Examples of using "Troverai" in a sentence and their turkish translations:
Bir iş bulacaksın.
Köşeyi dönünce, evimi bulacaksın
- Onu bulacaksın.
- Onu bulacaksınız.
Birini bulacaksın.
Onu karşılamayı zor bulacaksın.
Onları bulmayacaksın.
Tom'u bulmayacaksın.
Onu bulmayacaksın.
Sen onu bulmayacaksın.
Önünde sonunda sizi insanlara götürür. Pekâlâ, şimdi buna yakın duralım.
Ara ve bulacaksın!
Bizi bulmayacaksınız.
Beni bulmayacaksın.
Burada hiçbir şey bulmayacaksınız.
Onları orada bulmayacaksın.
- Sanırım bunu ilginç bulacaksın.
- Bana kalırsa bunu ilginç bulacaksın.
- Bence bunu ilginç bulacaksın.
- Bunu ilginç bulacağını düşünüyorum.
Bu caddede doğru git ve solda postaneye geleceksin.
Su kaynağı bulduğunuzda yiyecek bir şeyler de bulacaksınız demektir.
Onu asla bulmayacaksın.
Sen onu asla bulamayacaksın.
Bu dersi kolay bulacaksınız.
Vücut dili Tatoeba'da çevrilmiş bulamayacağınız bir dildir.
- Kitabı kütüphanede bulacaksınız.
- Kitabı kütüphanede bulacaksın.
Sanırım bunu ilginç bulacaksın.
Sola dönerseniz, postaneyi bulursunuz.
Bir çözüm bulacaksın, eminim.
Doğru gidin ve istasyonu bulacaksınız.
Bana ihtiyacın olduğun sürece bekleyeceğim.
Tom'dan daha iyi bir erkek arkadaş asla bulamayacaksın.
Bundan daha büyük köpek bulamazsın.
O kitabı kütüphanin tarih bölümünde bulacaksın.
Onları Boston'da başka bir yerde bu fiyata bulamayacaksın.
Bir banka ve okul arasında dükkanı bulacaksın.