Examples of using "спросила" in a sentence and their turkish translations:
Ona, "Demircilik işi yapıyor,
Önce ben sordum.
Pepperberg "Kaç tane anahtar?" diye sordu.
O bana kaç yaşında olduğumu sordu.
Ona niçin ağladığını sordu.
O, arkadaşının halini hatırını sordu.
O, evin yerini sordu.
Arkadaşımdan tavsiye istedim.
O, okulum hakkında soru sordu.
Neden izin istemedin?
Simone "Nasılsın? İyi mi?" diye sordu.
O, balığı nasıl pişireceğini sordu.
Kadın neden pencerenin kırıldığını sordu.
O bana dikiş dikip dikemediğimi sordu.
"Adam o kadar kötü müydü?" diye sordum.
O, "senin sorunun nedir?" diye sordu.
Nereye gittiğimi sordu.
"Kaç anahtarın var?" diye sordu Pepperberg.
Tom'u sordum.
- Karima Marie'ye köpeğin nerede olduğunu sordu.
- Kerime, Meryem'e köpeğin nerede olduğunu sordu.
- Sebebini sordum.
- Neden diye sordum.
O, ona Jessie'nin nerede olduğunu sordu.
O, bir taksiye ihtiyacım olup olmadığını sordu.
Önce sana sordum.
Gerda "O bir prensesle mi yaşıyor?" diye sordu.
O, ona makineyi nasıl açacağını sordu.
O, ona mutlu olup olmadığını sordu.
O bana kaç yaşında olduğumu sordu.
Bana kaç dil konuştuğumu sordu.
O, ona istasyona nasıl gideceğini sordu.
"Ne öğrendin?" diye sordum
Annem bize onu neden yaptığımızı sordu.
Bir kadın bana yolu sordu.
Ona adını bile sormamıştım.
Anneme oraya ne götüreceğimizi sordum.
Bana onu sevip sevmediğimi sordu.
O bana dikiş dikmeyi bilip bilmediğimi sordu.
Mary kocasına "Saçımı nasıl buldun?" diye sordu.
Clara neden bu kadar çok çalıştığımı sordu.
Jane bana yemek pişirmek isteyip istemediğimi sordu.
- Ona nerede yaşadığını sordu.
- Ona oturduğu yeri sordu.
O, bana ona ne olduğunu sordu.
Hostes uçakta doktor olup olmadığını sordu.
Clara neden bu kadar çok çalıştığımı sordu.
Plandan hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.
Bana onun adresini bilip bilmediğimi sordu.
O bana ebeveynlerimin ne kadar süre önce öldüğünü sordu.
Nasıl olduğunu sordum.
Koltuk değnekli bir genç kız Tom'a nerede yaşadığını sordu.
Mary, Tom'a sır saklayıp saklayamayacağını sordu.
O, bana iyi olup olmadığımı sordu.
- O, bana Tom'un adresini bilip bilmediğimi sordu.
- Bana Tom'un adresini biliyor muyum diye sordu.
O bana bir web kameram olup olmadığını sordu.
Onun adresini bilip bilmediğimi sordu.
Ben onlara sormadım.
Bana kaç dil konuştuğumu sordu.
erkek arkadaşım olup olmadığını sordu.
O bana okuma yazma bilip bilmediğimi sordu.
Mary yaşını sorduğunda Tom ona yalan söyledi.
Şaşırmış bir şekilde "Nasıl olur da cebinin içine çantayı sığdırdın?!" diye sordu kadın.
Diğerlerine sordun mu?
"Hangi kelime?" diye sordum.
O bana geldi ve adımı sordu.
O, ona nerede yaşadığımı bilip bilmediğini sordu.
O, ona yanaştı ve adının ne olduğunu sordu.
Başka kimi sordun?
Ona şimdi ne yapmak istediğini sordum ve dedi ki,
Böyle hareketli bir hayat yaşamak için seni etkileyen nedir diye sorduğumda
Bana gelecek Pazar boş olup olmayacağımı sordu.
Tom'u sordum.
O, ona benim telefon numarasını bilip bilmediğini sordu.
O, ona niçin ağladığını sordu fakat o cevap vermedi.
Bana ona ne olduğunu sordu, ama ben bilmiyordum.
Onun nerede yaşadığını sordum.
O onun yorgun olup olmadığını sorduğunda, O "evet" dedi.
Mağaza sahibi "Fakat onun biraz büyük olduğunu düşünmüyor musun?" diye sordu.
Geçen gün onunla karşılaştığımda, o benim ebeveynlerimi sordu.
Ona arabamı nereye park etmem gerektiğini sordum.
Onlara sormamı ister misin?
söylenenlere göre 39 yıllık karısı doktorlara şunu sordu:
Tom'a nerede olduğunu sordum.
O, bana annem hakkında soru sordu.
Neden bana sormadın?
Tom'a ne yapacağını sordum.
Tom'un onu niçin yaptığını sordum.
Mary bir soru sormak istiyordu ama sormadı?
Tom'a sormamı ister misin?
Tom'a Noel için ne istediğini sordum.
Ona ne zaman sordun?
Ona soru sormamı istiyor musun?
Tom'a sorardım.
Ne yapmak istediğimi bana sormadın bile.
Tom'a yüzmeye gitmeyi isteyip istemediğini sordum.
Tom'a sorsam iyi olur.
Mary Tom'a elbisesi hakkında ne düşündüğü sordu, fakat o gerçekten ne düşündüğünü ona söylemekten daha iyisini biliyordu.
Ona rica ettin mi?
Manastır Mary'ye keşiş hayatının ona uyduğundan tamamen emin olup olmadığını sordu.