Translation of "Gritar" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Gritar" in a sentence and their turkish translations:

- Quero gritar.
- Eu quero gritar.

Çığlık atmak istiyorum.

- Vou gritar.
- Eu vou gritar.

Çığlık atacağım.

- Pare de gritar.
- Para de gritar.
- Parem de gritar.

Bağırmayı bırak.

- Pare de gritar.
- Para de gritar.

Bağırmayı bırak.

- Escutei alguém gritar.
- Ouvi alguém gritar.

Birinin çığlık attığını duydum.

- Pare de gritar!
- Parem de gritar!

Bağırmaktan vazgeç.

- Nós iremos gritar.
- Nós vamos gritar.
- Nós gritaremos.

Bağıracağız.

- Para de gritar comigo!
- Parem de gritar comigo!

Bana bağırmayı durdur!

Pare de gritar!

Bağırmayı kes!

- Vou gritar.
- Gritarei.

Çığlık atacağım.

Eu queria gritar.

Ben bağırmak istedim.

Escutamos alguém gritar.

Birinin bağırdığını duyduk.

Tom ouviu Maria gritar.

Tom Mary'nin çığlık attığını duydu.

Pare de gritar comigo.

Bana bağırmayı kes.

Você não precisa gritar.

Bağırmak zorunda değilsin.

Ele começou a gritar.

O bağırmaya başladı.

Tom começou a gritar.

Tom bağırmaya başladı.

Tom parou de gritar.

Tom çığlık atmayı durdurdu.

Ela o ouviu gritar.

O, onun çığlığını duydu.

Gritar não é cantar.

Bağırmak şarkı söylemek değildir.

Estavam todos roucos de gritar.

Bağırmaktan sesleri kısıldı.

Você pode parar de gritar?

Bağırmayı durdurabilir misin?

Você não precisa gritar comigo.

Bana bağırmak zorunda değilsin.

Eu ouvi uma mulher gritar.

Bir kadının çığlık attığını duydum.

Por favor, pare de gritar.

- Lütfen bağırmayı kes.
- Lütfen bağırmayı bırak.

Tom começou a gritar novamente.

Tom yeniden bağırmaya başladı.

Você não ouviu Tom gritar?

Tom'un bağırmasını duymadın mı?

Ou gritar vincular desejo ou implorar

ya çaput bağlanır dilek dilenir

Tive de gritar para me ouvirem.

Duyulmak için bağırmak zorunda kaldım.

Pare de gritar no meu ouvido.

Kulağıma bağırmayı bırak.

Tom ouviu Mary gritar por ajuda.

Tom, Mary'nin yardım için bağırdığını duydu.

Você não pode gritar com o Tom.

Tom'a bağıramazsın.

Eu ouvi alguém gritar o meu nome.

Birinin adımı çığlık attığını duydum.

Tom começou a gritar a plenos plumões.

Tom avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı.

Gritar com o seu computador não o ajudará.

Bilgisayarınıza bağırmak işe yaramaz.

Ela o ouviu gritar, então correu ao seu quarto.

O onun bağırdığını duydu, bu yüzden onun yatak odasına koştu.