Examples of using "Resultado" in a sentence and their turkish translations:
Onlar sonuçtan memnundu.
Onlar sonuçtan mutlu.
bu hareketler sonucunda ise
Sonuç hayal kırıklığı oldu.
Sonuç neydi?
Sonuç beklenmiyordu.
Sonuçtan memnunum.
Sonuçtan memnundu.
O, sonuçtan memnundu.
karşımıza korkunç bir sonuç ortaya çıkıyor
Sonuç biraz üzücüydü.
Sonuç hakkında endişeliyim.
Ben sonuçtan asla şüphe etmedim.
Mars'a kuyruklu yıldızın çarpması sonucu
Sonuçtan memnunum.
O, sonuçtan dolayı hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu.
Ben sonuçtan çok mutluyum.
Tom sonuçtan memnun oldu.
Sonuçtan memnun değil misin?
Sonuç beklentilerimi aştı.
Sonuç olarak, o büyük bir tüccar oldu.
bunun sonucunda bir kırılma meydana geldi diyelim
İlk yarıda skor neydi?
Sonuç tatmin edici olmaktan uzaktı.
Bu sonuca ulaşmak için çaba göstermeliyim.
Bütün çabalarımız sonuçsuz kaldı.
Tom sonucu bilmek için endişeli.
Sonuç beklentilerimizin tersidir.
Şok olurdu o bilseydi sonuçları.
Gelecek, şimdiki zamanın sonucudur.
Teleskoplarla diğer gezegenleri görebiliyoruz sonuç olarak
Sınav sonuçları hakkında endişelenmeyin.
Sınav sonuçları hakkında endişeliyim.
Sonuçtan hiç memnun değilim.
Bütün bu hasar fırtına sonucudur.
Bu politikanın bir sonucu olarak fiyatlar sert bir biçimde yükseldi.
Ne zaman bana sonucu bildirebilirsin?
Onlar sonuçtan memnun gibi görünüyorlar.
Sonuçtan hiç tatmin olmadı.
Yorgunluk, fazla çalışmanın doğal sonucudur.
Onun başarısı, onun çabalarının sonucudur.
Onun hastalığı çok içmekten kaynaklanmaktadır.
Yarışma sonuçları birkaç dakika içinde ilan edilecektir.
- Bu faktörlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin bir araya gelmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- Bu faktörlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etmenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etmenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- Bu etmenlerin bir araya gelmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- Bu etmenlerin bir araya gelmesi enteresan bir sonuca yol açtı.
- Bu etkenlerin bir araya gelmesi enteresan bir sonuca yol açtı.
- Bu faktörlerin bir araya gelmesi enteresan bir sonuca yol açtı.
- Bu etkenlerin kombinasyonu enteresan bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilgi çekici bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilgi çekici bir neticeye yol açtı.
Tren gecikmesinin bir sonucu olarak geç kaldım.
dalma batma zonu sonucunda bir deprem meydana gelirse
sonuç olarak yarasalar yaşam için çok önemli
Mavi ve kırmızıyı karıştırırsanız, sonuç mordur.
bunun sonucunda kırılan parça haddinden çok fazla büyük olduğu için
kişinin çocukluğunda yaşadığı travmalar veya istismarlar sonucu problemler ortaya çıkar
yapılan testler sonucu ise 12.000 yıllık olduğu anlaşıldı
milyon yıllık kayaçlarda yapılan incelemeler sonucunda ise
iki levhanın birbirini ittirmesi veya birinin diğerini ittirmesi sonucu
Bir sanat eseri eşsiz bir mizacın eşsiz bir sonucudur.
Her şeyi dikkate alacak olursak, sonuç umduğumdan daha iyi.
Yaklaşan seçimin sonucu, şimdiye kadar tahmin edilmesi en zoru olacak.
Bu kitap, onun coşkulu araştırmasının bir sonucudur.
çıkardıkları bir sesin geri yansıması sonucu yön tayinlerini yaparlar
Normalde arama motor'una bunu yazdığınız da cevapsız bir sonuç olması gerekiyor
Korona virüsü yüzünden üretilemeyen buğday sonucu un olmayacak
Bazı Japon vatandaşları, Çin'de iki ülke arasındaki diplomatik anlaşmazlıklardan dolayı ayrımcılığa maruz kalıyorlar.
Güneş tutulması, ayın güneş ve dünya arasına girmesinin sonucudur.
Şartlar hafifçe farklı olmasına rağmen, bizim deneyin sonucu Robinson'unki ile aynı.
17 yaşındayken, futbol oynarken kendimi yaraladım. Birisiyle çarpıştım ve bunun sonucu olarak dişlerimden bazılarını kırdım.
Ne düşünüyorsan olacak, muhtemelen sonuç sürpriz olacak.
Satrançta tahta üzerinde aynı konum üç kez oluşursa oyun berabere biter.
Anneannem bir avuç yeşil fasulyeyi çıkardı. Onları eski bir tavanın içine döktü. Sabırla onları kızarttı, bakır kulplu bir ahşap el değirmeninde öğüttü, sonucu eski moda bir Macar espresso makinesi içine sıktı, onu bir tepsiye koydu ve iki saat sonra, o kahveydi.