Translation of "그런데" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "그런데" in a sentence and their turkish translations:

‎그런데 갑자기...

Ve sonra aniden…

그런데 20대 중반에

Ancak yirmili yaşlarımın ortasında,

그런데 중요한 건,

fakat bilmelisiniz ki

‎그런데 문제가 생겼군요

Ama bir sorun var.

그런데 천장을 보세요.

Sonra tavanlarına bakalım.

그런데 기업은 어떨까요?

Ya işletmeler?

그런데 왜 몰랐을까요.

Şunu da bilmeliydim ki

그런데 그게 바로 핵심입니다.

Asıl konu da bu.

그런데 거기서도 상황이 달랐습니다.

Orada da bir şeyler oldu.

그런데 놀라운 일이 벌어졌습니다.

Sonra inanılmaz bir şey oldu.

그런데 정말 그런가요? 아닙니다.

Peki, gerçekten kanıtlandı mı? Hayır.

그런데 흥미로운 궁금증이 생깁니다.

Fakat bu durum da ilginç bir soruya yol açar.

‎그런데 큰 문제가 있군요

Ama büyük bir sorunu var.

그런데 수색 구역이 넓습니다

Ama katetmemiz gereken çok yol var.

그런데 어떤 일이 생겼고

Ancak bir şey oldu,

그런데 이렇게 적혀 있더군요.

şöyle tarif ediliyordu;

‎그런데 몇 번이나 빠져나가더군요

Ama her seferinde elinden kaçtılar.

그런데 궁금한 것이 있어요.

Aklımıza gelen soru ise:

그런데 문득 피카르트는 의심하기 시작합니다.

Ama Picquart bir noktadan sonra, herkesin Dreyfus hakkında yanılıyor

그런데 그들이 틀렸다는 걸 증명했어요.

Sanırım onları haksız çıkardık.

그런데 수술에 필요한 바늘이 없었어요.

Fakat bunun için gereken iğne yoktu.

그런데 정부 약국에 약이 떨어졌고

Ancak bir süre sonra ilaçlar tükendi

그런데 갑자기 이상한 문제를 내셨습니다.

Sonra tuzak soruyu sordu:

그런데 어디에 묶을지를 생각해야 합니다

Ama onu neye bağlayacağımı bulmam gerek.

그런데 이쪽에서는 찬 공기가 느껴지네요

Buradan soğuk hava geldiğini hissedebiliyorum.

그런데 지금은 문을 닫게 생겼잖아요.

Ama artık kapatılıyordu.

그런데 생각보다 훨씬 더 어려웠죠.

Ama düşündüğümden de zordu.

그런데 이번엔 무엇 때문에 그랬을까요?

Peki bu sefer değişen şey neydi?

그런데 보세요, 이쪽에 불쏘시개도 있습니다

Ama bakın, burada da geyik boynuzu bitkisi var.

그런데 그걸 은화로 주는 거예요.

Ama bize gümüş paralar verdiler.

그런데 오늘 점심엔 뭘 드셨어요?

Bugün öğlen ne yediniz?

그런데 미니멀리즘과 어떤 관계가 있냐구요?

Peki bu konunun minimalizmle ne alakası var?

그런데 한 시간 안에 재앙이 닥쳤어요.

Ama sonra, bir saat geçmeden facia yaşandı.

그런데 이 연결점에 대해 어떻게 생각하시나요?

Ama bu bağlantı ne?

"마리오, 그런데 정말 여길 내가 사야겠어."

ve “Mario, gerçekten almak istiyorum,” dedim.

그런데 CEO가 직접 겪는 아픔은 아니에요.

Bunları feda eden CEO’lar değil.

그런데 그들이 이 아이디어를 망쳐버렸다고 생각합니다.

Ama bence batırdılar.

그런데 제가 다니던 사우스 다코타의 고등학교엔

Ama, mesele şu ki, South Dakota'da

그런데 아빠는 "우리의 캠핑카란다." 라고 말했습니다.

Babam ise ''Bu bizim tatil evimiz.'' diyordu.

그런데 수업에 들어갔더니, 강의실이 휑하고 어두웠어요.

Ben gittiğimde konferans salonu mağara gibi ve karanlıktı.

그런데 전혀 먹히지 않는 것 같더라고요.

fakat herhangi bir çekicilik görmüyorum.

그런데 BBC에서만 방영할 때는 고전하던 드라마였어요.

Üstelik BBC'deyken sallantıda olan bir diziydi.

그런데 여러분은 이런 이점이 없다면 어떨까요?

Peki ya siz benim avantajlarıma sahip değilseniz?

그런데 결국 디즈니사와 계약을 하게 됐고

İsteğim Disney'de geliştirme anlaşmasıyla neticelendi.

그런데 여러분은 마치 산타에게 롤스로이스를 요구했는데

ama siz Noel Baba'dan Rolls Royce araba istemişsiniz de

‎그런데 문어를 노리는 천적은 ‎종류가 어마어마해요

Onu avlayan bir sürü yırtıcı tür var.

‎그런데 제가 실수를 ‎연발한 때가 있었어요

Ama o noktada bir sürü hata yapıyordum.

그런데 인도에 도착했을 때 다른 상황이 펼쳐졌습니다.

Ama Hindistan'a vardığımda bir şeyler oldu.

그런데 보세요, 이 앞에는 참억새풀이 벽처럼 자랐네요

Bakın, önümüzde uzun otlardan oluşan bir duvar duruyor.

그런데 아시나요? 우리가 탐험하지 못한 길들이 있었습니다

Ama biliyor musunuz? Keşfetmediğimiz bazı yollar vardı.

그런데 전 오히려 일하는 사람들의 반응이 충격적이었어요.

Beni en çok etkileyen ise insanların davranışlarını görmek oldu.

그런데 언제부터 교육의 목적이 취업이 되버린 걸까요?

Ama ne zamandan beri eğitim iş sahibi olmaktan ibaret oldu?

그런데 한 번 보고는 정확히 알기가 힘드네요.

Fakat ilk bakış her zaman ikinci bir bakışı gerektirir.

그런데 '이견'을 뜻하는 'disagreement' 라는 단어를 보면

Gördüğünüz gibi, anlaşmazlıkla ilgili şey

그런데 그것은 지식인들이 진보의 과실을 싫어해서가 아닙니다.

İlerlemenin sonuçlarından nefret etmiyorlar ama.

‎그런데 문제가 있군요 ‎쿠퍼매들이 이들을 노리는 겁니다

Ama bir sorun var. Cooper atmacaları geleceklerini biliyor.

그런데 말이지, 프랑스와 같은 다른 나라들이랑은 다르게

Ancak, Fransa benzeri diğer ülkeler gibi, Güney Kore uluslararası ticarete herhangi

그런데 하나만 가지고 있다면 매일 밤마다 세탁하세요."

Fakat sadece bir tane varsa, o zaman sadece akşamdan yıkayın."

그런데 저는 우리 나라에서 일어나고 있는 일들로 미루어보아

Bence ülkemizde gerçekleşen olayların da gösterdiği üzere

그런데 만나는 사람마다 그 결혼식에 초대받았다고 하는 거예요.

Ama sonra aynı düğüne gidecek olan insanlarla karşılaşıp durdum.

그런데 오래 걸리는 길이라 이 더위에서 약품이 걱정입니다

Ama burası oldukça yavaş bir güzergâh ve de havanın sıcak olması ilaçlar için bir sorun.

그런데 모두 저쪽의 한 모퉁이 위를 돌고 있어요

Ama kesinlikle şu köşenin üzerinde daire çiziyorlar.

그런데 그러려면 두 가지 방법이 있어요 선택지를 드리겠습니다

Ama bunu yapmanın birkaç farklı yolu var. Buna siz karar vereceksiniz.

그런데 제 생각에 CEO는 소비자에게 보고하는 게 맞아요.

Benim düşüncem ise CEO’lar tüketicilere karşı sorumlu olmalı.

그런데 제가 옳아요. 전 늘 옳은 말만 하거든요.

ki ben haklıyım çünkü hep haklıyımdır,

그런데 제가 받은 최고의 선물은 바로 서양식 교육입니다.

Ama aldığım en büyük hediye Batı eğitimiydi.

‎절벽이 조금 더 안전합니다 ‎그런데 암컷 하나가 남겨졌군요

Sarp kayalıklar biraz güvenlik sağlıyor. Ama bu kız geride kalıyor.

‎그런데 문어가 제 손을 타고 ‎함께 올라오는 거예요

Ama bırakmadı. Elimin üstünde yüzeye geldi.

그런데 약품을 헤집은 건 뱀이 아니에요 아마 원숭이일 겁니다

Ama ilaçlara zarar veren o değil. Bu muhtemelen bir maymunun işi.

그런데 여러분이 완전히 틀렸다는 걸 어떻게 증명할 수 있을까요?

hatalı olduğunuz gerçeğini zihnimde nasıl yorumlayacağım?

그런데 로봇 수술은 외과수술 분야에 또 다른 가능성을 보여주었습니다.

Ancak robotik cerrahi bir şeyi daha tanıttı:

CA: 그런데 당신은 직원들이 직접 자신의 휴가 시기를 정하게 하죠.

CA: Çalışanlarına kendi tatil zamanlarını ayarlama izni verdin

그런데 여러분 혹시 '운전원'이 실제로 미국 50개 주 중 29개에서

Ama biliyor musunuz, aslında "şoförlük"

그런데 여러분은 제가 세 가지 개념을 가지고 있지 않아서 놀랄지도 몰라요.

Ama o üç fikre sahip olmadığımı söylemem sizi şaşırtabilir.

‎그런데 두 마리 모두 ‎아주 느긋하더라고요 ‎그래서 짝짓기가 ‎시작되리라는 걸 알았죠

İki hayvanın da oldukça sakin durduğunu fark edince "Evet, şimdi çiftleşme başlayacak." dedim.

새로운 경제구조를 만드는 뿌리가 될 거야. 그런데 아직 갈 길은 멀어보여.

ekosisteminin köklerini atıyor. Ancak yapılacak çok fazla şey var.

그런데 그 다음 게리가 한 말은 절대 잊을 수 없을 것 같습니다.

Ama sonra asla unutamayacağım bir şey söyledi.

‎그런데 아무리 봐도 ‎물고기와 장난치는 것 같았어요 ‎사회적 동물은 ‎놀이를 즐기기도 하지만

"Balıklarla oyun oynuyor." diye düşünmeden edemedim. Oyun oynama, sosyal hayvanlarda sıkça görülür.