Examples of using "Egymással" in a sentence and their turkish translations:
Onlar birbirleriyle konuştular.
Onlar birlikte mi uyuyorlar?
birbirimizi derinden görmüyoruz, iyi davranmıyoruz.
Telefonda birbirleriyle konuştular.
Sen ve ben konuşmalıyız.
Onlar flört etmiyorlar.
Hepimiz iletişimde kalalım.
Siz çocuklar iyi geçiniyor musunuz?
Bizi birbirimizle gerçekten konuşma zahmetinden kurtarıyor.
bu dijital egsozu, “digitome”u paylaşmaya başlayabiliriz
İki cadde birbirine paralel çalışır.
Onlar birbirleriyle yüzleştirildi.
Bu gece konuşacağız.
Onlar geçinmediler.
Fadıl ve Leyla birlikte uyuyorlardı.
Siz ikiniz geçinmiyor musunuz?
- Umarım irtibatlaşabiliriz.
- Görüşebileceğimizi umuyorum.
Tom ve Mary birbirleriyle konuşmuyorlar.
Tom, Mary ile iyi anlaşır.
ve mantık ile hisler çatıştığında kaçınılmaz olarak
- Konuşmamız gerekiyor.
- Konuşmamızın vakti geldi.
Neden ikiniz beraber çıkmıyorsunuz?
Kedim ve köpeğim iyi geçinirler.
Tom ve Mary'nin birbirleri ile iyi ilişkileri vardır.
Tom ve Mary sık sık birbirleriyle Skype kullanarak konuşurlar.
Onların artık birbirleriyle konuşmayacaklarından emin misin?
Onlarla bir daha asla konuşmayacağımı düşündüm.
Tom ve Mary birbirleriyle daha iyi haberleşmeyi öğrenmeliler.
Siz ikiniz, ilk nerede karşılaşmıştınız?
Tom ve Mary birbirlerine âşık oldu.
Biz bir zamanlar düşmandık fakat baltayı gömdük ve şimdi birbirimizle dostane şartlardayız.
16. yüzyılda Akdeniz'de Türk ve İspanyol korsanlar birbirleriyle sık sık mücadele ettiler
Bu iki şey alakalı değil.
her ufak davranışı, her türün ne yaptığını ve nasıl etkileşim kurduklarını anlayabilmek için yapılması gereken çok şey var.
Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.