Examples of using "Pieno" in a sentence and their turkish translations:
Onu tam doldurun.
- O, tutku dolu.
- O, hırs doludur.
- Midem dolu.
- Karnım tok.
- O kişi çok enerjik.
- O enerji doludur.
Ben tam zamanlı çalışıyorum.
Ben zaten tokum, teşekkür ederim.
Tom toktur.
Otobüs dolu.
- Tokum.
- Ben tokum!
Otel yabancılarla dolu.
İkimiz de tam gün çalışıyoruz.
O, yeni fikirlerle dolu.
O, her zaman fikirlerle dolu.
O çok saçma sapan.
O hâlâ enerji dolu.
- Onun bankada çok parası var.
- Onun bankada bol parası var.
Öyle bir dünya ki, tuhaf yaratıklar...
ve şu an 2018 yılındayız.
Çok kan vardı.
Her otobüs doludur.
- Tokum.
- Ben tokum!
Konteyner dolu.
Otobüs tamamen doluydu.
Ben doluydum.
Park insanlarla doluydu.
Bu tam zamanlı bir iş.
Tam fiyatı ödemek zorunda kalmadım.
Tam zamanlı bir işin yok mu?
Geleceğin olasılıklarla dolu.
Onun çilek dolu bir sepeti var.
Tam zamanlı bir işim var.
Tom doyuncaya kadar yedi.
Tom tok olmadığını söyledi.
Gökyüzü bu gece yıldızlarla dolu.
Aynı zamanda yengeçlerle dolu.
Burası bir sürü mahlukla doludur.
- Kova su ile dolu.
- Kova su dolu.
Ağaç üzerinde bol miktarda portakal vardır.
Kova suyla doluydu.
Beynim dolu.
Sen hala enerji dolusun.
Evren gizemlerle dolu.
Bardağım dolu.
Ordunun çok silahı vardı.
Tren tıka basa doluydu.
Tom becerikli.
Tom potansiyel doludur.
Tom tam zamanlı çalışır.
- Evren gizemlerle dolu.
- Evren sırlarla dolu.
Ben çok tokum.
Bu mekan hıncahınç dolu.
Bu durumda, tüm güce sahipler.
çünkü küçük tabaklarda olunca daha dolu görünüyor
Gökyüzü yıldızlarla dolu.
Gökyüzü tamamen yıldızlarla doluydu.
Bahçe çiçeklerle doluydu.
Sinema insanlarla doluydu.
Bardak şarap dolu.
Sepet elmalarla doluydu.
Bardak süt doludur.
Evren sırlarla dolu.
Tom son derece becerikli.
Tom kendini beğenmiş, değil mi?
Tom her zaman fikirlerle dolu.
Tom iyi niyetlerle dolu.
Tom son derce ön yargılı.
O yarım doluydu.
Tren yolcularla doluydu.
O kulüp MILF'lerle doludur.
Orman ağaçla dolu.
Tom bugün sürprizlerle dolu.
Dünya sorunlarla dolu.
Dünya aptallarla dolu.
Bu kitap hatalarla dolu.
Çiçeklerle dolu bir sepet taşıyordu.
Japonya sürprizlerle dolu.
Restoran her zaman tıka basa doludur.
- Kendini bir bok sanıyorsun.
- Yalnızca kendini düşünüyorsun.
- Çalımından geçilmiyor.
Bol bol param var.
Onun yolculuk için bol miktarda parası vardı.
Balık iyi proteinlerle, iyi enerjiyle doludur
Masada bol miktarda taze yumurta var.
Bu nehirde çok balık var.
Onun yüreği sevinç doluydu.
Kalbim üzüntü ile doluydu.
Hoverkraftım yılanbalığı dolu.
- Tom girişimci genç bir adam.
- Tom müteşebbis genç bir adam.
Ne yazık ki dünya idiot dolu.
Kalbim mutlulukla doluydu.
Kova yağmur suyuyla doluydu.
Adam tatilinden çok enerjik döndü.