Examples of using "Händen" in a sentence and their turkish translations:
kılıcını savurarak kendini savaşın derinliklerine attı
- İyi ellerdesin.
- İyi ellerdesiniz.
Onlar Tom'un ellerinde barut izi buldu.
Ellerindeyim.
O emin ellerde.
Tom elleriyle çalışır.
İyi ellerdeyiz.
Ben ellerimle yemek yerim.
Onu her İki elinizle tutun.
Senin hayatın benim ellerimde.
Kutuyu her iki elinle tut.
Kaderim senin ellerinde.
O her iki eliyle yazabilir.
Şu anda güvenli ellerdesin.
Ellerin yukarıda dışarı çık.
Tom'un ellerinde bir şey var.
Tom'un ellerinde barut izi bulundu.
- Almanya'nın geleceği iyi ellerde.
- Almanya'nın geleceği emin ellerde.
Tom her iki eliyle de yazabilir.
Tom, ben senin elindeyim.
Tom çıplak elleriyle bir balık yakaladı.
Elleriyle bir demir çubuğu eğebilir.
Topu her iki elinle tut.
Vazoyu iki elinle tut.
Tom ellerinde küçük bir kutu tutuyordu.
Tom yüzünü ellerine gömdü.
Vazoyu iki elinle tut.
Çıplak ellerle tencereye dokunma.
Ellerim terlemeye başladı.
Hazine nihayet ellerimde!
Polis Tom'un ellerinde barut izi buldu.
Tom her iki eliyle topu yakaladı.
O, ipi her iki eliyle kaptı.
Tom ipi iki eliyle yakaladı.
- Bazı insanlar elleriyle suşi yer.
- Bazı insanlar suşiyi elleriyle yerler.
Tom yüzünü elleriyle kapattı.
Basit araçlar ve çıplak elleriyle,
Onu ellerimle kazarak çıkartabilirim.
öldürülene kadar iki eliyle saldırdı.
Sabunlu ellerinle bana dokunma.
Seni çıplak ellerimle parçalayabilirim.
O, ellerindeki kanı yıkadı.
İnsanlığın geleceği sizin ellerinizde.
Tom ellerindeki kanı yıkayarak çıkardı.
Onlar kitaplarımı elimden çaldılar.
Dün sadece ellerimle büyük bir balık yakaladım.
- Kaderim sizin ellerinizde değil.
- Benim kaderim senin ellerinde değil.
mutluluğumuzun kontrolünü diğer insanlara vermiş oluyoruz, değil mi?
mafyanın eline düşmüş bir halk var ortada
ellerimizle başımızı bu şekilde korumalıyız
Küçük kızın ellerinde oyuncak bir bebek var.
Bir çember oluşturun ve el ele tutuşun.
Elinde koca bir buket plastik çiçek tutuyordu.
Kaderlerimiz önceden belirlenmedi, bizim ellerimizde.
kendi elleriyle yaptığı ev.
Susanna Tamaro'nun bir kitabını elimde tutuyorum.
Mary yüzünü ellerinin içine gömdü ve kontrolsüzce ağladı.
Birbirlerinin ellerini tuttular ve yıldızlara baktılar.
Zavallı tavşan, çok korkmuştu, sahibinin ellerinde inildedi.
Ellerimde bulaşık makinesi deterjanı döküntüsü var.
Bugün hala daha o notlar çok değerli koleksiyoncuların elinde
Tom elleri üstünde yürüyebiliyor.
Tom'un tuttuğu şişenin mor renkli bir etiketi vardı.
Ama aslında sadece kazıyoruz, ellerinizi kullanırsanız uzun sürmeyecektir.
o saatten sonra kontrol öğretmenin elinde zaten
Ellerimde nasıl bir hazine tuttuğumun farkına çok geç vardım.
Silah tuttum, ama tetiği asla çekmedim.
Ama aslında sadece kazıyoruz, ellerinizi kullanırsanız uzun sürmeyecektir.
Ben çok yönlüyüm.
Tom bana eli-boş eve gelmek istemediğini söyledi.
Bu şey derime nüfuz ederse su toplamasına neden olabilir. Ellerinizi kanatabilir
Parmaklarınızla kaldırırken altından hızlıca bir şey çıkması ihtimaline karşın dikkatli olun.
Ya da elinize ve sonra elinizi burnunuza ya da ağzınıza götürmeniz.
Geçmişi değiştiremezsin. Ama gelecek halen avuçlarının içindedir.
Elimizde olanı mı yiyelim, yoksa daha doyurucu bir şey mi arayalım?
onun yetenekli elleri ve parmakları, kolayca süzülüyor, dans ediyor piyononun tuşlarında.
Ellerin kirliyken asla gözlerini ovma.
mafyanın eline 3 kuruşlarını bile kaptıran halkın kurtarıcısı yine mafya olacaktı
- Moskova’da kendi elleriyle bir mucize yaratan genç bir Kırgız kadın, Dağıstanlıları şaşırttı.
- Dağıstanlılar, Moskova'da kendi elleriyle bir mucize yaratan Kırgız bir kız yüzünden şaşırıp kaldılar.