Translation of "Ministre" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Ministre" in a sentence and their turkish translations:

Bob devint ministre.

Bob bir bakan oldu.

Je suis ministre.

- Ben bir bakanım.
- Ben bir papazım.

- Le premier ministre a démissionné.
- La première ministre a démissionné.

Başbakan istifa etti.

Le ministre a dû démissionner.

Başkan istifa etmek zorunda.

- Il est le ministre chargé de l'environnement.
- Il est le ministre de l'écologie.

O, çevreden sorumlu bakandır.

Pour être notre ministre des finances,

maliye bakanımız olması için,

- Il aspirait au poste de Premier Ministre.
- Il a aspiré au poste de Premier Ministre.

O, başbakan'ın makamını hedefliyor.

- Elle est le premier ministre de la Finlande.
- Elle est la première ministre de la Finlande.

O, Finlandiya'nın başbakanıdır.

Cette fois, le premier ministre du Népal

Bu sefer de Nepal Başbakanı

Aujourd'hui, le ministre norvégien de la santé

Günümüzde, Norveç sağlık bakanı

Le Premier ministre français a un dicton

Fransa başbakanının bir sözü var

Si j'étais premier ministre, je sermonnerais Clinton.

Eğer başbakan olsam Clinton'la iyi bir konuşma yaparım.

Il nourrissait l'ambition de devenir premier ministre.

- Başbakan olma tutkusunu taşıyordu.
- Başbakan olma hırsı vardı.

J'ai moi-même parlé avec le ministre.

Bakanla kendim konuştum.

- Hier, nous avons rencontré le ministre de l'Éducation nationale.
- Hier, nous avons rencontré la ministre de l'Éducation nationale.

Dün Eğitim Bakanı ile görüştük.

Une autre pour être ministre des affaires étrangères,

Bir diğeri ise

Le premier ministre et ses collègues ont démissionné.

Başbakan ve kabine arkadaşları istifa ettiler.

Le ministre a approuvé les plans de construction.

Bakan bina planlarını onayladı.

Notre ministre est un végétarien et un athée.

Papazımız vejetaryen ve Ateist.

- Tom est devenu ministre.
- Tom est devenu pasteur.

Tom bir bakan oldu.

Le ministre des affaires étrangères était un pantin.

Dışişleri bakanı bir kuklaydı.

Une autre pour être ministre de l'égalité des sexes,

Bir diğeri cinsiyet bakanı

Le Premier Ministre désigne les membres de son cabinet.

Başbakan kabinesinin üyelerini atadı.

Il a eu une entrevue avec le Premier ministre.

Başbakan ile bir röportajı vardı.

Le Premier ministre est le chef du gouvernement français.

Başbakan, Fransa'nın hükümetinin başıdır.

Le Ministre des Affaires Étrangères a pris part aux pourparlers.

Dışişleri bakanı görüşmelere katıldı.

Le but de ma vie est de devenir Premier Ministre.

Hayatta amacım başbakan olmaktır.

La même année, Napoléon nomme Berthier ministre de la Guerre, le

Aynı yıl, Napolyon Berthier'i Savaş Bakanı yaptı ve

Président du Conseil des ministres, effectivement Premier ministre de la France.

Fransa'nın başbakanı olan Bakanlar Kurulu Başkanı olarak görev yaptı.

Maréchal Khalifa Haftar. Quant au Premier ministre, Abdul Hamid Dabaiba, dont

muhalefetiyle de tanınıyor . Başbakan Abdul Hamid Dabaiba'ya gelince.

Le journal rapporte que le premier ministre est mort d'un cancer.

Gazete Başbakanın kanserden öldüğünü bildiriyor.

Le Premier ministre a déjà voté dans sa ville de résidence.

Başbakan zaten ikamet ettiği kentte oy kullandı.

Au sein du gouvernement français, Nicolas Sarkozy fut ministre de l'intérieur.

Nicolas Sarkozy, Fransız hükümetinde İçişleri bakanıdır.

Le Premier Ministre a parlé en détail de la crise financière.

Başbakan uzun uzun mali kriz hakkında konuştu.

Le premier ministre britannique Neville Chamberlain a été forcé de démissionner.

İngiliz Başbakanı Neville Chamberlain istifaya zorlandı.

Le Premier Ministre est tombé dans le Danube et s'est noyé.

Başbakan Tuna ırmağına düşüp boğuldu.

Il a été obligé de démissionner en tant que premier ministre.

O başbakanlık makamından çekilmeye zorlandı.

Le Ministre des Affaires étrangères a dit que la guerre était inévitable.

Dışişleri Bakanı, savaşın kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Le Premier Ministre a signé un accord commercial entre les deux pays.

Başbakan iki ülke arasında bir ticaret anlaşması imzaladı.

Sous la restauration Bourbon, Soult est devenu un ministre impopulaire de la guerre.

Bourbon restorasyonu altında Soult, popüler olmayan bir Savaş Bakanı oldu.

La Révolution de juillet, il fut ministre réformateur de la guerre et trois fois

Temmuz Devrimi'nden sonra reform yapan Savaş Bakanı ve üç kez

Agila Saleh, et le Ministre de l'intérieur du Gouvernement d'accord national, Fathi Basha, qui a

Başarılı listeden küçük bir farkla otuz dört oy alan Fethi Başa, kazananlar

Le journal d'aujourd'hui rapporte que le premier ministre a abandonné l'idée de visiter les États-Unis.

Bugünkü gazetede cumhurbaşkanının Birleşmiş Milletler'e ziyaret etme fikrinden vazgeçtiği yazıyor.

Davout fut nommé ministre de la Guerre et gouverneur de Paris: rôles vitaux, nécessitant un administrateur brillant et

Davout, Savaş Bakanı ve Paris valisi yapıldı: parlak ve sadık bir yönetici gerektiren hayati roller

Hamid Al-Deeb en tant que Premier Ministre, et la liste comprenait des membres du Conseil Musa Al-

Hamid Al-Deeb'in Başbakan olduğu ve listeye, Musa Al-Koni ve Abdullah Al-Nafi'nin

Le Premier Ministre a essayé de convaincre ses partenaires de la coalition de remanier les régimes de retraite.

Başkan emeklilikleri revize etmek için koalisyon ortaklarını ikna etmeye çalıştı.

Avec les grandes luttes du ministre de la Culture et du Tourisme de l'époque et du directeur du musée Uşak.

Dönemin Kültür ve Turizm Bakanı ve Uşak Müze Müdürünün çok büyük mücadelelleriyle

Golda Meir a été Premier Ministre durant les années mille-neuf-cent-soixante-neuf à mille-neuf-cent-soixante-quatorze.

Golda Meir 1969-1974 yıllarında başbakan olarak hizmet yapmıştır.

Le ministre de l'éducation nationale a convoqué 81 directeurs provinciaux de l'éducation nationale pour une réunion urgente pour discuter de cette question

milli eğitim bakanı da bu konuyu konuşmak üzere 81 il milli eğitim müdürünü acil toplantıya çağırmış