Examples of using "안에" in a sentence and their turkish translations:
İki yıl içinde
Onların kanı, bir çoğumuzda gezdiği gibi bende de geziyor.
Gelip şuraya bakın.
o ilk hafta içinde oluyor.
tüm kadınların sesi olmak.
İçeri girdim.
Eğer çocuğumuz
Ve Thomas Jefferson parkında,
Takip cihazı burada olduğunu söylüyor.
İçeri gireceksek ışık kaynağına ihtiyacımız olacak.
İçeride ne olduğunu göremiyorum.
Bir kaç yıl içinde kalan karbon bütçemizin
Bir odada yalnızsınız,
Artık tavuklar yok.
Ama sonra, bir saat geçmeden facia yaşandı.
hapsedilmeyi takip eden ilk 3 gün içinde gerçekleşiyor
içimi yiyip bitiren bu ikiyüzlülüğü daha çok hissettim.
1.000 kilometrekarede belki sadece on tane vardır.
Onda olan şey hücrelerin içindeki sudur
Resmen doğanın içindeydiler.
Şimdi yardım çağırmak ve hastaneye gitmek için sadece 30 dakikamız var.
Bu duygu bir kutucuğu onaylamakla başlar.
Daha derinlerde, bir şey bilinçaltınıza işlemiş,
Birçok sefer fazla yüklü araçlara sığıştık.
bir gün seçme olursa
bağışıklık sistemi hücre ve proteinlerden küçük bir çevre oluşturacak
sahip olduğumuz sınırlı zamanda üçünü birden yakalama şansımız var.
Bu mavi kalp içinde ayağa kalkabileceğin bir ev.
çünkü herhangi biri bağlı bir cihaz üzerinden giriş yapabiliyorsa
Bu kampların içinde Çin hükümeti, çoğunlukla Çin’in Müslüman azınlığı olan
ve orada yaşayan ne varsa orada kalmayı artık istemeyecektir.
Testere pullu engereğin etkisi çok çabuk görüldüğü için bir saatin altında öldürebilecek bir zehir.
Bu yüzden, kısa bir zamanda, makul fiyata OLED TV ekranı üretmenin