Translation of "útiles" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "útiles" in a sentence and their turkish translations:

Le di algunos consejos útiles.

Ona biraz yararlı tavsiye verdim.

Edison inventó muchas cosas útiles.

Edison birçok yararlı şeyler icat etti.

Me gusta inventar cosas útiles.

Faydalı şeyler icat etmeyi severim.

Y, ya saben, positivos y útiles.

görünmeyi tercih ederiz.

Los congresos esperantistas son muy útiles.

Esperanto kongreleri çok yararlıdır.

Los ordenadores personales son muy útiles.

Kişisel bilgisayarlar çok kullanışlıdır.

No todos esos libros son útiles.

Bu kitapların hepsi kullanışlı değil.

Los alumnos aprenden las frases útiles.

Öğrenciler yararlı ifadeler öğreniyorlar.

Entonces nos preparamos para enviar mensajes útiles,

Onlara yardımcı olacak mesajlar göndermeye başladık,

Hay muchos aparatos útiles en la ferretería.

Hırdavatçıda birçok kullanışlı alet vardır.

Tus comentarios siempre fueron útiles para mí.

Yorumlarınız benim için her zaman çok yardımcıydı.

No, la mayoría preferiríamos vernos inteligentes y útiles

Hayır, genellikle zeki ve yardımsever

Las tarjetas de crédito son útiles pero peligrosas.

Kredi kartları yararlıdır ama tehlikelidir.

Todos los modelos son incorrectos, pero algunos son útiles.

Tüm modeller yanlış, ancak bazıları yararlı.

Él piensa que los diarios viejos todavía sean útiles.

O, eski gazetelerin hâlâ yararlı olduğunu düşünüyor.

Y "Auxiliar Joven" para personas que son útiles para otros.

herkese yardımsever olana "küçük yardımcı" gibi.

Las únicas respuestas útiles son las que plantean nuevas preguntas.

İşe yarar cevaplar beraberinde yeni sorular getirenlerdir.

Los comentarios más cortos son con frecuencia los más útiles.

En kısa yorumlar genellikle en yararlı olanlarıdır.

No puedes conseguir un empleo si no tienes habilidades útiles.

Faydalı yeteneklerin yoksa bir iş alamazsın.

Mis aficiones no solo son muy diversas sino además útiles.

Benim hobilerim sadece geniş kapsamlı değil fakat aynı zamanda faydalı da.

Las vacas son más útiles que cualquier otro animal en este país.

İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.

El griego y el latín son idiomas útiles, por eso los estudio.

Yunanca ve Latince kullanışlı dillerdir. Bu nedenle onları öğreniyorum.

- Estos alicates me vinieron muy bien.
- Esos alicates me fueron muy útiles.

O pense işe yaradı.

- Las computadoras personales son de gran utilidad.
- Los ordenadores personales son muy útiles.

Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.

Un voluntario es un hombre que realiza labores útiles para la sociedad sin paga.

Bir gönüllü ödeme olmadan topluma yararlı işler yapan bir kişidir.

- Las cosas que arrojo a la basura ya no sirven.
- Las cosas que he tirado a la basura ya no eran útiles.

Çöpe attıklarım artık işe yaramayacak şeyler.

- Cuando estuve de vacaciones en España, fui a un museo para ver una exposición de aperos de labranza antiguos.
- Cuando me fui de vacaciones a España visité un museo para ver una exposición sobre útiles de labranza.

Ben İspanya'ya tatile gittiğimde, eski tarım ekipmanlarından oluşan bir sergiyi görmek için müzeye gittim.

Queremos llevar los útiles lingüísticos al siguiente nivel. Queremos ver evolución en el marco del aprendizaje de lenguas. Y eso no puede conseguirse sin recursos lingüísticos libres, que no se pueden construir sin una comunidad, que a su vez no puede contribuir sin plataformas eficientes.

Biz dil araçlarını bir sonraki seviyeye getirmek istiyoruz.Biz dil öğrenme manzarasında yenilik görmek istiyoruz.Ve bu, bir topluluk olmadan inşa edilemeyen verimli platformlar olmadan katkıda bulunamayan açık dil kaynakları olmadan olamaz.

Los diferentes modos de culto que prevalecieron en el mundo romano fueron todos consideraros por el pueblo como igualmente verdaderos, por el filósofo como igualmente falsos, y por el magistrado como igualmente útiles. Y así la tolerancia produjo no sólo la indulgencia mutua, sino incluso la concordia religiosa.

Roma dünyasında hüküm süren muhtelif ibadet şekillerinin tümü, insanlar tarafından mütesaviyen doğru, düşünürü tarafından yanlış, yargıcı tarafından da faydalı olarak görüldü. Ve böylelikle müsamaha yalnızca karşılıklı müsamahayı değil, aynı zamanda dinsel uyumu da ortaya koydu.