Translation of "Área" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Área" in a sentence and their turkish translations:

Área restrita.

Kütüphanenin bu bölümü halka açık değil.

- Esta é uma área restrita.
- Área restrita.

Bu yasak bir alandır.

Esta área está ocupada.

Bu bölge ağzına kadar dolu!

Apoiar pesquisas nessa área

bu alandaki araştırmaları desteklemek

Essa área foi escavada

o bölge kazıldı

A área estava calma.

Bölge sessizdi.

Raramente neva nesta área.

Bu alanda nadiren kar yağar.

Esta área está pressurizada.

- Bu alan basınç altındadır.
- Bu alan basınçlıdır.
- Bu alan tazyiklidir.
- Bu alan basınçlandırılmıştır.

- Conheço essa área muito bem.
- Eu conheço essa área muito bem.

Bu alanı oldukça iyi biliyorum.

- Eu pensava que você conhecia essa área.
- Pensava que você conhecia essa área.
- Eu pensava que vocês conheciam essa área.
- Pensava que vocês conheciam essa área.

Senin bu bölgeyi bildiğini sanıyordum.

Sim, Lydia estava nessa área

Evet, Lidya o bölgedeydi

Não há praia nesta área.

Bu bölgede plaj bulunmaz.

A polícia isolou a área.

Polis bölgeyi kordon altına aldı.

Tom mora numa área rural.

Tom kırsal bir alanda yaşıyor.

- Diria que é uma área cinzenta.
- Eu diria que é uma área cinzenta.

Onun gri bir alan olduğunu söylerdim.

- Esta área não está aberta ao público.
- Esta área não fica aberta ao público.

Bu alan halka açık değil.

O rio inundou uma grande área.

Nehir geniş bir alanı su altında bıraktı.

Há escassez de água nesta área.

Bu alanda bir su sıkıntısı var.

Muitas familías novas moram nessa área.

Birçok genç aile bu bölgede yaşar.

A água é escassa nesta área.

Su, bu alanda azdır.

Você já morou numa área rural?

Hiç kırsal alanda yaşadın mı?

- Fadil era um médico proeminente na área.
- O Fadil era um médico eminente na área.

Fadıl bölgede önde gelen bir doktordu.

Um professor ensinando na área de fronteira

sınır bölgesinde öğretmenlik yapan bir öğretmen

Eu posso ver uma área muito grande

ben çok geniş bir alanı görebiliyorum

Eles nem sabem sobre a área abaixo

altındaki bölgeden haberleri dahi yok

Essa área sofre com falta de água.

Bu bölgede su kesintisi var.

O tempo todo acontecem incêndios nesta área.

Yangınlar bu alanda her zaman olur.

Ele realmente é um especialista na área.

O gerçekten kendi alanında bir uzman.

Você precisa carregar uma arma nesta área.

Bu bölgede bir silah taşımak zorundasın.

Essa foi designada uma área de conservação.

Bu bir koruma alanı olarak adlandırıldı.

Estrelas podem ser vistas claramente nessa área.

Yıldızlar, bu bölgede açık bir şekilde görülebilir.

Parece que esta área é um lago congelado.

Tüm bu bölge, donmuş bir göle benziyor.

Os elefantes vão para uma área mais exposta.

Filler daha açık alanlara doğru ilerliyor.

Infectar pessoas na área e deixá-las doentes

bölgedeki insanlara bulaşıp hasta edip

Muitos dos seres desta área estão ativos à noite.

Buradaki yaşam çoğunlukla geceleri hareketleniyor.

Impedindo as pessoas de virem para a área onde moram

insanların yaşadığı bölgeye gelmesini engellemek

Aqueles que estão doentes levam para essa área para curar

hastası olanlar iyileştirmek için o bölgeye götürüyor

Aqueles que não têm filhos vão para aquela área novamente

çocuğu olmayanlar ise yine o bölgeye gidiyorlar

Tom conhece esta área como a palma da sua mão.

Tom bu alanı avucunun içi gibi biliyor.

A nossa barraca era a única na área de acampamento.

Çadırımız kamp alanındaki tek çadırdı.

Essa explosão afetou diretamente a área de 2 mil quilômetros quadrados

bu patlama 2 bin kilometre kare alanı doğrudan etkiledi

Eles construíram uma cidade numa área onde dois rios se encontram.

İki nehrin bir araya geldiği bir bölgede bir kasaba inşa ettiler.

De lá para a área formada pelas linhas de força entrando novamente

oradan tekrar içeriye giren kuvvet çizgilerinin oluşturduğu alana

Aplique um pouco de gelo na área lesionada para reduzir o inchaço.

Şişliği azaltmak için yaralı bölgeye biraz buz uygulayın.

Aqueles que querem que sua oração seja aceita estão respirando novamente nessa área

duasının kabul olmasını isteyenler yine o bölgede soluğu alıyorlar

As crias estão a três quilómetros. E o macho grande ainda está na área.

Yavruları üç kilometre uzakta. Büyük erkek de hâlâ bölgede.

Primeiro, veja se a área está livre de tudo que nos possa fazer mal. Veja isto.

Bu bölgede sizi mahvedebilecek bir şey olmadığından emin olmalısınız. Şuna bakın.

Sabemos que o avião caiu algures numa área de 130 km² de um deserto brutal, o "Hell's Canyon".

Uçağın, Hells Canyon adındaki bu acımasız çölde, dört bin kilometrelik alanda bir yere düştüğünü biliyoruz.

Na verdade, está bloqueando, mas desta vez a mulher morre novamente em uma área diferente ao mesmo tempo.

Aslında engelliyor fakat kadın yine bu sefer aynı saatte farklı bir bölgede farklı bir şekilde yine ölüyor