Translation of "Brać" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Brać" in a sentence and their turkish translations:

Brać udział w konkursach naukowych,

bilim yarışmaları hazırlamaya,

Policja nie powinna brać łapówek.

Polisler rüşvet almamalı.

Lubię brać co wieczór gorącą kąpiel.

Her gece yatmadan önce sıcak bir banyo yapmaktan hoşlanırım.

Nie mogę brać prysznica w nocy.

Geceleyin duş alamam.

Nie musiałeś brać ze sobą parasola.

Yanında bir şemsiye almamalısın.

Lekarz kazał mi przestać brać aspirynę.

Doktorum bana aspirin almayı bırakmamı söyledi.

Ile razy dziennie powinnam brać leki?

İlaçlarımı günde kaç kere almalıyım?

I dlaczego musimy brać to tak poważnie.

Ve neden bu kadar ciddiye almamız gerektiği için.

Nie lubię brać na siebie takiej odpowiedzialności.

Bunun gibi ağır sorumlulukları üstlenmek istemiyorum.

Oni nie chcieli brać udziału w bójce.

Kavgaya karışmak istemediler.

Właśnie miała brać kąpiel, kiedy zadzwonił dzwonek.

Zil çaldığında tam banyo yapmak üzereydi.

Tom nie musiał brać taksówki. Mógł się przejść.

- Tom'un bir taksi tutmasına gerek yoktu. O yürüyebilirdi.
- Tom'un bir taksiye binmesine gerek yoktu. Yürüyebilirdi.

Nie powinieneś brać na poważnie tego co mówi Tom.

Tom'un söylediği şeyleri ciddiye almamalısın.

Tom chce zacząć brać lekcje pływania w te lato.

Tom bu yaz yüzme dersleri almaya başlayacak.

Nie jestem pewien, jak często mam brać to lekarstwo.

Bu ilacı ne sıklıkta almam gerektiğinden emin değilim.

To właśnie teraz musisz postanowić, czy rzeczywiście chcesz brać ślub.

Şimdi gerçekten evlenmek isteyip istemediğine karar verme zamanı.

Niestety, muszę pana rozczarować. nie mam ochoty brać udziału w tej dyskusji.

Korkarım ki seni hayal kırıklığına uğratmak zorunda kalacağım. Canım bu tartışmaya katılmak istemiyor