Examples of using "него" in a sentence and their turkish translations:
Ona bak.
Onun için dua et.
Onun bir silahı var.
Sen ondan daha iyisin.
Ona oy ver.
- Ondan kurtulun.
- Ondan kurtul.
Ona bağırdım.
Onun bir köpeği var.
O, ona bağırdı.
Ona kızgın mısın?
Sen onu vurdun.
Ondan mı saklanıyorsun?
Ona sormaya gidelim.
Onsuz gidiyorum.
Onun bir Toyotası var.
Bir bisikleti var.
Onun birleşik bir kaşı var.
Onda diş eti iltihabı var.
Onun yeteneği var.
Onun bir köpeği var.
Onsuz ayrılacağız.
Onun parası var mı?
Ona kızma.
Onu vurdun mu?
Ona benziyorsun.
Herkes ona bakıyor.
Ona güvenebilirsiniz.
Ona güvenebilirsiniz.
Sadece ona bak.
O hariç herkes buradadır.
Onun başının belada olduğunu düşünüyor musun?
Çek ellerini onun üzerinden.
Ona sormaya git.
Ona inanıyorum.
Onun iki kedisi var.
Ondan tavsiye iste.
Onun bir kamerası var.
Ona kefil oldum.
- Onun ılımlı bir doğası var.
- Yumuşak tabiatlı bir insandır.
- Yumuşak bir tabiatı vardır.
Onun iki arabası var.
Onun komik bir adı var.
Onun yedi tane oğlu var.
Ondan uzak dur!
Ona mı bakıyordun?
Ona bakma!
Onun saçı kısa.
O, ona âşık oldu.
Ona kelepçe takın.
O ona baktı.
Onun epey tecrübesi var.
Onun yeni bir kız arkadaşı var.
- Onun büyük bir sorunu var.
- Onun başı belada.
Onun bir radyosu vardı.
Onun dışında herkes terk etti.
Onun tavsiyesini iste.
Onun üç oğlu var.
Tom ona ateş etti.
Onu vurmayın.
Onun İngilizcesi mükemmel.
Onun el yazısı okunaksızdır.
Ona kızma.
Bu onun için önemli.
Ona güvenmeyin.
Ona benziyor muyum?
Ona bağırma.
Onlar ona dik dik bakıyor.
Herkes ona bakıyor.
Herkes ona uzun uzun baktı.
Herkes onu gösterdi.
Ben ona baktım.
Herkes ona baktı.
Kedi ona tısladı.
Köpek ona havlıyor.
Onun yerine ona sor.
Gidip ona soralım.
Onun için endişeliydik.
Babası Japondur.
Onun bir köpeği var.
- O aşırı para harcıyor.
- Onun bir sürü parası var.
O ona bağırdı.
Nefesi alkol kokar.
O bugün izinli.
Onun yerine gideyim.
Ondan uzaklaşma.
Neden ona saldırdın?
Onun kanseri var.
Onun bir öğle yemeği var.
Onun jokeri var.
Onun arabası bir ford.
O grip oldu.
O bir ilişki yaşıyor mu?
Onun başı dertte.
Onun yabancı bir arabası var.
Ondan daha genç misin?
O, raşitizmden muzdarip.
Ben ondan daha uzunum.