Examples of using "überhaupt" in a sentence and their turkish translations:
Zippo.
Onu bir zerre tanıyor musun?
Hiç Fransızca konuşabilir misin?
Onu zerre kadar tanıyor musun?
Hiç konuştunuz mu?
Gerçekten yüzebilir misin?
Beni hiç özlüyor musun?
Hiçbir şey anlamıyorsun.
Bu, işe yarıyor mu ki?
Hiç anlamıyorum.
Darcy hiçbir şey söylemedi.
Onu hiç okudunuz mu?
- O, hiç tv seyretmez.
- O, hiç televizyon izlemez.
- Beni dinliyor musun ki?
- Beni dinliyor musun sen?
Gelmek için niye zahmet ettin ki?
Neden sen bile bu konuda endişeleniyorsun?
Beni dinliyor muydun ki?
Seni hiç anlamıyorum.
Ben Almancayı hiç anlamıyorum.
O, hiç televizyon izlemez.
Ben hiç Esperanto konuşmuyorum.
- Tom'u hiç sevmiyorum.
- Tom'u hiç sevmem.
- Tom'u günahım kadar sevmem.
Hiç Fransızca bilmiyorum.
Her türlü spordan hoşlanmıyorum.
Hiç İngilizce konuşabiliyor musun?
O hiç çalışmıyor.
Bu ilaç gerçekten yardımcı oluyor mu?
Tom zaten nerede?
Bütünüyle abartmıyorum.
Neyse, ne istiyorsun?
Bu ne anlama geliyor?
Sen düşünmüyorsun.
Ben onları hiç tanımıyorum.
Ben onun hakkında hiç endişeli değilim.
Tom hiç sana bir şey söyledi mi?
Hiç de endişelenmiyordum.
İyi de SGK kimin zaten?
Ben hiç aç değilim.
Ben onu hiç sevmiyorum.
Hiç uyuyamıyorum!
O herhangi bir anlam ifade etmiyor.
Onu hiç tanımam.
O bana hiç inanmıyor.
Ben hiç yüzemem.
- Beni hiç dinliyor musun?
- Beni hiç dinlemiyor musun?
- O, hiç mutlu değildir.
- O hiç mutlu değil.
Beyzbolu hiç sevmem.
O, hiç İngilizce bilmez.
Her türlü spordan hoşlanmıyorum.
Hemen hemen hiç yağmur yağmıyor.
Bir şey göremiyorum.
- Bir şey göremedik.
- Bir şey anlayamadık.
Bir şey bulamıyorum.
- Hiçbir şey duyamıyorum.
- Ben hiçbir şey duymuyorum.
Tom hiç mutlu değil.
Ben kesinlikle keçi peynirinden hoşlanmam.
Buradaki hiçbir şeyi sevmiyorum.
Mary hiç makyaj yapmaz.
Bunun aslında çok kötü tadı yok.
Tom onu hiç sevmiyor.
Hiç romantik değilim.
Tom niye burada ki?
O, hiç televizyon izlemez.
Hiç komik değildi.
Hiçbir şeyi kanıtlamak zorunda değilim.
Tom'un hiç terbiyesi yok.
Nereden başlıyoruz ki?
Kesinlikle hiçbir risk yok.
O, güzel olmaktan çok uzak.
Ben İngilizceyi hiç anlamıyorum.
Fransızcayı hiç anlamam.
- Zerre pişman değilim.
- Bundan hiç pişmanlık duymuyorum.
O hiç açık değil.
Fizik beni hiç ilgilendirmiyor.
Hiç kahve içmiyorum.
Hiç Fransızca bilmiyorum.
Sen hiç romantik değilsin.
Onu artık sevmiyorum.
- Hiç korkmuyorum.
- Ben hiç korkmuyorum.
Tom hiç konuşkan değildi.
Hiçbir şey görmedim.
O hiç dürüst değil.
Hiç endişe etmiyorum.
Hiç de uyuyamadım.
Tom aslında ne yaptı?
Böyle bir kelime gerçekten var mı ya?
Bir şey yapmak zorunda değildim.
Tom köpekleri gerçekten sevmiyor.