Examples of using "¡baja" in a sentence and their turkish translations:
Aşağıya gel.
Silahını indir.
Aşağıya gel.
Hadi aşağıya gidelim.
risk düşer.
Müziği kapat!
Çekici yere koy.
Alt kata gel.
Sakin ol.
Atından in.
- TV'nin sesini kıs.
- Televizyonun senini kıs.
Batarya zayıf.
O henüz aşağı inmedi.
- Kan basıncım düşük.
- Düşük tansiyonum var.
Sesini alçalt.
Kısa bir masa istiyorum.
Ses seviyesini azaltın, lütfen.
- Ben alt katta yaşıyorum.
- Ben zemin katta yaşıyorum.
- Zemin katta oturuyorum.
Lütfen bayrağı indir.
Ben senden daha kısayım.
Lütfen sesi kısın.
Tom'un düşük tansiyonu var.
Tom'un pes bir sesi var.
Tom sık sık filmler indirir.
işte, kolay lokmalar,
bunun hakkında sürekli düşük enerjili diyor
- Kaleminizi aşağı koyun.
- Kaleminizi bırakın.
- Kaleminizi yere bırakın.
O benden daha küçük.
O beni gafil avladı.
Lütfen alçak sesle konuşun.
Birçok kişi kendine saygı azlığından muzdarip.
Lütfen arabamdan in.
Yağmurun yağma ihtimali zayıf.
O, kulübü bıraktı.
hayallerinden, umutlarından, geleceklerinden
görme yetileri ise çok düşüktür bu yarasaların
Ben cüce değilim. Kısa boyluyum.
Mary hamilelik izni aldı.
Benim kız kardeşim senden daha kısadır.
Anlamadım çünkü kısık sesle konuştular.
- Restoran en alt kattadır.
- Restoran zemin katta.
Kısa kadın gri bir takım elbise giyiyor.
O sana ne fısıldadı?
Sandalye benim için çok alçak.
Fiyatlarda genel bir düşüş vardı.
Bu sandalye benim için çok alçak.
Lütfen müziği biraz kıs.
Bar zemin katta.
Vikingleri hazırlıksız yakaladı .... Stamford Bridge'de.
Radyonun sesi çok yüksek. Sesi kısın.
Lütfen sesi biraz daha kısın.
Gözlerini düşürme.
Ondan nefret ediyorum.
"Cadılar ağlamaz," diye usulca fısıldadı.
Pale ale düşük-alkollü bir biradır.
Bugünün en düşün sıcaklığı 3 santigrat dereceydi.
Çok kısayım.
Çok kısayım.
Çöpü binadan çıkarın.
Gün doğumunda alçakta duran sis gibi
Bir aralar öz güvenim gerçekten zayıftı.
sadece %1'inin merkeze indiğini biliyor muydunuz?
Vay canına, burası dağın yan tarafında bulunan devasa bir mağara.
Kedi masadan atlar.
Çitin üzerinden göremeyecek kadar çok kısaydı.
Zemin katta oturuyorum.
Ondan daha kısayım.
Ben senden daha kısayım.
Görüş mesafesi ince tabakalı sabah sisiyle zorlaşmış durumda.
Yağmur yağdığında suyun kanalize olup burada birikeceğini hayal edebilirsiniz.
Ancak gripte ölüm oranı daha da düşük: %0.1.
Köpekbalığı tarafından saldırıya maruz kalma olasılığı çok düşüktür.
Tablet içinde, askorbik asid konsantrasyonu çok düşüktür.
Sesini alçalt.
Lütfen arabamdan in.
Sesi kısın.
Yukarı veya alt kata yürürken Tom'un dizi acıyor.
Tom düşük-yağlı, yüksek-proteinli diyet yapıyor.
Tom hapishane tarafından temin edilen düşük kaliteli yiyecek yiyerek besleniyordu.
Mary mutfakta çalışırken çoğunlukla alçak sesle şarkılar mırıldanır.
Yürüyüş kolu ilerledikçe, hafif bir sis gölü ve vadiyi sarıyor.
Düşük frekanslı gürlemelerle... ...ki bazısı o kadar düşüktür ki insanlar duyamaz...
, deniz seviyesinden ikisini ayıran dört metre yükseklikte dünyanın en alçak adası
İş yokluğu yüzünden, personelin yarısı işten çıkartıldı.
Tom her zaman öyle kısık sesle konuşur ki ne söylediğini ben zar zor anlayabiliyorum.
Suchet, birliklerinin yetersiz tedarik edildiğini, disiplinsiz olduğunu ve morallerinin düşük olduğunu gördü.
Suyun sıcaklığı sekiz, dokuz dereceye kadar düşüyor. Soğuk, nefesini kesiyor.
Tom bir yerde kısa insanların uzun insanlardan daha fazla uykuya ihtiyacı olduğunu okudu.
Dördüncü katta sıcak su yok ama zemin katta var.
Eğer tekerin tamamını çalacak olsanız klavyenin tamamını aşmış olursunuz.
- Pili bitti.
- Pilin şarjı bitti.
- Pil bitmiş.
Beşinci katta hiç sıcak su yok, ama zemin katta var.