Examples of using "Irodában" in a sentence and their turkish translations:
O ofiste.
Ben ofiste olacağım.
Ben ofisteyim.
Beni ofiste arayın.
Tom ofiste.
Ben bir turizm acentesinde çalışıyorum.
Bir seyahat acentesine soracağız.
O, ofiste benimle birlikte çalışır.
Tom ofiste değil.
Tom ofiste mi?
Tom ofisinde uyudu.
Kadın ofiste çalaşıyor.
Ofiste bir pozisyon için başvurdum.
Büroda hiç bilgisayar yoktu.
Tom ofiste değildi.
Bugün ofiste değilim.
Ofiste her şey yolunda mı?
Büroda samimi bir atmosfer var.
Anahtarlarımı ofiste bıraktım.
Benim sekreterim tüm ofisteki en tatlı kişidir.
Bir gün ofiste otururken
Tom ofisinde çok fazla zaman harcıyor.
Müdürün ofisinde aranıyorsun.
Tom ve Mary ofiste bekliyor.
Babamın hala ofiste olup olmadığını biliyor musun?
Bir günde kaç saati ofisinde geçirirsin?
Tom sabahleyin her zaman ofiste değildir.
Ona ofiste olduğumu söyle.
Tom ve Mary aynı büroda çalışıyorlar.
Tom'a ofiste olduğumu söyle.
Ofisteyken bana telefon etmeyin.
Dün Bay Kinoshita gözlüklerini ofiste bıraktı.
Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.