Examples of using "Levegőt" in a sentence and their turkish translations:
Dalganın yanlış kısmında nefesimi tuttum,
Ama nefes almak zorundaydım.
Tom soluk aldı.
Neredeyse hiç nefes alamadım.
zar zor nefes alabiliyordum.
Nefes alamıyordum.
Temiz hava almak için dışarı çıktı.
Tom zor nefes alıyordu.
Ben temiz havayı severim.
Her zaman nefes almayı unuturum.
- Çeneni yorma.
- Nefesini tüketme.
- Nefes almada zorluk çekiyorum.
- Zar zor nefes alıyorum.
Ağzındaki alıcılar havanın tadına bakıyor.
Sigara içenler havayı kirletmektedir.
Lütfen derin bir nefes al.
Tom yavaşça üfledi.
Tom zorlukla nefes alabiliyor.
Geceleyin havada asılı ağır bir koku var.
Havayı ve suyu nimetten saymıyoruz.
Burada nefes almak mümkün değil.
İçeriye biraz temiz hava girsin.
Biraz temiz hava almak istiyorum.
Biraz temiz hava almak istemez misiniz?
- Ben burnumdan nefes alamıyorum.
- Burnumdan nefes alamıyorum.
Bu neme nasıl dayanıyorsun?
ve 4 milyon ton sülfür dioksit salındı.
Derin bir nefes alın ve korkmayın.
Patronunun bürosuna girmeden önce derin bir nefes aldı.
Canım biraz temiz hava almak istiyor.
Biraz hava gelmesi için az önce kapıyı azıcık açtım.
- Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
- Çiçek ve ağaçlar temiz hava ve taze suya ihtiyaç duyarlar.
- Çiçekler ve ağaçlar, temiz hava ve tatlı suya ihtiyaç duyarlar.
O hayvanla temas edince bir şeyler oluyor. Ama bir noktada nefes alman gerek.
Patronunun bürosuna girmeden önce derin bir biçimde nefes aldı.