Translation of "Uns" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Uns" in a sentence and their turkish translations:

- Joguei com uns amigos.
- Brinquei com uns amigos.
- Toquei com uns amigos.

Arkadaşlarla oynadık.

- Eu desejaria ter uns sapatos assim.
- Queria uns sapatos assim.

Öyle ayakkabılar istiyorum.

Obtive uns ingressos ontem.

Biletleri dün aldım.

Temos uns aos outros.

Biz birbirimize sahibiz.

Eu ouvi uns tiros.

Bazı silah sesleri duydum.

Tom quer comprar uns livros.

Tom birkaç kitap satın almak istiyor.

Tom tem uns vizinhos estranhos.

Tom'un birkaç garip komşusu var.

Ele tem uns trinta anos.

O yaklaşık otuzdur.

Eu falei com uns amigos.

Ben arkadaşlarla konuştum.

Deve ter uns 40 anos.

O yaklaşık 40 yaşında olmalı.

Vamos perguntar uns aos outros.

Birbirimize soralım.

Ela lhe comprou uns doces.

Ona biraz şeker aldı.

Estou tirando uns dias de folga.

Birkaç günlük izne ayrılıyorum.

Você gostaria tomar uns drinques conosco?

Bazı içecekler için bize katılmak ister misin?

Eu tenho tido uns sonhos estranhos.

Garip rüyalar görüyorum.

Eu preciso de uns sapatos novos.

Yeni ayakkabılara ihtiyacım var.

Talvez a gente veja uns golfinhos.

Belki bazı yunuslar göreceğiz.

O papai me comprou uns livros.

Babam bana bazı kitaplar satın aldı.

No máximo, custará uns dez pesos.

En fazla on pezoya mal olur.

Nós todos cuidamos uns dos outros.

Biz hepimiz birbirimizden hoşlanıyoruz.

Vocês também têm uns copos limpos?

Ayrıca birkaç temiz bardağın var mı?

Nós passamos por uns tempos difíceis.

Bazı zor zamanlar geçirdik.

Ela viveu lá por uns cinco anos.

Yaklaşık beş yıl orada yaşadı.

Ele me deu uns tapinhas no ombro.

- O, omuzumu tıpışladı.
- O hafifçe omzuma vurdu.

Ele tem uns trinta e poucos anos.

O, otuzlu yaşların başlarındadır.

Eu li uns cem livros até agora.

Ben şimdiye kadar yaklaşık yüz tane kitap okudum.

Me vê uns três reais de pão.

Bana üç real değerinde ekmek verin.

O Tom viveu uns anos em Boston.

Tom birkaç yıl Boston'da yaşadı.

É importante que ajudemos uns aos outros.

Birbirimize yardım etmek önemlidir.

Ela está ali atrás com uns amigos.

O bazı arkadaşları ile birlikte oraya geri dönüyor.

Vai custar pelo menos uns cem pesos.

Bu en az yüz pezoya mal olacak.

Que tal fazer uns sanduíches para nós?

Bize biraz sandviç yapmaya ne dersin?

Isso foi construído há uns 500 anos.

Burası yaklaşık 500 yıl önce yapıldı.

O leite vai durar uns dois dias.

Süt iki gün boyunca taze kalır.

Talvez tenhamos que contratar uns garçons novos.

Bazı yeni garsonlar kiralamak zorunda kalabiliriz.

Eu gostaria de comprar uns cartões postais.

Birkaç kartpostal almak istiyorum.

O pai dele? Tem uns quarenta anos.

Onun babası mı? O yaklaşık kırk yaşında.

Fadil tinha uns dezessete anos na ocasião.

Fadıl o zaman yaklaşık on yedi yaşındaydı.

Os gatos costumam lamber uns aos outros.

Kediler sık sık birbirlerini yalarlar.

E uns seis meses antes de ela morrer,

Ölümüne altı ay kala, hiç yoktan,

Nós encontramos apenas uns poucos clientes na loja.

Mağazada sadece az sayıda müşteri bulduk.

Todos morreremos, uns mais cedo, outros mais tarde.

Biz hepimiz öleceğiz, bazılarımız çabucak, diğerleri acele etmeyecek.

Ainda estamos começando a conhecer uns aos outros.

Biz hâlâ birbirimizi tanıyoruz.

Eu gostaria de tomar emprestados uns trezentos dólares.

Yaklaşık üç yüz dolar ödünç almak istiyorum.

É melhor o deixarmos sozinho por uns minutos.

Birkaç dakika onu yalnız bıraksak iyi olur.

Eu fui tomar um cerveja com uns amigos.

Arkadaşlarla birlikte bir bira içmek için gittim.

Eu sei que todos vocês são uns covardes.

Hepinizin korkak olduğunu biliyorum.

Segundo os italianos, os tradutores são uns traidores.

- İtalyanlara göre tercümanlar hain.
- İtalyanlara göre çevirmenler haindirler.

- Eu vi alguns corpos.
- Eu vi uns corpos.

Bazı cesetler gördüm.

- Vamos nos ajudar!
- Ajudemo-nos uns aos outros!

Birbirimize yardım edelim!

- Nós ouvimos uns tiros distantes.
- Nós ouvimos disparos distantes.

Biz uzakta silah sesleri duyduk.

A água vai ferver daqui a uns 5 minutos.

Su beş dakika içinde kaynamaya başlayacak.

Eu tenho uns amigos poderosos que podem te ajudar.

Sana yardım edebilecek bazı güçlü arkadaşlarım var.

- Quero comprar uns sapatos.
- Eu quero comprar alguns sapatos.

Birkaç ayakkabı satın almak istiyorum.

Tom e Mary se divorciaram faz uns três anos.

Tom ve Mary yaklaşık üç yıl önce boşandılar.

Lamento, mas eu irei chegar uns 20 minutos atrasado.

Üzgünüm, muhtemelen yaklaşık 20 dakika gecikmiş olacağım.

Ele foi à escola apenas por uns poucos anos.

Sadece birkaç yıl okula gitti.

Você se importa se eu sair por uns minutos?

Birkaç dakika gidebilir miyim?

A casa do Tom é uns três quilômetros daqui.

Tom'un evi buradan hemen hemen üç kilometre uzakta.

Estamos num precipício muito alto. Deve ter uns 45 metros.

Burası dik bir uçurum, dümdüz. Muhtemelen 45 metreden fazladır.

E conheci uns homens, provavelmente os melhores localizadores do mundo.

Muhtemelen dünyadaki en iyi izcilerden olan bu adamlarla tanıştım.

Demora uns segundos a perceber o que se passa ali.

Neler olduğunu anlamam birkaç saniye sürdü.

Tom e mais uns outros estão te esperando na varanda.

Tom ve birkaç kişi daha seni sundurmada bekliyor.

- Eu tenho uns trinta desses.
- Eu tenho umas trinta dessas.

Yaklaşık olarak onlardan otuzuna sahibim.

- Eu tenho uns trinta deles.
- Eu tenho umas trinta delas.

Yaklaşık olarak onlardan otuzuna sahibim.

Ele vai te dar uns bons conselhos sobre esse assunto.

O bu konuda sana bazı iyi tavsiyeler verecektir.

Por uns tempos você vai ficar aqui com a gente.

Bir süre burada bizimle kalacaksın.

Leva uns trinta minutos para chegar na estação de táxi.

Taksiyle istasyona gelmek yaklaşık otuz dakika alır.

Não se sentem à vontade com a companhia uns dos outros.

Yan yana olmaktan pek hazzettikleri söylenemez.

Mas estes monstros minúsculos, muitas vezes, caçam-se uns aos outros.

Fakat bu minik canavarlar genelde birbirlerini avlar.

Eu tinha tido aquela experiência com uns localizadores sul africanos incríveis.

Usta San izcileriyle yaşadığım o inanılmaz deneyimden sonra

A barba dele faz ele parecer uns dez anos mais velho.

Sakalı onu on sene daha yaşlı gösteriyordu.

- Você vai passar um sufoco.
- Você vai passar uns maus bocados.

Zor bir zaman geçireceksin.

- Ele deve ter uns 40.
- Ele deve estar perto dos 40.

- O yaklaşık kırk olmalı.
- O, yaklaşık kırk olmalı.
- O 40 civarında olmalı.

Aqui é onde foi realizado o concerto há uns dias atrás.

Geçen günkü konserin olduğu yer burası.

Tom tirou uns trocados de seu bolso e os deu ao homem.

Tom cebinden demir para çıkardı ve onu adama verdi.

"Quando você volta para casa?" "Eu não sei, em uns vinte minutos."

"Eve ne zaman döneceksin?" "Bilmiyorum, yaklaşık yirmi dakika içinde ".

De uns tempos para cá, esta galinha não está botando nenhum ovo.

Bu tavuk bu günlerde hiç yumurtlamıyor.

- Estou com alguns amigos.
- Estou com umas amigas.
- Estou com uns amigos.

Arkadaşlarla birlikteyim.

A questão é que não podemos desistir uns dos outros nem das crianças,

Onlar bizden vazgeçmiş olsa bile biz birbirimizden ve çocuklarımızdan

A gravidade é a força natural pela qual objetos atraem uns aos outros.

Yerçekimi, nesnelerin birbirine çekildiği doğal güçtür.

- Vocês são todos burros.
- Vocês são todos imbecis.
- Vocês são todos uns paspalhos.

Siz hepiniz aptalsınız.

- Estou saindo de férias por alguns dias.
- Estou tirando uns dias de folga.

Birkaç gün izin alıyorum.

Tom não pode ter mais de trinta. Parece que ele tem uns dezoito.

Tom otuzu aşkın olamaz O yaklaşık on sekiz gibi görünüyor.

A gente se conheceu em uma sala de bate-papo, uns dez anos atrás.

Yaklaşık on yıl önce bir sohbet odasında tanıştık.

Uma vez picado, bastam uns minutos para a mistura tóxica do ouriço começar a funcionar.

Isırdıktan birkaç dakika sonra denizkestanesinin zehri devreye giriyor.

- Este conhaque tem uns trinta anos, no mínimo.
- Este conhaque tem pelo menos 30 anos.

Bu konyak, otuz yaşında, daha az değil.

- Nós só precisamos de alguns minutinhos a mais.
- Nós só precisamos de uns minutinhos a mais.

Sadece birkaç dakikaya daha ihtiyacımız var.

Cortando este local, impedíamos significativamente a comunicação. A coisa mais dramática foi que uns polícias vieram connosco.

Telefon hattını keserek iletişimi yeterince sekteye uğratmış olduk. En dramatik tarafı da birkaç polis memurunun bizimle gelmesiydi.

- O Tom vai ver isso.
- O Tom vai dar uns ajustes.
- O Tom vai-se esforçar daqui em diante.

Tom bunun üzerinde çalışacak.

Evite o uso prolongado do console. Para ajudar a evitar tensão ocular, dê uma pausa de uns 15 minutos a cada hora de jogo.

Kumanda panelinin uzun süreli kullanımdan kaçının. Göz yorgunluğunu önlemek için, oyunun her saati boyunca yaklaşık 15 dakikalık bir mola verin.

- Todos os seres humanos nascem livres e iguais em dignidade e direitos. Eles são dotados de razão e consciência e devem agir com os outros com um espírito de fraternidade.
- Todos os homens são livres de nascimento e iguais em dignidade e direitos. Possuem razão e consciência e devem dirigir-se uns aos outros com espírito fraterno.

- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
- Tüm insanlar özgür, değer ve hak bakımından eşit olarak doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik düşünceleriyle davranmalıdırlar.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.