Examples of using "Troverete" in a sentence and their turkish translations:
- Onu bulacaksın.
- Onu bulacaksınız.
Birini bulacaksın.
Japon turistler her yerde bulunabilirler.
Onu karşılamayı zor bulacaksın.
Onları bulmayacaksın.
Tom'u bulmayacaksın.
Onu bulmayacaksın.
Sen onu bulmayacaksın.
Ara ve bulacaksın!
Bizi bulmayacaksınız.
Beni bulmayacaksın.
Burada hiçbir şey bulmayacaksınız.
Onları orada bulmayacaksın.
- Sanırım bunu ilginç bulacaksın.
- Bana kalırsa bunu ilginç bulacaksın.
- Bence bunu ilginç bulacaksın.
- Bunu ilginç bulacağını düşünüyorum.
Onu asla bulmayacaksın.
Sen onu asla bulamayacaksın.
Bu dersi kolay bulacaksınız.
- Kitabı kütüphanede bulacaksınız.
- Kitabı kütüphanede bulacaksın.
Sanırım bunu ilginç bulacaksın.
Sola dönerseniz, postaneyi bulursunuz.
Bir çözüm bulacaksın, eminim.
Doğru gidin ve istasyonu bulacaksınız.
Bana ihtiyacın olduğun sürece bekleyeceğim.
Tom'dan daha iyi bir erkek arkadaş asla bulamayacaksın.
Bundan daha büyük köpek bulamazsın.
O kitabı kütüphanin tarih bölümünde bulacaksın.
Onları Boston'da başka bir yerde bu fiyata bulamayacaksın.
Bir banka ve okul arasında dükkanı bulacaksın.