Examples of using "меньше" in a sentence and their turkish translations:
birazcık az kalıyor
Dünya güneşten daha küçüktür.
Benim köpeğim seninkinden daha küçüktür.
Virüsler bakterilerden çok daha küçük.
Tokyo'dan daha küçük.
Bu kitap daha küçüktür.
Onlar az kazanıyorlar.
- 5, 8 den daha azdır.
- 5, 8'den küçüktür.
Üçte bir yarımdan daha azdır.
Japonya Kanada'dan daha küçüktür.
Diğerleri çok şanslı değildi.
Biz bire üç sayıca üstünüz.
Sen benden daha küçüksün.
Sen ondan daha küçüksün.
Sen ondan daha küçüksün.
Bir frenk üzümü bir çilekten küçüktür.
Londra Tokyo'dan küçüktür.
İçe dönük kimselerin dışa dönük kimselerden daha kısa ömürleri mi var?
Tom Mary'den daha az yer.
Sık sık dünyanın giderek küçüldüğü söylenir.
Tom Mary'den daha az seyahat eder.
Onu daha küçük yap.
Dert edeceğim en son şey bu.
Buraya her yıl daha az kişi gelir.
Mars, dünya'nın yarısı büyüklüğündedir.
Sekiz numara: Gereksiz ayrıntıdan kaçının.
çok daha az önyargı geliştiriyorlar.
O benden daha küçük.
Avustralya Güney Amerika'dan daha küçüktür.
Bir saatten daha az zamanımız var.
- Üzümü ye bağını sorma.
- Beni yalan söylemek zorunda bırakma.
- Yalan söylenmesini istemiyorsan fazla kurcalamayacaksın.
Kadınlar erkeklerden daha az kazanır.
Mary'nin bebeği bir aydan daha küçük.
Tokyo'dan daha küçük.
Her zamankinden daha az karımız var.
Daha az iç ve daha fazla uyu.
Gümüş altından daha ucuza mal olur.
Bu ondan daha küçüktür.
Bu kitap ondan daha küçük.
Ne kadar az olursa, o kadar iyi olur.
Fiyatlarımız şimdi daha düşük!
- Senden hafifim.
- Kilom senden az.
Daha az et yemek iyi bir fikir midir?
Düşündüğümden daha küçüktü.
Ne kadar az bilirsen, o kadar iyi.
O ne kadar az bilirse o kadar iyi olur.
O, ne kadar az bilirse o kadar iyi olur.
Bilen ne kadar az kişi olursa, o kadar iyi.
Almanya, Teksas'ın yaklaşık yarısı büyüklüğündedir.
Toplantı en az üç saat sürecek.
Kocasının kazandığının yarısı kadar çok para kazanır.
Bu şekilde ısırılma ihtimalim daha az,
arada duvar varsa daha az bir mesafeye.
Bir öğretmenin aylığı bir avukatınkinden daha düşüktür.
Doktor ona çok fazla çalışmayı bırakmasını önerdi.
O elli dolardan daha azdı.
Kuş bir şahinin yarı büyüklüğündeydi.
Doktor ona daha az çalışmasını tavsiye etti.
İki saatten daha az zamanımız var.
O beş dakikadan az sürdü.
Yaşayanların sayısı ölülerinkinden daha azdı.
Üç dakikadan daha az süremiz var.
Tom genellikle Mary'den az yer.
Sandığımdan daha az zaman var.
Bazen, daha küçük daha iyidir.
Üç saatten daha az zamanımız var.
Sanırım Tom otuzun altında.
Bunu yapmak bir saatten daha az sürecek.
Tom'un otuz yaşın altında olduğunu düşündüm.
Bu istediğim son şey.
Eskisinden daha az yiyorum.
Bu ülkenin nüfusu ABD'ninkinden daha büyük.
Sen, burada görmeyi umduğum son kişisin.
Senden az param var.
- Onu en az yüz kere yaptım.
- Onu en az yüz defa yaptım.
- Onu en az yüz kez yaptım.
- Onu en az yüz sefer yaptım.
ilerleyen yıllarda daha az matematik öğreniyor.
o devasa MR makinesinden küçük,
Alaska'nın iç kesimlerindeki kurtlardan küçük.
En az meşgul olduğum gün cumadır.
Yürüyüş sekiz saatten az sürmeyecek.
O en az altmış görünüyor.
Cumartesi en az meşgul olduğum zamandır.
Öğrencilerin sayısı düşüyor.
Tom kadar şaşırdım.
O duymayı beklediğim en son şeydi.
Tom'un en az 300 kitabı var.
Japonya'nın nüfusu Amerika'dan daha azdır.
Bir saatten önce Tom'u gördüm.
Tom Mary'den çok daha kısadır çok daha az ağırdır.
Bu ekmek en az üç haftalıktır.