Examples of using "Szkoda" in a sentence and their turkish translations:
Çok yazık.
- Yazık.
- Ne yazık!
Bu bir utanç.
Ne ayıp.
Ve biliyor musun? Çok yazık... Uruguay'ı kaybediyor olmaları çok yazık.
Aman Tanrım. Ne kadar da ayıp.
Keşke yardım etmeye çalışmasaydın.
- Keşke gitmek zorunda olmasaydın.
- Keşke gitmek zorunda olmasan.
Keşke gitmek zorunda olmasan.
Onu bilmemen üzücü.
Birisi öldüğünde çok yazık.
Keşke Fransızca konuşabilsem.
Keşke bir arabam olsa.
Keşke her gün dans edebilsem.
Keşke bu kadar erken gitmek zorunda olmasan.
Keşke daha uzun kalabilsen.
Keşke Tom onu bilseydi.
Keşke çok param olsa.
Ne yazık ki Mary mizah duygusuna sahip değil.
Çok yazık, şarkıcı çok genç yaşta öldü.
Keşke bu daha sık olsa.
- Mizah duygusunun olmaması çok yazık.
- Ne yazık ki onun espri anlayışı yok.
Keşke eve geri gidebilsek.
Keşke Tom'la tanışma fırsatını yakalasaydım.
Keşke dinlesen.
Keşke iyi bir Fransızca sözlüğüm olsa.
Keşke öğrencilerimden biri olsaydın.
Keşke onu bana daha önce söyleseydin.
Keşke ne olduğunu bilsem.
Keşke o zaman bana gerçeği söyleseydin.
Keşke bu hafta sonu çalışmak zorunda olmasam.
Keşke plandan ona bahsetmeseydin.
Partiye gelememen üzücü bir durum.
Onun partiye gelememesi çok kötü.
- Ne yazık ki o gelemiyor.
- Ne yazık ki o gelemez!
Keşke iyi bir cevap düşünebilsem.
Keşke Fransızca konuşabilseydim.
Keşke arabanı kullanmama izin versen.
Keşke zamanında dönebilsem.
Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın!
Tom'un ne zaman burada olacağını keşke gerçekten bilsem.
- Keşke bize yardım etmek için Tom burada olsa.
- Keşke Tom bize yardım etmek için burada olsa.
Keşke Boston'dayken seni ziyaret edebilsem.
Keşke daha gençken daha sıkı Fransızca çalışsaydım.
Keşke biz Boston'dayken sizi ziyaret etmek için zamanımız olsaydı.
Keşke sana bütün ayrıntıları söyleyebilsem ama patronum bana söylemememi söyledi.
Keşke Tom kadar iyi şarkı söyleyebilsem.
Onu okuyarak zamanımı boşa harcamamalıydım.
Keşke Tom kadar iyi şarkı söyleyebilsem.