Translation of "Aumentare" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Aumentare" in a sentence and their turkish translations:

- Dobbiamo aumentare i prezzi.
- Noi dobbiamo aumentare i prezzi.

Fiyatları yükseltmemiz gerekiyor.

- Voglio aumentare il mio vocabolario.
- Io voglio aumentare il mio vocabolario.

Kelime haznemi artırmak istiyorum.

E aumentare la pressione,

ve ardından tansiyonun yükselmesini tetikler,

- La popolazione mondiale ha tendenza ad aumentare.
- La popolazione mondiale tende ad aumentare.

Dünya nüfusu yükselme eğilimindedir.

- Le tariffe stanno per aumentare di prezzo.
- I biglietti stanno per aumentare di prezzo.

Ücretler yükselmek üzere.

Perché, in realtà, continuano ad aumentare?

Emisyon aslında neden hâlâ artıyor?

Dovevano aumentare la resa annuale delle colture

ve elde edilen tahılları mısır gevreği ve bira yapmak için

Il problema è come aumentare i fondi.

Mesele paranın nasıl toplanacağı.

I prezzi stanno per aumentare di nuovo.

Fiyatlar tekrar yükselmek üzere.

Pensiamo di aumentare le quote in questo mercato

Start-up'ımızın eşsiz varlıklarından yararlanarak

Cosa possiamo fare per aumentare i nostri profitti?

Kârlarımızı yükseltmek için ne yapabiliriz?

Sarebbe potuto aumentare di oltre 500 miliardi di dollari.

500 milyar dolar artabilirdi.

E se aumentare il rischio di sviluppare un cancro

Ve eğer kanser hastası olma riskinizin artması

"Considera l'idea di aumentare il suo sostegno a cento dollari?"

Desteğinizi 100 dolar arttırmayı düşünür müydünüz?

Quindi, la dieta è un mezzo per aumentare gli estrogeni,

Bu bakımdan diyet, östrojen almak için iyi bir yol

- I prezzi continuavano ad aumentare.
- I prezzi continuavano a crescere.

Fiyatlar yükselmeye devam etti.

È vero che stanno progettando di aumentare il salario minimo?

Asgari ücreti artırmayı planladıkları doğru mu?

- I prezzi continueranno a salire.
- I prezzi continueranno ad aumentare.

Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.

Se il farmaco non funziona, forse dovremmo aumentare il dosaggio.

İlaç işe yaramıyorsa belki dozajı yükseltmeliyiz.

Devono aumentare di un terzo il peso corporeo per superare l'inverno.

Kışı atlatabilmek için vücut ağırlıklarını üçte bir arttırmaları gerek.

- È ora di aumentare.
- È ora di crescere.
- È ora di salire.

Yukarıya gitme zamanı.

Gli scienziati metteranno a punto dei nuovi metodi per aumentare l'offerta alimentare del mondo.

Bilim adamları dünyanın gıda teminini arttırmak için yeni yöntemler bulacaklar.

Sotto il Gran Principe Vasili III, Mosca continuò ad aumentare le sue dimensione e la sua potenza.

Moskova, Büyük Prens III. Vasili yönetimi altında genişlemeye ve güçlenmeye devam etti.

Il 26 settembre è la Giornata Europea delle Lingue. Il Consiglio d'Europa vuole aumentare la consapevolezza del patrimonio culturale multilingue, promuovere lo sviluppo del multilinguismo nella società e incoraggiare i cittadini ad apprendere le lingue. Tatoeba è un ambiente di apprendimento facile da usare. Una comunità vivace promuove in modo molto pratico lo studio delle lingue.

Eylül ayının 26'sı Avrupa Diller Günü'dür. Avrupa Konseyi, Avrupa'nın çokdilli mirasına dikkat çekip, çokdilliliğin toplum içinde gelişimini teşvik ederek vatandaşları farklı dilleri öğrenmesi için yüreklendirmek istiyor. Tatoeba, kullanımı kolay bir öğrenme aracı olarak etkin bir katılımla bu dilleri öğrenme ve bundan zevk alma olanağı sağlıyor.