Translation of "Mężczyźni" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Mężczyźni" in a sentence and their turkish translations:

Co robią mężczyźni?

Erkekler ne yapıyorlar?

Mężczyźni jedzą lunch.

Erkekler öğle yemeği yiyor.

Mężczyźni też płaczą.

Erkekler de ağlar.

Mężczyźni uwielbiają kochliwe kobiety.

Erkekler şehvetli kadınları severler.

Prawdziwi mężczyźni piją herbatę.

Gerçek erkekler çay içerler.

Mężczyźni reagują na dwa sposoby.

Erkekler şu iki tepkiden birini veriyor.

Mężczyźni mają większą potrzebę miłości.

insanın aşka olan ihtiyacı daha da artıyor bence.

Jest południe. Mężczyźni jedzą lunch.

Gün ortası. İnsanlar öğle yemeği yiyorlar.

Mężczyźni poszli polować na lwy.

Erkekler aslanları avlamaya gitti.

Mężczyźni niekoniecznie mieli przewagę nad kobietami.

Erkeklerin kadınlardan fazla avantajı yoktu.

Mężczyźni i kobiety potrzebują siebie nawzajem.

Erkekler ve kadınların birbirlerine ihtiyaçları vardır.

Kobiety zazwyczaj żyją dłużej niż mężczyźni.

Kadınlar genel olarak erkeklerden daha uzun yaşamaktadır.

Mężczyźni nie wiedzą nic o kobietach.

Erkekler, kadınlar hakkında hiçbir şey bilmezler.

Mężczyźni, kobiety, chłopcy i dziewczynki są osobami.

Erkekler, kadınlar, oğlanlar ve kızlar, onların hepsi insandırlar.

Ci mężczyźni są przyzwyczajeni do ciężkiej pracy.

- Bu adamlar sıkı çalışmaya alışkın.
- Bu adamlar zor işe alışkın.

Ogólnie mówiąc, mężczyźni są wyżsi od kobiet.

Genel olarak konuşursak, erkekler kadınlardan daha uzundur.

Ujmując rzecz prosto, mężczyźni zakochują się w kobietach,

Basitçe ifade edeyim, erkekler kadınlara,

Młodzi mężczyźni powiedzieli, że to zrobią pomimo trudności.

Genç adamlar tüm zorluklara rağmen bunu yapacaklarını söylediler.

Ogólnie rzecz biorąc, kobiety żyją dłużej niż mężczyźni.

- Genel olarak, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.
- Genel olarak konuşulursa, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.

Trzej ogromni mężczyźni zaatakowali go i okradli z pieniędzy.

Üç büyük adam ona saldırdı ve onun parasını çaldı.

Mężczyźni wierzą, że dyskutowanie o problemach jest stratą czasu.

İnsanlar sorunları tartışmanın bir zaman kaybı olduğuna inanıyorlar.

Uważam, że mężczyźni i kobiety będą się różnić w tym względzie.

Eh, o bölgede, tabii ki işler erkekler ve kadınlar için farklıdır.

Słyszałem, że badania dowiodły, że mężczyźni są większymi kłamcami niż kobiety.

Araştırmaların erkeklerin kadınlardan daha büyük yalancı olduklarını keşfettiğini duymuştum.

Czy wiesz, że mężczyźni, którzy regularnie biorą pigułkę antykoncepcyjną, nie zachodzą w ciążę?

Düzenli bir şekilde doğum kontrol hapı alan erkeklerin hamile kalmadıklarını biliyor muydun?