Examples of using "Старик" in a sentence and their turkish translations:
Yaşlı adam acı bir şekilde gülmeye başladı.
Tom huysuz yaşlı bir adam.
Yaşlı adam oturdu.
Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.
Yaşlı adam yaklaştı.
Yaşlı adam oturuyor.
Yaşlı adam üzgün görünüyor.
Yaşlı adam bir bankta oturuyordu.
Yaşlı adam tek başına yaşadı.
Yaşlı adam akıllı görünüyordu.
- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.
Yaşlı adam abartma eğilimindedir.
Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
Tom huysuz yaşlı bir adam.
Yaşlı adam üzüntülü bir şekilde güldü.
Yaşlı adam çok nazik.
Tom yaşlı bir adam değil.
Yaşlı adam ölüme yakın.
Tom saçları ağarmış, yaşlı bir adamdır.
Yaşlı adam nazik bir şekilde sakalını sıvazladı.
Yaşlı adam dinlenmek için kısa bir süre durdu.
Yaşlı adam huzurevinden kaçtı.
Yaşlı bir adam ağacın altında dinleniyordu.
Yaşlı adam ona küçük bir bebek verdi.
Yaşlı adam yere düştü.
Yaşlı adam büyük bir balık yakaladı.
Yaşlı adam ormanda kayboldu mu?
Yaşlı adam personeline dayandı.
Yaşlı adam başarımızı öngördü.
Yaşlı adam kanserden öldü.
Yaşlı adam onun yoluna girdi.
Yaşlı adam otobüsten indi.
Yaşlı adam yapayalnız oturdu.
- Şu yaşlı adam da kim?
- Şu yaşlı adam kimdir?
Yaşlı adam parkta yürüyüş yapıyor.
Yaşlı adam bir şey söyledi.
Orada yalnız bir yaşlı adam yaşıyor.
Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.
Yaşlı adam biraz pirinç lapası yedi.
Yaşlı adam oğluna bir mektup yazdı.
Orada yalnız bir yaşlı adam yaşıyor.
- Yaşlı adam son nefesini verdi.
- Yaşlı adam hayata gözlerini kapadı.
Bir bankta oturan yaşlı bir adam var.
Tom yaşlı bir adam gibi konuşur.
Yaşlı bir adam ağacın altında dinleniyordu.
Yaşlı adam pencerede oturuyor.
Yaşlı adam bana saati sordu.
Yaşlı adam yakında öleceğini biliyor.
Yaşlı adam benimle Fransızca konuştu.
Yaşlı bir adam otobüste yanıma oturdu.
Yaşlı bir adam konuşmamıza girdi.
Yaşlı adamın bir gözü kördür.
Yaşlı adam geçen hafta öldü.
Yaşlı adam yaşama isteğini kaybetti.
Yaşlı adam bana tuhaf bir hikaye anlattı.
Yaşlı adam küçük tilkiyi tuzaktan kurtardı.
Yaşlı adam yıllarca krala hizmet etti.
Yaşlı adam üç odalı bir apartmanda yaşıyordu.
Yaşlı adam bana bir parça faydalı öğüt verdi.
Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.
Sanki yaşlı bir adammış gibi konuşur.
- Tom yaşlı.
- Tom yaşlı bir adam.
Ben yaşlı bir adamım.
Neden yaşlı bir adam gibi giyindin?
Yaşlı adam ahşap bebeğe Pinokyo adını verdi.
Bu yaşlı adam gerçekten nehri yüzerek geçti.
Yaşlı adam talihsizliğine tahammül edemezdi.
Uzun zaman önce köyün birinde yaşlı bir adam yaşarmış.
Bir zamanlar bu adada yaşlı bir adam yaşarmış.
Yaşlı adam aniden durdu ve geriye baktı.
Yaşlı adam benimle Fransızca konuştu.
O yaşlı adam elli yıldır kaçak içki imal etmekteydi.
"The Old Man and the Sea" Hemingway tarafından yazılmış bir romandır.
O, çirkin yaşlı bir adamdır.
- Tom Amca alkol damıtma konusunda büyük bir ustadır.
- İhtiyar Tom evde alkol yapımında büyük bir ustadır.
Yaşlı adam pansiyonuna geri gitti.
Yıllar yıllar önce, yaşlı bir adam yaşarmış.
Yaşlı adam yolu dikkatlice yürüyerek geçti.
Yaşlı adam herkes tarafından sevilirdi.
Yaşlı adam hayat hakkında birçok konuda deneyimli ve bilgili.
Yaşlı adam koltukta gözleri kapalı oturdu.
Yaşlı adam "Kedi mi?" diye sordu.
Yaşlı adam gözleri kapalı bankta oturdu.
Tom yaşlı bir adama benzediğimi söyledi.
Çelimsiz yaşlı adam inatla bir tekerlekli sandalyeyi kullanmayı reddetti.
Yaşlı adam sorumu duymamış gibi yaptı.
Tom'un yaşlı bir adama benzediğini düşünüyor musun?
Yaşlı adam bir şey söyledi.
Sanki yaşlı bir adammış gibi, niçin onun hakkında konuşuyorsun?
Yaşlı adamın köpeğini tavuk kemiği ile beslediğini gördüm.
Yaşlı adama bir araba çarptı ve derhal hastaneye götürüldü.
Yaşlı adam yalnız yaşıyor.
Yaşlı adam araba penceresini açtı ve silahıyla kuşa nişan aldı.