Translation of "Immerzu" in Turkish

Sie lügt immerzu.

- O her zaman yalan söyler.
- O daima yalan söyler.

Ich fühle mich immerzu schläfrig.

Her zaman uykulu hissederim.

- Er liest ständig.
- Er liest immerzu.

O her zaman okuyor.

Du scheinst immerzu müde zu sein.

Her zaman yorgun görünüyorsun.

Immerzu verwechsle ich Backbord und Steuerbord.

Hangi taraf iskele hangi taraf sancak hep karıştırıyorum.

Julian vergisst immerzu, den Rechner auszuschalten.

Julian bilgisayarı kapatmayı unutmaya devam ediyor.

Er trinkt viel, doch scheint immerzu nüchtern.

O her zaman içer ama her zaman ayık görünür.

Seine Frau nörgelt immerzu an ihm herum.

Karısı ona sürekli dırdır ediyor.

Ich bin es leid, immerzu die gleiche Art von Musik zu hören.

Sürekli aynı tür müziği dinlemekten usandım.

- Tom glaubt immer, dass er recht hat.
- Tom glaubt immerzu, recht zu haben.

Tom her zaman haklı olduğunu düşünüyor.

Tom wurde von seinen Eltern nach Boston geschickt, weil er in Chicago immerzu in Schwierigkeiten steckte.

Tom'un ebeveynleri o, Şikago'da başını derde sokmaya devam ettiği için onu Boston'a gönderdi.

- Dieses Mädchen ist ständig am Lächeln, aber glücklich ist es nicht.
- Dieses Mädchen lächelt immerzu, aber glücklich ist sie nicht.

Bu kız her zaman gülümsüyor, ama o mutlu değildir.