Translation of "Ladrão" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Ladrão" in a sentence and their turkish translations:

- Detenha aquele ladrão!
- Detenham aquele ladrão!

O hırsızı durdur!

- O ladrão sumiu.
- O ladrão desapareceu.

Hırsız kayıplara karıştı.

Pega ladrão!

Hırsızı yakala!

O ladrão fugiu.

Hırsız kaçtı.

- A polícia prendeu o ladrão.
- O policial prendeu o ladrão.

Polis hırsızı tutukladı.

- Pegamos o bandido.
- Pegamos o ladrão.
- Nós pegamos o ladrão.

- Biz hırsızı yakalandık.
- Çalanı yakaladık.

O ladrão correu rápido.

- Hırsız hızlı koştu.
- Hırsız hızla kaçtı.

Ele perseguiu o ladrão.

O hırsızı kovaladı.

Eu não sou ladrão.

Ben bir hırsız değilim.

Ele é um ladrão.

O bir hırsızdır.

Quem era o ladrão?

Hırsız kimdi?

Mentiroso hoje, ladrão amanhã.

Bugün yalancı, yarın hırsız.

Tom pegou o ladrão.

Tom hırsızı yakaladı.

Tom é um ladrão.

Tom bir hırsız.

Tom perseguiu o ladrão.

Tom hırsızı kovaladı.

Eu apanhei o ladrão.

Hırsızı yakaladım.

- Eles ataram o ladrão à árvore.
- Eles amarraram o ladrão à árvore.
- Elas amarraram o ladrão à árvore.

Hırsızı bir ağaca bağladılar.

Ladrão de contrabandista assassino humano

insan öldüren kaçakçı soyguncu

Um ladrão entrou na casa.

Eve bir hırsız girdi.

A polícia prendeu o ladrão.

Polis memuru hırsızı tutukladı.

O policial prendeu o ladrão.

Polis hırsızı tutukladı.

O ladrão admitiu seu crime.

Hırsız, suçunu kabul etti.

O ladrão nunca foi preso.

Soyguncu asla yakalanmadı.

- O ladrão encerrou a criança no armário.
- O ladrão trancou a criança no armário.

Hırsız çocuğu dolaba kapattı.

- Pegamos o bandido.
- Pegamos o ladrão.

Biz hırsızı ele geçirdik.

O ladrão fugiu com o dinheiro.

Hırsız para ile uzaklaştı.

Sabemos que você é o ladrão.

Biz senin hırsız olduğunu biliyoruz.

Ele ajudou um ladrão chamado Tom.

O, Tom denilen bir hırsıza yardım etti.

Eu sei quem é o ladrão.

Hırsızın kim olduğunu biliyorum.

O Tom não é um ladrão.

Tom bir hırsız değil.

O namorado dela era um ladrão.

Erkek arkadaşı bir kapkaççıydı.

Não deixe que o ladrão fuja!

Hırsızın kaçmasına izin vermeyin!

Vito é um ladrão de bicicletas.

Vito bir bisiklet hırsızıdır.

Sami era ladrão, adúltero e assassino.

Sami bir hırsız, zinacı ve katildi.

A procrastinação é o ladrão do tempo.

Erteleme zaman hırsızıdır.

O ladrão fugiu ao ver um policial.

Hırsız, polisi görünce kaçtı

O ladrão fugiu sem deixar nenhum rastro.

Hırsız hiçbir iz bırakmadan kaçtı.

Talvez tenhamos sorte e encontremos o ladrão.

Belki şanslı olacağız ve hırsızı yakalayacağız.

Meu dinheiro foi roubado por um ladrão.

Param bir hırsız tarafından çalındı.

Foi provado que ele era um ladrão.

Onun bir hırsız olduğu ispatlandı.

Tom negou que ele era o ladrão.

Tom hırsız olduğunu inkar etti.

Os policiais pegaram o ladrão pelo pescoço.

Polis hırsızı yakasından yakaladı.

O ladrão fugiu com a minha carteira!

Hırsız cüzdanımı kapkaç yaptı.

O policial pegou o ladrão pelo braço.

Polis, hırsızı kolundan yakaladı.

Parece que o ladrão passou pela janela.

Hırsız pencereden girmiş gibi görünüyor.

Achar o ladrão é questão de tempo.

Hırsızı bulmamız sadece zaman meselesi.

O ladrão fugiu quando disparou o alarme.

Alarm çaldığında hırsız kaçtı.

Os meninos brincavam de polícia e ladrão.

Çocuklar polisler ve soyguncular oynuyordu.

O ladrão forçou-a a entregar o dinheiro.

Hırsız parayı vermesi için onu zorladı.

Quando ouviu o cachorro latir, o ladrão fugiu.

Hırsız, köpek havlamasını duyunca kaçtı.

Um ladrão entrou na loja ontem à noite.

Dün gece bir hırsız dükkâna zorla girdi.

Quando acordei, havia um ladrão no meu quarto.

Uyandığımda odamda bir hırsız vardı.

Eu não sou o ladrão, você é testemunha!

Ben hırsız değilim, sen tanıksın!

Tom e Maria estão brincando de polícia e ladrão.

Tom ve Mary hırsız polis oyunu oynuyorlar.

O policial capturou pelo braço o ladrão em fuga.

Polis, kaçan hırsızı kolundan yakaladı.

O ladrão foi pego com a mão na massa.

Hırsız suçüstü yakalandı.

Eu persegui o ladrão, mas não consegui pegá-lo.

Hırsızı kovaladım ama onu yakalayamadım.

Um ladrão forçou uma entrada no banco ontem à noite.

Bir soyguncu dün gece bankaya girdi.

Como você sabia que o Tom não era o ladrão?

Tom'un hırsız olmadığını nasıl bildin?

A polícia acredita que o ladrão entrou pela janela do porão

Polis hırsızın bir bodrum penceresinden girdiğini düşünüyor.

O ladrão usou uma chave de fenda para entrar no carro.

- Hırsız arabaya zorla girmek için bir tornavida kullandı.
- Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.

Se um ladrão entrasse no meu quarto, eu atiraria algo contra ele.

Odama bir hırsız girse, ona bir şey fırlatırım.