Examples of using "Beszélt" in a sentence and their turkish translations:
O konuşuyordu.
O sürekli konuşuyordu.
O, çocukça konuştu.
Akıllıca konuştu.
Kim konuştu?
Tom konuştu.
Tom bütün gece konuştu.
O bir saat boyunca konuştu.
Çok konuşmuyordu
O, başkanla konuştu.
Tom uykusunda konuştu.
O, müzik hakkında konuştu.
Çok yüksek sesle konuştu.
O kendinden bahsetti.
Onun anlattığını anlıyor musun?
O bu konuda hiç konuşmadı.
O, ailesi hakkında konuştu.
Sadece aptalca şeyler söyledi.
Tom Fransızca konuştu.
Marika İsveççe konuştu mu?
O bir Amerikan aksanıyla konuştu.
Tom seninle konuştu mu?
Tom Boston hakkında konuştu.
Önce Tom konuştu.
Kimse konuşmadı.
O çok iyi konuşuyordu.
Tom bunun hakkında konuştu.
Tom konuşmaya devam etti.
Herkes seninle konuştu mu?
Herhangi birisi Tom'la konuştu mu?
Tom terbiyesizce konuşur.
Herkes o konu hakkında konuştu.
Kim Fransızca konuştu?
Herkes Fransızca konuştu.
O, benimle bir gülümseme ile konuştu.
O, partide benimle konuşmadı.
Tom doktorlarla Fransızca konuştu.
O, benimle hiç konuşmadı.
O bana bundan bahsetti.
Herkes o konu hakkında konuştu.
Tom sadece benimle konuştu.
O sürekli konuşuyordu.
Kimse benimle konuşmadı.
O öğrenci için çok hızlı konuştu.
Tom benimle Fransızca konuştu.
Tom sessizce Mary ile konuştu.
Tom asla onun hakkında konuşmadı.
Tom problemleri hakkında açıktı.
Tom Mary ile fransızca konuştu.
Biri bana o konuyu anlattı.
Herhangi biri onunla konuştu mu?
Tom dün Mary'yle görüştü.
Tom dün Mary'yle konuştu.
Kim sana Tom'dan bahsetti?
O zaten başkanla konuştu.
Tom okul hakkında konuştu.
Tom Mary'ye John'dan bahsetti.
Tom yumuşak bir sesle konuştu.
Tom sizinle, benim hakkımda konuştu mu?
Anlaşılan o ki, parayı takip etmekte fayda var.
Benim için sürpriz oldu, o çok iyi İngilizce konuştu.
Avukat durmaksızın konuştu.
- Tom bütün gece konuşmayı sürdürdü.
- Tom bütün gece konuştu.
Belki de o seninle ilgili bahsetmiyordu.
Tom henüz Mary ile konuşmadı mı?
Tom, babasını öldürmekten bahsetti.
O, partide benimle konuşmadı.
Tom bunun hakkında asla çok konuşmadı.
Ama kimse bundan bahsetmedi.
O heyecanlandığında, gittikçe daha hızlı konuştu.
Amerikalı çocuk bozuk Japoncayla konuştu.
Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.
Tom yıllarca Fransızca konuşmadı.
Tom Mary'nin cenazesinde çok ikna edici biçimde konuştu.
Tom bana Fransızca konuştuğunu söyledi.
Tom'un sohbet ettiği kız bayıldı.
John'un Bay Brown ile konuştuğunu duydum.
Onun nezaket ve alçak gönüllülüğünden bahsetti.
Bu kelimeler konuşulan dilde kullanılmaz.
Tom'un daha önceden bunun hakkında Mary ile konuştuğunu sandım.
Neden bu konudan bana bahsedilmedi?
Tom nadiren konuştu.
Tom konuşmadı.
Tom sonunda konuştu.
Bu yüzden onun için zor olanı yaptı ve 100 kadar arkadaş ve akranının
Yeni başlayanlar önce konuşulan İngilizceyi öğrenmeli.
Jessie Fransızcayı kötü; Almancayı daha da kötü konuşuyordu.
O sürekli konuşuyordu.
Arkadaşlarıyla konuştuktan sonra kendisini daha iyi hissetti.
Tom Mary ile genellikle kendine sakladığı şeyler hakkında konuştu.