Translation of "Erkannte" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Erkannte" in a sentence and their turkish translations:

- Tom erkannte Maria.
- Tom erkannte Maria wieder.

Tom, Mary'yi tanıdı.

Ich erkannte Toms Wagen.

Tom'un arabasını tanıdım.

Ich erkannte ihn sofort.

Ben onu derhal tanıdım.

Tom erkannte mich wieder.

Tom beni tanıdı.

Tom erkannte Mary nicht.

Tom, Mary'yi tanımadı.

Tom erkannte Maria kaum wieder.

Tom güçlükle Mary'yi tanıdı.

Dan erkannte Linda sofort wieder.

Dan Linda'yı hemen tanıdı.

Tom erkannte Maria beinahe nicht.

Tom neredeyse Mary'yi tanımadı.

Tom erkannte Maria sofort wieder.

Tom anında Mary'yi tanıdı.

Tom erkannte niemanden in dem Zimmer.

Tom odadaki hiç kimseyi tanımadı.

Ich erkannte, dass ich Hilfe brauchte.

Yardıma ihtiyacım olduğunu fark ettim.

Er erkannte nicht einmal meine Stimme.

- Sesimi tanımadı bile.
- Sesimi bile tanımadı.

Ich erkannte, dass Tom recht hatte.

Tom'un haklı olduğunu fark ettim.

Ich erkannte Tom erst nicht wieder.

- Önce Tom'u tanımadım.
- İlk başta Tom'u tanımadım.

Tom erkannte die Stimme von Mary.

Tom, Mary'nin sesini tanıdı.

Da erkannte ich, dass Tom log.

Tom'un yalan söylediğini o zaman anladım.

Ich erkannte, dass er verletzt war.

Onun incindiğini söyleyebilirim.

Ich erkannte Maria auf den ersten Blick.

Görür görmez Mary'yi tanıdım.

Die Regierung erkannte ihm sämtliche Rechte ab.

Hükümet onu bütün haklarından mahrum etti.

- Ich erkannte Tom.
- Ich habe Tom erkannt.

Tom'u tanıdım.

Sofort erkannte ich Jane an ihrer Stimme.

Jane'i sesinden derhal tanıdım.

Tom erkannte, dass er sich getäuscht hatte.

Tom hatalı olduğunu fark etti.

Ich erkannte sie auf den ersten Blick.

Ben onu ilk bakışta tanıdım.

Ich erkannte sie an ihren feuerroten Haaren.

Onu ateşli kırmızı saçlarından tanıdım.

Tom erkannte, dass Maria im Sterben lag.

Tom Mary'nin öldüğünü söyleyemedi.

Endlich erkannte Dan, dass Linda recht hatte.

Dan nihayet Linda'nın haklı olduğunu fark etti.

Endlich erkannte Tom, dass Maria recht hatte.

Tom sonunda Mary'nin haklı olduğunu fark etti.

Tom erkannte, dass Maria woanders sein wollte.

Tom Mary'nin başka bir yerde olmak istediğini söyleyebilirdi.

Tom erkannte Mary, sobald er sie sah.

Tom, görür görmez Mary'yi tanıdı.

Ich erkannte sie, kaum dass ich sie sah.

Gördüğüm anda onu tanıdım.

Ich erkannte seine Absichten schon gleich zu Anfang.

Başlangıçta onun niyetlerini biliyordum.

Tom erkannte, dass das ein Problem sein könnte.

Tom onun bir sorun olabileceğini fark etti.

Die Polizei erkannte, dass Dan in Notwehr handelte.

Polis, Dan'in kendini savunmak için hareket ettiğini fark etti.

Tom erkannte gleich, dass Maria in Schwierigkeiten steckte.

Tom Mary'nin sorunu olduğunu hemen söyleyebildi.

Aber Albert Einstein erkannte, dass dies nicht wahr war

Fakat Albert Einstein bunun doğru olmadığını fark etti

Ich erkannte an seinem Akzent, dass er Franzose war.

Aksanına dayanarak onun bir Fransız olduğunu söyleyebilirdim.

Tom erkannte drei von den Namen auf der Liste.

Tom listedeki isimlerden üçünü tanıdı.

Tom erkannte als erster, dass Maria das machen wollte.

Tom, Mary'nin onu yapmak istediğini fark eden ilk kişiydi.

Dann kam der Tag, an dem ich meinen Fehler erkannte.

Daha sonra hatamı fark ettiğim gün geldi.

Und erkannte, dass er nur durch die Gewinnung der Zivilbevölkerung

yararlandı ve ilerleme kaydedebileceğinin

- Schließlich bemerkte er seinen Fehler.
- Schließlich erkannte er seinen Fehler.

En sonunda hatasını anladı.

- Ich erkannte ihn nicht wieder.
- Ich habe ihn nicht wiedererkannt.

Ben onu tanımadım.

Tom war der erste, der Marias Begabung für Musik erkannte.

Tom Mary'nin müzik yeteneğini tanıyan ilk kişiydi.

Aber was ich nicht erkannte, war, dass meine Trolle mich impften,

Farkına varmadığım şey ise, benim trollerin beni bir tür aşıladığı,

Obwohl Bob verkleidet war, erkannte ich ihn auf den ersten Blick.

Bob maskeli olmasına karşın, ben onu bir bakışta tanıdım.

Ich erkannte ihn sofort, weil ich ihn schon einmal gesehen hatte.

Onu hemen tanıdım, çünkü onu daha önce görmüştüm.

Tom erkannte Maria im Augenblick, in dem sie das Zimmer betrat.

- Tom Mary odaya girer girmez tanıdı.
- Tom Mary'yi odaya girdiği anda tanıdı.

Als Tom erkannte, was gerade geschieht, war es schon zu spät.

Tom ne olduğunu fark edinceye kadar çok geç olmuştu.

Da wir uns schon einmal begegnet waren, erkannte ich ihn sofort.

Onunla daha önce karşılaştığım için onu bir kerede tanıdım.

Da ich ihn schon einmal gesehen hatte, erkannte ich ihn sofort.

Onu daha önce gördüğüm için onu hemen tanıdım.

Da ich dem Mädchen schon einmal begegnet war, erkannte ich sie sofort.

Kızla daha önce tanıştığım için onu hemen tanıdım.

Obwohl Robert verkleidet war, erkannte ich ihn sofort, als ich ihn sah.

Bob kılık değiştirmiş olsa da görür görmez tanıdım.

Ich erkannte den Lehrer sofort wieder, weil ich ihn zuvor getroffen hatte.

Öğretmeni hemen tanıdım; çünkü onunla daha önce karşılaşmıştım.

Tom hatte sich so sehr verändert, dass ich ihn nicht einmal erkannte.

Tom öyle o kadar değişmiş ki hatta onu tanıyamadım.

Tom und Maria unterhielten sich in einer Sprache, die ich nicht erkannte.

Tom ve Mary tanımadığım bir dille birbirleriyle konuşuyorlardı.

Da ich ihn vorher schon einmal getroffen hatte, erkannte ich ihn gleich.

Daha önce bir zamanlar onunla karşılaştığım için, onu derhal tanıdım.

Sie war so schön, dass jeder erkannte, dass sie eine wahre Prinzessin war.

O, o kadar güzeldi ki, herkes onun gerçek bir Prenses olduğunu görebiliyordu.

Als Tom erkannte, was vor sich ging, hatte die Polizei Maria bereits festgenommen.

- Tom neler olduğunu fark etmeden önce polis Mary'yi çoktan tutuklamıştı.
- Tom neler olduğunu fark etmeden önce polis zaten Mary'yi tutukladı.

Maria erkannte an der Art, wie Tom die Tür zuschlug, dass er unzufrieden war.

Meryem, Tom'un kapıyı çarpmasından onun mutsuz olduğunu anladı.

Sie erkannte die Brosche als diejenige wieder, die sie vor ein paar Monaten verloren hatte.

O birkaç ay önce kaybettiği broşu tanıdı.

- Ich habe Tom sofort an seiner Stimme erkannt.
- Ich erkannte Tom sofort an seiner Stimme.

Ben Tom'u sesinden hemen tanıdım.

Tom hatte Maria sehr gut beschrieben; daher erkannte ich sie leicht, als ich sie sah.

Tom Mary'yi oldukça iyi açıkladı, bu yüzden onu görünce onu tanımak kolaydı.

Newton erkannte, dass zur Änderung der Geschwindigkeit oder der Bewegungsrichtung eines Objektes eine Kraft vonnöten ist.

Newton gücün bir nesnenin hareket hızını ya da yönünü değiştirmek için gerekli olduğunu keşfetti.

Dann sah ich, dass beide Tiere ziemlich entspannt waren und erkannte: "Ok, jetzt fängt die Paarung an."

İki hayvanın da oldukça sakin durduğunu fark edince "Evet, şimdi çiftleşme başlayacak." dedim.

- Ich habe sie gleich erkannt, als ich sie sah.
- Ich erkannte sie, kaum dass ich sie sah.

Onu gördüğüm an tanıdım.

- Er war Franzose. Ich erkannte es an seiner Aussprache.
- Er war Franzose, das merkte ich an seiner Aussprache.

Kendisi Fransız'dı. Aksanından anlayabiliyordum.

Nachdem sie drei Jahre lang versucht hatte, Tom zu ändern, erkannte Maria, dass er sich niemals ändern würde.

Tom'u değiştirmeye çalışmakla geçen üç yıldan sonra, Mary onun asla değişmeyeceğini fark etti.

- Da er sehr groß ist, habe ich ihn sofort erkannt.
- Er war sehr groß, da erkannte ich ihn sofort.

O çok uzundu, bu yüzden onu derhal tanıdım.

- Ich erkannte ihn erst wieder, als ich ihn sprechen hörte.
- Ich habe ihn erst erkannt, als ich ihn sprechen hörte.

Onu tanıyıncaya kadar kadar onun konuştuğunu duymadım.