Examples of using "Post" in a sentence and their turkish translations:
- Postan var.
- Bir postan var.
Mektubunuz var.
Postaneye sık sık gider misin?
posta,telefon,telgraf değil mi?
ama doğrusu posta,telgraf teşkilatı
Postaneye gidiyorum.
Benim için mektup var mı?
Bugün posta yok.
Bugün posta yoktu.
Posta ile gönder.
Posta öğleden önce gelir.
Postaneye kadar gittim.
Postanede çalışıyorum.
Tom doğruca postaneye gitti.
Onu postayla gönderir misin?
Posta, günde bir kez dağıtılır.
PTT'nin açılımı ise Posta,Telgraf Teşkilatı
Bir de virüsten sonrası var
Lütfen kitabı postayla gönder.
Az önce postanedeydim.
Bu sabah çok sayıda posta aldım.
Posta kutusunda hiç posta yok.
Kitabı sana postayla göndereceğim.
Postane kahverengi binadır.
Posta iletilemiyor.
O, paketi postaneye götürdü.
- Fotoğrafları postayla gönder.
- Fotoğrafları postayla gönderin.
Postane hemen yan tarafta.
Kim postayla mektup gönderir ki? Bu günlerde e-postamız var.
Kim posta yoluyla mektup gönderir ki? Bu günlerde elektronik postamız var.
Posta teslimi günde iki kezdir.
Bugün postayla sizin için bir kitap geldi.
Lütfen bana postaneye giden yolu söyler misin?
Postaneye gitmeni istiyorum.
Tom her gün Washington Post okur.
Banka postanenin yanındadır.
Postaneden daha yeni döndüm.
Affedersiniz, hangi yol postaneye gider?
Sen gitmeden önce posta gelir.
Benim evim postaneye yakın.
Yakında bir postane var.
Bunu postaneye götüreceksin, değil mi?
Tom az önce postaneden döndü.
Az önce postanedeydim.
- Lütfen postalarımı bu adrese yönlendirin.
- Lütfen postamı bu adrese gönderin.
- Mektubu göndermek için postaneye gitti.
- Mektubu postalamak için postaneye gitti.
- Postane nerededir?
- Postane nerede?
Onun adı Tom ve o, postanenin yanında yaşıyor.
Masanızda büyük bir yığın posta var.
Posta ile test sonuçlarını alacaksın.
Bu ülkede posta hizmeti hızlı değildir.
Bu civarda bir postane var mıdır?
Lütfen bu paketi postaneye götürebilir misiniz?
Posta geldi.
Sola döndüğün zaman, postaneyi görürsün.
Postane buradan birkaç dakikalık yürüme mesafesindedir.
Postanede, posta gideceği yere göre sınıflandırılır.
Postane oradaki mağazanın sadece karşısında.
Bugün postadan bir kitap aldım.
U.S. Postal Service gelecek yılın başına kadar kapanabilir.
Ben sadece bir paket göndermek için postanedeydim.
Şimdi birkaç pul almak için, postane'ye gidiyorum
Postane bugün kapalı.
Tom, Mary'nin postaneye girdiğini gördü.
Tom, çeki postayla göndermeye söz verdi.
Sekreter bu sabah teslim edilen postayı açtı.
bir çoğunuz posta,telefon,telgraf cevabını vermedimi?
Affedersiniz, ama lütfen bana postaneye giden yolu söyler misiniz?
Postanenin önündeki kavşaktaki kaza üç kişiyi öldürdü.
Lütfen e-postamı babamın Tokyo'daki ofisi vasıtasıyla bana gönder.
Bir dahaki sefere postaneye gittiğinde lütfen bu mektubu postalar mısın?
Biz her zaman işe giderken postaneye yakın yürürüz.
Lütfen bu postayı alır almaz bana bir cevap gönder.
Sola dönerseniz, postaneyi bulursunuz.
Tom'un dün Facebook'ta postaladığı postayı sana göndereceğim..
Bu caddede doğru git ve solda postaneye geleceksin.
Tom postanenin karşısındaki küçük bir restoranda onunla buluşacağını söyledi.
- Köşe başında postane vardı.
- Bir zamanlar köşede bir postane vardı.
Tom bana postaneye nasıl gideceğini sordu.
Beş yaşından büyük olması mümkün olmayan, genç bir çocuk Tom'a postaneye nasıl gideceğini sordu.
Lütfen bu koliyi postaneye götür.
Sonunda bu son üç hafta boyunca almış olduğum postaları yanıtlamak için zamanım var.