Examples of using "Er –" in a sentence and their turkish translations:
Seni tanıdığını söylüyor.
O koştu.
- O yiyor.
- O yemek yiyor.
- O yalan söylüyor.
- O, yalan söylüyor.
O koşar.
O patenle kayıyor.
O cevap vermeden önce duraksadı.
İyidir, kibardır, hassastır ve korumacıdır,
İstediğini yapabilir!
O uyuyormuş gibi davrandı.
Zenginmiş gibi konuştu.
O, bilmediğini ifade etti.
O toydu.
O elinden geldiğince hızlı koştu.
Yapacağına inanıyor
- O gitti.
- O uzaklaştı.
- Uzaklaştı.
O, onun hatalı olduğunu anladı.
O, fakir olduğunu söyledi.
Onun espri yaptığını düşündüm.
O istediğini aldı.
- Hak ettiğini aldı.
- Hak ettiğini buldu.
O neden bahsettiğini biliyor.
O kör oldu.
O okuyor.
O geldi mi?
O onun geleceğini söylüyor.
- O geleceğini söyledi.
- Geleceğini söyledi.
O ne istediğini biliyor.
O, adının Tom olduğunu söyledi.
O, öleceğinden korkuyor.
O vefat etti.
- O öldü.
- Öldü.
Rus olduğunu söyledi.
O güldü.
Seni tanıdığını söylüyor.
Masum olduğunu söyledi.
Ayrılıyor mu yoksa kalıyor mu?
Rüya görüyor mu? Eğer görüyorsa ne görüyor?
O sosyal değildir.
O naziktir.
O, kinoayı seviyor.
- O bir oşinograf.
- O bir deniz bilimci.
O uyuşturucu bağımlısı.
O okuyor.
O çalıştırmaz.
O bir kasap.
Görür. Bu su. Güler. Dalıyor.
O, hatalı olduğunu gördü.
O gelmeyeceğini söylüyor.
O sizinle konuşmak istediğini söylüyor.
- Sanki her şeyi biliyormuş gibi konuşur.
- Sanki her şeyi biliyormuş gibi konuşuyor.
- Sanki her şeyi biliyor gibi konuşuyor.
- Her şeyi biliyormuş gibi konuşur.
- O her şeyi biliyormuş gibi konuşuyor.
O, sana ihanet etti.
Sanki her şeyi biliyormuş gibi konuşur.
- O inatçıdır.
- O domuz kafalıdır.
- O kalın kafalıdır.
O, büyüdüğünde doktor olacak.
O, ne söyleyeceğini bilmediği için, sessiz kaldı.
Orada olsaydı yardım edeceğini söyledi.
"O ölü mü yoksa diri mi?" "O, hayatta."
O bir yazar.
diyerek bize hatırlatmalarda bulunuyor
Yav he he sen öyle san
O iflas etti.
O huysuz.
Eğer zamanı olursa, o gelir.
Yorgun olmasına rağmen, çalıştı.
O masum olduğunu protesto etti.
O, İngilizce konuşur mu?
O, sahip olduğu her şeyi kaybetti.
Ondan nefret edilir.
O, nasıl kaçtığını açıklamak durumunda kaldı.
Sanki o zenginmiş gibi konuşuyor.
O, çok mutlu olduğunu söyledi.
O her zaman okuyor.
O şimdi eğitim yapıyor.
Onun kalbi kırıktı.
- O, şarkı söylemeyi sever.
- O şarkı söylemeyi sever.
- Şarkı söylemeyi seviyor.
O hızlı öğrenir.
O, telefonu kapattı.
O senaryolar yazar.
O gelmeyeceğini söylüyor.
O, yaptığına pişmandır.
O tembeldir.
O bir yazar.
O burada mı yaşıyor?
O, ona çalışmasını söyledi.
O bana meşgul olduğunu söyledi.
O, uyuyor gibi yapıyordu.
O, nasıl sığır yetiştireceğini öğrendi.
O Çince öğreniyor.
O kendinde değil.
Ne dediğini bilmiyor.
O felçli.
Onun hırsı vardı.
O bir tarihçidir.
Sadece ve sadece o gitmeli.
O akıcı konuşur.