Translation of "Sociale" in Turkish

"Distanciation sociale."

"Sosyal mesafe."

"Instaurer plus de distanciation sociale"

"Daha fazla sosyal mesafe."

La preuve en est que Institution de sécurité sociale signifie Institution de sécurité sociale.

Kanıtım da SGKnın açılımının Sosyal Güvenlik Kurumu olmasıdır

- Tous doivent contribuer à la sécurité sociale.
- Tous doivent cotiser pour la sécurité sociale.

Herkes sosyal güvenlik için ücret ödemeli.

Et je suis une épidémiologiste sociale.

ve ben bir sosyal epidemiyoloğum.

Le pays exige la justice sociale.

Ülke sosyal adalet talep ediyor.

J'ai commencé comme inventrice, entrepreneuse, innovatrice sociale.

Bir mucit, girişimci, sosyal yenilikçi olarak başladım.

Faites-moi voir votre carte d'assurance sociale.

Sağlık sigortası belgeni görmeme izin ver.

Et comment les stéréotypes contribuent à l'inégalité sociale.

ve klişelerin sosyal eşitsizliğe nasıl katkı yaptığına vurgu yapıyorlar.

L'une des idées fondamentales de la psychologie sociale

Sosyal psikolojinin vakıfsal iç yüzlerinden birisi de

Cela a nui gravement à la vie sociale

Bunun toplumsal yaşama büyük zararları vardı

Ce peut être pour l'équité et la justice sociale.

İyilik ve sosyal adalet için olabilir.

Que notre système scolaire perpétue bien souvent la fracture sociale.

ve çoğunlukla okul sistemimiz sosyal bölünmeyi sürdürüyor,

Ne peut jamais maintenir les hauts niveaux de coopération sociale

modern bir toplumun gelişmesi için gerekli olan

- Je suis un travailleur social.
- Je suis une travailleuse sociale.

Ben bir sosyal hizmet görevlisiyim.

- Je vivrai de l'aide sociale.
- Je vivrai des aides sociales.

Ben refah yaşayacağım.

Tu es dans une situation qu'on pourrait appeler une mort sociale.

sosyal olarak ölü dediğimiz durum içerisindesiniz.

Et, en grandissant, j'ai vécu la mobilité sociale de ma famille,

ve büyürken bir apartmandan daha iyi bir eve taşınarak,

De donner place à la vie sociale et à la gestion

sosyal yaşamda ve yönetimde yer vermekten

Dans le cas de mon peuple, cette construction sociale a été imposée.

Halkım için bu sosyal yapı dayatmadan geliyor.

C’est à Columbia que j’ai eu connaissance d’une théorie de psychologie sociale

Columbia'da "düzenleyici odak" adı verilen

L'Allemagne a adopté un système de sécurité sociale dans les années 1880.

Almanya, 1880'lerde sosyal güvenlik sistemini benimsedi.

Je suis retournée à l’aide sociale et j’ai demandé à voir le superviseur.

Sosyal hizmetlere geri gittim ve müdürü görmek istedim.

Et ils ont permis à M. Ruiz de déposer sa demande d’aide sociale.

ve Bay Ruiz'in yardım için başvuru yapmasına izin vermeleri gerekti.

Je pense que le but de cette vidéo devrait être une expérience sociale ou quelque chose

Bence bu videonun amacı sosyal deney falan olmalı

Qualifier une parole de parole haineuse est un moyen de limiter la liberté d'expression par la pression sociale.

Nefret söylemi olarak etiketleme konuşma sosyal baskı vasıtasıyla ifade özgürlüğünü sınırlamak için bir yoldur.