Examples of using "старые" in a sentence and their turkish translations:
Onlar yaşlı.
- Onlar benim eski arkadaşlarım.
- Onlar benim eski arkadaşım.
Hey, bakın. Eski aletler var.
Hey, bakın. Eski aletler var.
Annem ve babam yaşlı.
Biz eski arkadaşız.
Bunlar eski fotoğraflardır.
Bu kitaplar eski.
Onlar çok eski.
Yaşlılar gençleri kıskanır.
Yaşlı değiliz.
Çok yaşlıyız.
Eski kurallar geçerli değil.
Onlar eski dostlar.
Biz zaten yaşlıyız.
Muhtemelen eski madenci aletleri.
Eski resimlere bakıyordum.
Yaşlı insanlar saygıyı hak ediyor.
Eski çiftlikleri yıkacağız.
- Eski belgeleri okuyorum.
- Eski belgeleri okudum.
Bütün eski dergiler tükendi.
Eski kitapları severim.
Bu kitaplar çok eski.
Onlar çok eski dostlar.
- Eski alışkanlıkları kırmak zordur.
- Eski alışkanlıkları terk etmek kolay değil.
Bunlar çok eski kitaplar.
Yaşlı insanlar çok erken kalkarlar.
Tom eski fotoğraflara baktı.
Eski halılar yeni halılardan daha değerlidir.
Ebeveynlerim henüz yaşlı değiller.
Eski gözlüğümün nerede olduğunu biliyor musun?
Biz hepimiz senin kadar yaşlı değiliz.
yarasalar çok eski canlılardır
ve bir o kadar da eski canlılardır
eskiler bir çok kişinin hoşuna gitmez
Eski saat hâlâ kullanımdadır.
Eski arkadaşlar gibi birlikte konuştular.
Babam eski saatimi tamir etti.
O, eski ayakkabılar giydi.
Sen ve ben eski arkadaşız.
Eski resimlere bakmayı seviyorum.
Eski kitaplarımı bağışlıyorum.
- Armut dibine düşer.
- Anasına bak, kızını al.
Kutu bazı eski mücevherler içeriyor.
Nehir boyunca evler çok eski.
Eski kayıtları dinlemeyi severim.
Onlar eski dostlar gibi birbiriyle konuşuyorlardı.
Eski arkadaşlar benimle bağlantıya geçtiler.
John ve ben eski arkadaşız.
O eski şarkılar söylemeye düşkündür.
Tom ve ben eski arkadaşız.
- Eski alışkanlıklar zor biter.
- Can çıkar huy çıkmaz.
- Eski alışkanlıkları terk etmek kolay değil.
Eski gazeteleri tuvalet kağıdıyla takas ettim.
Siz eski arkadaşsınız, değil mi?
yerin altındaki yılan çukurlarına ve saklanacak bir sürü yer olan
eskiye dair belgeler fotoğraflar pek bulunmuyor
Taşrada eski âdetler, kolay kolay kaybolmadı.
Evvel zaman içinde uçaklar olmadı.
O bana eski güzel zamanları hatırlatıyor.
Eski gözlüğümün nerede olduğunu biliyor musun?
Eski şarkılar çok, çok daha iyiydi.
Tom eski kitaplarının hepsini yaktı.
Çok yaşlıyız.
Ben eski aile fotoğraflara bakmaktan keyif alırım.
Tom ve Mary, çok eski arkadaşlar.
Binalar eski ve çökmek üzereler.
Eski kitaplarımın hepsini sattım.
Biz Tom kadar yaşlı değiliz.
Tom tavanda olan tüm eski gazeteleri attı.
Muhtemelen eski madenci aletleri.
Bu eski posta pullarını nasıl elde ettiniz?
Tony kirli eski ayakkabılarına baktı.
Yeni işçiler istihdam etmemiz gerekiyor, eskiler kovuldu.
Özellikle Oakmont Country Club gibi büyükler,
Tom eski defterlerini attı.
Biz eskileri değil, yeni düşünceleri istiyoruz.
yine şehrin isimleri eski dönemi eski olarak gösterildi
Şamanizm'e göre eski Türkler bir yabancı ormana girerken
Onlar eski yaraları bir kenara koymaya karar verdiler.
Benim eski olanları alsın. Onlar hâlâ oldukça yeni.
O, eski gazetelerin hâlâ yararlı olduğunu düşünüyor.
Onunkiler yeniyken benim ayakkabılar eski.
O eski saati ne zaman ve nerede satın aldın?
Kyoto'da hem eski hem de modern yapıları görebilirsiniz.
Bu ayakkabılar eski ama onları hâlâ seviyorum.
- Sence tüm politikacılarımız çok yaşlı değil mi?
- Tüm politikacılarımızın çok yaşlı olduğunu düşünmüyor musun?
Gutties oynarken, golfçüler eski toplarının,
Yenilerini eklemektense, eski cümleleri çevirmeyi tercih ederim.
Bir süpermarkete yer açmak için eski evler yıkıldı.
ama daha eski çağlar bu tür hastalıklara pek rastlamıyoruz
Ne kadar pahalı olursa olsun o eski saati alacağım.
Onlar eski gazeteleri toplayarak ve satarak hayatını kazanıyor.