Translation of "Panik" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Panik" in a sentence and their turkish translations:

- Keine Panik!
- Nicht in Panik ausbrechen!

- Panik yapmayın!
- Panik yapma!

Keine Panik.

Panik yapmayın.

- Tom brach in Panik aus.
- Tom ist in Panik ausgebrochen.
- Tom geriet in Panik.
- Tom ist in Panik geraten.

Tom panik yaptı.

- Dieser Mann ist in Panik.
- Dieser Mensch ist in Panik.

O adam panik halinde.

- Wer brach in Panik aus?
- Wer ist in Panik ausgebrochen?

- Kim panik yaptı?
- Panik yapan kimdi?

Ich geriet in Panik.

Ben panikledim.

Niemand geriet in Panik.

Kimse paniğe kapılmadı.

Tom geriet in Panik.

- Tom panik yapmaya başladı.
- Tom paniklemeye başladı.

Maria geriet in Panik.

Mary panik yapmaya başladı.

Das könnte eine Panik auslösen.

Bu bir panik başlatabilirdi.

Ich will keine Panik auslösen.

Paniğe yol açmak istemiyorum.

Jetzt nicht in Panik ausbrechen!

Şimdi, panik yapmayın.

Versuche, nicht in Panik auszubrechen!

Panik yapmamaya çalış.

Layla brach in Panik aus.

Leyla panikledi.

Die Hyänen versuchen, Panik zu verbreiten.

Sırtlanlar panik yaratmak için ellerinden geleni yapıyor.

Es hilft nichts, in Panik auszubrechen.

Panik yapmak yardım etmeyecek.

Bitte geraten Sie nicht in Panik.

Paniğe kapılmanı istemiyorum.

Die ganze Stadt ist in Panik.

Bütün şehir panik içinde.

Es gibt keinen Grund zur Panik.

Panik yapmaya gerek yok.

Noch besteht kein Grund zur Panik.

- Panik yapmaya gerek... henüz yok.
- Panik yapmak için hiçbir neden yok...henüz.

Es besteht kein Grund zur Panik.

- Paniğe gerek yok.
- Panik yapmak için hiçbir neden yok.

Keine Panik! Ich bin schon da!

Panik yok! Ben geldim!

Es bestand kein Grund zur Panik.

- Panik yapmaya gerek yoktu.
- Panik yapmak için bir sebep yoktu.

- Nach dem Erdbeben brach allenthalben Panik aus.
- Es herrschte eine weitverbreitete Panik nach dem Erdbeben.

Depremden sonra yaygın bir panik vardı.

- Alle gerieten in Panik.
- Alle drehten durch.

Herkes panikledi.

Das Feuer löste im Theater Panik aus.

Yangın tiyatroda büyük bir paniğe neden oldu.

Du brauchst nicht in Panik zu geraten.

- Panik yapmamalısın.
- Panik yapmana gerek yok.

Ich geriet in Panik und lief davon.

Ben panikledim ve koştum.

Für Panik ist jetzt nicht die Zeit.

Şimdi panik yapma zamanı değil.

Am Dienstagabend haben wir alle die Panik gekriegt.

Salı akşamı hepimiz panikledik.

Sie geriet in Panik, als sie geküsst wurde.

O başka bir adam tarafından öpüldüğünde panikledi.

Ich verhaspele mich, gerate in Panik. Ich habe nichts.

Bocalıyorum,panikliyorum. Hiçbir şeyim yok.

Sie müssen schnell denken und Sie sind in Panik:

hızlı düşünmeniz gerek, panik yaparsınız;

Als sie diese Nachricht hörte, geriet sie in Panik.

Haberi duyunca panikledi.

Tom gab sich Mühe, nicht in Panik zu verfallen.

Tom panik olmamaya çalıştı.

Es gibt keinen Grund zur Panik. Es ist genügend Zeit.

Paniğe gerek yok. Zaman bol.

Der Zug entgleiste, und sofort kam es zu einer Panik.

Tren raydan çıktı, ve panik oldu.

Zuallererst muss man in so einer Situation verhindern, dass man Panik bekommt.

Bu durumdayken yapılacak ilk şey, panik hissiyle mücadele etmektir.

- Das ist kein Grund, in Panik zu verfallen.
- Das ist kein Grund durchzudrehen.

O, panik yapmak için bir neden değil.

Achtung, keine Panik! Der Strom wird in ein paar Minuten wieder angestellt werden.

Dikkat, panik yapmayın! Elektrik birkaç dakika içinde tekrar gelecek.

Suchet fand den Schlagzeuger, der die Panik ausgelöst hatte, und ließ ihn vor dem gesamten

Suchet paniği başlatan davulcuyu buldu ve onu tüm