Examples of using "чтение" in a sentence and their turkish translations:
- Ben okumaya devam ettim.
- Okumaya devam ettim.
Okumaktan vazgeç.
Okuma benim tutkum.
Ben okumaya devam ettim.
Okuma zihni geliştirir.
Kitap okumak önemlidir.
Okumak iyi bir faaliyettir.
Okumaktan yoruldu.
Benim hobim okumaktır.
Okumaya devam edeceğim.
Kitap okumak yolculuk yapmaya benzer.
Okumaya devam ettim.
Okumaya devam ettim.
O okumaya daldı.
Kitap okumak çok rahatlatıcıdır.
Okumaktan zevk duyuyorum.
Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir.
- Okumak bana büyük bir zevk verir.
- Okumak bana büyük zevk veriyor.
O, öğle yemeğinden sonra okumayı sürdürdü.
dua veya sureler okumak din dışı olarak görülür
Kendini kitaplar okumaya adadı.
Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.
Okumak, her zaman benim için zor olmuştur ve hatta hâlen zor buluyorum.
- Benim okumak için zamanım yok.
- Okumak için zamanım yok.
Kitap okumayı televizyon izlemeye tercih ederim.
Ben okumaya devam ettim.
Buna sadece okuma testleri değil,
Bazı insanlar okumanın zaman kaybı olduğuna inanıyorlar.
Okumak için gittikçe daha az zamanım oluyor.
Okumak için bile zamanım yok.
Bana sorarsan, çizgi roman okumak tamamen boşa zaman harcamaktır.
Kaldığınız yerden okumaya devam edin.
Tom kitap okumaya devam etti.
Bir yandan ışık ve sesle okuyup yazarken
- Okuyacak zamanım yok.
- Okuyacak vaktim yok.
Bu kitabı okumak beş saatimi aldı.
Tom okumak için yeterli zamanının olmamasından yakındı.
Senin okumayı sevdiğini düşündüm.
çocuklara her gün okuma yapmak oldukça önemli görünüyor.
Tom okumaya devam etti.
Belki aşk romanları okumayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.
Burada olduğum için okumayı bırakmak zorunda değilsin.
eğitimden bu kadar korkmayın. Merak etmeyin okumuşların şerri olmaz!
Okumayı yazmaya tercih ederim.
Okuma bir kez kazanıldığında asla kaybolmayan alışkanlık türüdür.
Tom bana kitaplar okuyacak zamanı olmadığını söyledi.
Okumak için zamanım bile yok.
Okuyacak vaktim yoktu.
- Tom kitap okumanın cılkını çıkardı.
- Tom kafasını kitaplara gömdü.
- Kitap okumak için zamanım yok.
- Benim kitap okumak için zamanım yok.
Onun okumak için zamanı yoktu.
Tom okumayı durdurdu.
Okumaya bile vaktim yok.
Dedektif romanlarını okumaya daldı.
- Benim okumak için zamanım yok.
- Okuyacak zamanım yok.
Bu kitabı onu yazmaktan hoşlandığım kadar çok okumaktan hoşlanacağını umuyorum.
Okumak için yeterli zamanı olmadığından yakındı.
O kadar meşgulüm ki okumak için zamanım yok.
Bana kitap okuyacak zamanı olmadığını söyledi.
Okuma birinin kendi kafası yerine başka birinin kafasıyla düşünmeye eşdeğerdir.
Tom boş zamanlarının çoğunu okuyarak geçirir.