bisiklete binmekten hoşlanırız.
Biz bu parkta paten yapabilir miyiz?
Büyükbabam bastonsuz yürüyemez.
O kadar yorgunum ki daha fazla yürüyemem.
Yürüyüşe gitmeyi film izlemeye tercih ederim.
Tom elleri üstünde yürüyebiliyor.
İki kişinin aynı anda bir bisiklete binmesi tehlikelidir.
Hiç bu motoru çalıştırdın mı?
Tom yürüyemiyor.
Tom nasıl at süreceğini biliyor mu?
Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.
O, zorlukla yürüyebiliyor.
Seçeneğimiz yok. Sanırım yürümek zorunda kalacağız.
İnsanlar değil, fakat ekonomi iyi olmalı.
Tom sadece bastonu olursa yürüyebilir.
Perth'te yaşıyor ve kaykay yapmayı seviyordu.
- Onun bir bisiklete binmeyi öğrenmesi üç ayını aldı.
- Bisiklete binmeyi öğrenmek üç ayını aldı.
Koşmadan önce yürümeyi öğrenmeliyiz.
Ben bu motoru çalıştıramam. Bu bozuk.
O, iş yerinde dalga geçtiği için kovuldu.
Ben yaşlı olabilirim ama yine de bir bisiklete binebilirim.
Lütfen lafı dolandırmayı bırak ve sadede gel.
- Yürüme şeklini beğeniyorum.
- Yürüyüşünü sevdim.
- Yürüyüşüne bayılıyorum.
Ben bir ata binebilirim.
"Maskeyle dolaşmak için bir nedenimiz yok,...
Bir yük olduğumu biliyorum; bunu tekrarlamana gerek yok.
- Burada kaykay kullanamazsın.
- Burada kaykay süremezsin.
Tom'un eskiden uyuşturucu satıcıları ve katillerle takıldığını duydum.
- Gün batımına kadar yürüyenecek on milimiz daha var.
- Gün batımından önce yürümemiz gereken on milimiz daha var.
Sabahleyin bir saat yürüyüş yapmayı prensip ediniyorum.
O bir yıl ve beş aylık ama henüz yürüyemiyor.
Bugünlerde herkes parasız gibi görünüyor.
Buz yürümem için yeterince kalındı.
Lütfen öyle dolanıp durmayı bırakıp sadece bir saniye oturur musun?
- Yalnız yürümeyi sever.
- O yalnız yürümekten hoşlanır.
Bebek henüz yürüyemiyor.
O, parkta yürümeyi sever.
Frenleri olmayan bir bisiklete binecek kadar deli olmalısın.
Bir kazada yaralandığından beri, o artık yürüyemedi.
- Motosiklete kasksız binmek tehlikelidir.
- Kasksız motosiklet kullanmak tehlikelidir.
Ben ona bisiklete binmeyi öğrettim.
Trenle seyahat etmeyi severim.
O benimle yürümeyi sever.
Gemi hareket eder etmez, onu deniz tuttu.
Tom tekrar asla yürüyemiyeceğine inanmaya başladı.
Hangisini daha çok seversin, bisiklet sürmeyi mi yoksa koşmayı mı?
Yok öyle, hem karnım doysun hem pastam dursun.
İki tavşanı kovalayan bir kişi de yakalayamaz.
Hayat bisiklet sürmek gibidir. Dengede kalmak için hareket etmeye devam etmelisin.
- Lafı ağzında geveleme.
- Saçmalama.
- Bırak bu ayakları.